Vasiyetnamenin İptali ve Tenkis Talebinin Aynı Davada Aşamalı Olarak İleri Sürülmesi

Miras hukukunda mirasçıların farklı talepler öne sürebildiği dava çeşitleri bulunmaktadır. Uygulamada en sık karşılaşılan davalar, muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davaları, tenkis davaları, denkleştirme davaları ve vasiyetnamenin iptali davaları olmaktadır. Mirasçılar ya da vasiyet alacaklıları tarafından açılan bu davaların her birinden elde edilebilecek yarar birbirinden farklıdır. Ancak davayı açan kişinin talebin haklılığı, mahkemenin olayla ilgili yapacağı hukuki değerlendirme davacı tarafından önceden kesin olarak tespit edilemeyeceğinden bazı durumlarda aynı dava içerisinde birden fazla dava çeşidine özgü talepler ileri sürülebilmektedir. Örneğin mirasçı, muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davası ile tenkis davasında ileri sürebileceği talepleri aynı dava içerisinde ileri sürerek bunlardan birine karar verilmesini talep edebilmektedir. Bu yazımızın konusunu vasiyetnamenin iptali talebi ile tenkis talebinin aynı dava kapsamında ileri sürülmesi oluşturmaktadır. Kademeli (terditli) dava dediğimiz bu türden davaların nasıl açılması gerektiği, davacıya sağlayacağı fayda ve mahkemelerin bu konuda yapmaları gereken incelemeler konusunda açıklamalarda bulunulmuştur.

1    Vasiyetnamenin İptali Davası Nedir?

Vasiyetnamenin iptali davalarında mirasbırakan kişinin yapmış olduğu vasiyetnamenin kanunda öngörülen sebeplerden biri nedeniyle geçersiz olduğunun tespiti ve iptaline karar verilmesi talep edilmektedir. Vasiyetname şayet kanunda aranan şartlara uygun şekilde düzenlenmemişse, kendiliğinden geçersiz olmayacak ve mirasçıların itirazı olmadığı sürece geçerliliğini korumaya devam edecektir. Bunun için bir vasiyetnamenin geçersiz olduğunu düşünen ve bu haliyle yerine getirilmesini istemeyen mirasçı veya vasiyet alacaklısı kişi, vasiyetnamenin iptalini talep ederek mahkemeden bu konuda karar vermesini talep etmek durumundadır. Vasiyetname ancak mahkeme kararıyla geçersiz hale getirilebilecektir. Kanun koyucu burada şartları taşımayan vasiyetnamelerin doğrudan doğruya geçersiz olmasını kabul etmeyerek mirasçıların bu konudaki iradelerine saygı duymayı tercih etmiştir.

Vasiyetnamenin iptali davalarında mahkeme, somut olayda vasiyetnamenin iptalini gerektiren ve kanunda tek tek sayılan sebeplerden birinin var olup olmadığını araştıracaktır. Mahkeme sadece kanunda sayılan sebeplerden birine dayanarak iptal kararı verebileceğinden bunlar dışında bir sebeple açılan davalar red ile sonuçlanacaktır. Kanunda vasiyetnamenin iptali nedenleri, ehliyetsizlik, şekil noksanlığı, hata, korkutma, zorlama veya aldatma sonucu vasiyetname düzenlenmesi halleri, kanuna ev ahlaka aykırı içerikte vasiyetname düzenlenmesi olarak belirtilmiştir. Örneğin, ölen kişinin vasiyetnamesini düzenlediği sırada akıl sağlığının yerinde olmadığı, tehdit sonucu bir vasiyetname düzenlemek zorunda kaldığı, vasiyetnamenin kanunda belirtilen şekle aykırı olarak düzenlendiği sebepleriyle vasiyetnamenin iptali talep edilebilmektedir.

Vasiyetnamenin iptali davaları belli bir hak düşürücü süre içinde açılmalıdır. Görevli mahkemeler Asliye Hukuk Mahkemeleri olup, yetkili mahkeme mirasbırakanın son yerleşim yeri mahkemesidir.

Vasiyetnamenin iptali davasında vasiyetnamenin tamamının veya bir kısmının iptalinin talep edilmesi mümkündür. Hâkim bu davada taleple ve iptal sebebiyle bağlıdır. Dava sonucunda iptal sebeplerinden birinin varlığı tespit edilebiliyorsa vasiyetnamenin geçersiz olduğu sebebiyle iptaline karar verilecek, vasiyet hükümden düşmüş olacaktır.

2. Tenkis Davaları

Tenkis davaları kanunda saklı payları olduğu belirtilen mirasçılar tarafından açılan ve elde edilemeyen saklı payı almaya yarayan bir dava türüdür. Tenkis davasını sadece saklı paya sahip mirasçılar açabilmektedir. Dava sonunda sadece davayı açan kişi, kanunen sahip olduğu saklı miras payını elde etmektedir. Tenkis davası temelde miras paylaşımındaki adaletsizliklerin giderilmesi için açılmaktadır. Şayet mirasbırakan kişi, kanunen saklı paylı olan mirasçılarının miras payını elde edememesi için sağlığında yaptığı işlemlerle veya ölümünden sonra geçerli olması amacıyla düzenlediği vasiyetnamelerle birtakım kazandırmalarda bulunmuşsa, tenkis davasında bu kazandırmaların davayı açan mirasçının saklı payı kadar kısmı geçersiz kılınmaya çalışılmaktadır. Bir örnekle açıklamak gerekirse, mirasbırakan kişi ölmeden önce öz çocuklarının mirasından mahrum kalması, bunun yerine yeni evlendiği ikinci eşinin mirasının tamamını alması için vasiyette bulunmuş veya ölmeden önce tüm mallarını eşine bağışlamışsa çocuklar saklı paylı mirasçıları olmaları sebebiyle ikinci eşe karşı tenkis davası açabilmektedir. Bu dava sonucunda mirasbırakanın yapmış olduğu bağışlamalardan davayı açan mirasçıların saklı paylarını ihlal eden kısmı kadarı geçersiz kılınarak mirasçılara ödenmektedir.

3. Vasiyetnamenin İptali ve Tenkis Davasının Birlikte Açılması

Mirasbırakan kişinin düzenlediği vasiyetnamenin geçersiz olduğunu ve bu vasiyetnameyle kanunen sahip olduğu miras payını almasının engellendiğini düşünen mirasçı, aynı dava içerisinde hem vasiyetnamenin iptali talebini hem de tenkis talebini ileri sürebilmektedir. Bunun mümkün olması için ortada vasiyetnameden kaynaklanan bir uyuşmazlık bulunması, mirasçının saklı payını ihlal eden işlemin vasiyetname yoluyla yapılmış olması gereklidir. Önemle belirtilmelidir ki bu davayı açacak kişinin mutlaka kanunda sayılan saklı paylı mirasçılardan biri olması gereklidir. Saklı paylı mirasçılar, ölenin altsoyu yani çocukları ve torunları, ölenin anne ve babası ile sağ kalan eşidir. Dolayısıyla sadece bu kişiler tarafından vasiyetnamenin iptali ve tenkis davası açılabilecektir. Eğer saklı paylı olmayan bir mirasçı bu davayı açarsa, tenkis talebi yönünden dava red ile sonuçlanacaktır.

Vasiyetnamenin iptali ve tenkis davası aşamalı şekilde açılmaktadır. Daha açık anlatımla bu davada mahkemeden, vasiyetnamenin iptaline karar vermesi, şayet bu mümkün değilse tenkis talebini kabul etmesi talep edilmektedir. Bu durumda mahkeme de öncelikle vasiyetnamenin iptali talebini inceleyecek, bu konuda bir karar verecek, eğer vasiyetnamenin iptali sebepleri olayda mevcut değilse iptal talebinin reddine karar verecektir. İptal talebinin reddine karar veren mahkeme bu kez tenkis talebi yönünden inceleme yapacak ve tenkis gerektiren bir durum olup olmadığını araştırarak bir karara varacaktır. Bu türden aşamalı, kademeli şekilde açılan davalara terditli davalar denilmektedir.

Terditli dava hukuk yargılamasına özgü bir dava türü olup, bu davada aralarında hukuki ya da ekonomik yönden bağlantı bulunan birden fazla talep aynı anda ileri sürülmektedir. Birden fazla talebin aynı davada ileri sürülebilmesi için kanunda aranan şartların gerçekleşmesi gereklidir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 111. maddesine göre, “Davacı, aynı davalıya karşı birden fazla talebini, aralarında aslilik/ferîlik ilişkisi kurmak suretiyle, aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için, talepler arasında hukuki veya ekonomik bir bağlantının bulunması şarttır.

Mahkeme, davacının asli talebinin esastan reddine karar vermedikçe, fer’î talebini inceleyemez ve hükme bağlayamaz.”

Terditli davalarda, davacının karara bağlanmasını istediği bir asıl talebi bir de ikincil nitelikte yardımcı talebi bulunmaktadır. Terditli davada mahkeme asıl talebin reddine karar vermedikçe, feri talebi inceleyemeyecek ve bu konuda hüküm kuramayacaktır. Aşağıda konuyla ilgili Yargıtay kararlarından örneklere yer verilmiştir;

“…davada vasiyetnamenin şekil eksikliği nedeniyle de iptali, olmadığı takdirde tenkisi istenilmişse de mahkemece bu istemler hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması usul ve yasaya aykırıdır (HMK 297). Buna göre mahkemece yapılacak iş vasiyetnamenin kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapıldığı yönündeki iddiayı, bu iddia kabul görmediği takdirde ise tenkis iddiasını usulünce incelenmek ve sonucuna göre bir karar vermek olmalıdır.”[1]

Bir başka davada Yargıtay vasiyetnamenin iptali istemi reddedilmiş olduğu halde tenkis istemi hakkında herhangi bir araştırma ve inceleme yapılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulmuş olmasını doğru bulmayarak bozma kararı vermiştir. İlgili kararda şöyle denilmektedir;

“Somut olayda; Davacı; … ili, … Mahallesi, 316 ada 25 pafta 196 parsel sayılı taşınmazdaki bodrum katındaki 1 nolu mesken’in muris/annesi … adına kayıtlı olduğunu, murisin bu taşınmazı Sinop Noterliğinin 05.03.2003 tarih ve … yevmiye nolu düzenleme şeklindeki vasiyetnamesi ile davalılara bıraktığını; ancak, murisin vasiyetnamenin düzenlendiği tarihte 90 yaşında olduğunu, tam teşekküllü devlet hastanesinden sağlık raporu alınmadığından vasiyetnamenin kanunen gerekli koşullara haiz olmadığını; davacı mirasçıları mirastan mahrum etmek amacı ile yapıldığını; vasiyetnamenin yasal geçerlilik koşullarını taşınmadığını ileri sürerek; Sinop Noterliğinin 05.03.2003 tarihli ve 01670 yevmiye nolu düzenleme şeklindeki vasiyetnamesinin iptaline karar verilmesini; bu talep kabul edilmediği takdirde, mahfuz hissesine tekabül eden kısım yönünden tenkisine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece; vasiyetnamenin kanunun aradığı şekil şartlarına uygun olarak yapıldığı, Adli Tıp Kurumundan alınan rapor sonucu murisin vasiyet tarihinde fiil ehliyetine haiz olduğu ve tasarrufun yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucu yapıldığının davacı tarafça ispat edilemediği ve bozma ilamına uyulmakla taraflar bakımından usuli kazanılmış hak oluştuğu, uyulan bozma ilamında tenkis istemi yönünden araştırılma yapılmasının öngörülmediği gerekçesiyle davanın tümden reddine karar vermiştir.

Ancak, davacının dava dilekçesinde, davaya konu vasiyetnamenin iptali bu talep kabul edilmediği takdirde mahfuz hissesine tekabül eden kısım yönünden tenkisine karar verilmesi istemi terditli bir talep olup; mahkemece, iptal istemi reddedilmiş olduğu halde tenkis istemi hakkında herhangi bir araştırma ve inceleme yapılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
O halde, mahkemece; öncelikle mirasbırakanın terekesi (temlik içi – temlik dışı), taraf vekillerinin beyanına da başvurularak belirlenmeli (HMK. md. 31), tereke kapsamındaki taşınır – taşınmaz mal varlığı hakkındaki bilgi, belge ve kayıtlar dosyaya celbedilmeli, ondan sonra bu ilkeler esas alınarak, tenkis konusunda uzman bilirkişiden yukarıda belirtilen hususları da karşılayacak nitelikte rapor alınarak, oluşacak sonuç dairesinde davacının tenkis talebi hakkında da bir karar verilmelidir.Bu yön gözardı edilerek, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
[2]

Yine bir kararında Yargıtay mirasbırakanın vasiyetten döndüğü gerekçesiyle vasiyetnamenin iptali ve tenkis taleplerini incelemeyen mahkemenin değerlendirmesini hatalı bularak bozma kararı vermiş, talepler hakkında incleme yapılması ve buna göre bir karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir;

“Davacılar; mirasbırakan anneleri…’ın Beşiktaş ….. Noterliğince düzenlenen 08/02/2010 tarihli ve 3372 yevmiye numaralı vasiyetnamenin şekil eksikliği, ehliyetsizlik ve irade sakatlığı nedeniyle geçersiz olduğunu ileri sürerek; vasiyetnamenin iptalini, olmadığı takdirde tenkisini talep etmişlerdir.
Davalı; davacıların iddialarının gerçeği yansıtmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. TMK’nın 557 nci maddesinde sayılan sebeplerin bulunması hâlinde vasiyetnamenin iptali gerekir. Bu sebepler dışında kalan durumlara dayanılarak ölüme bağlı tasarrufun iptali istenilemez ise de, koşullarının varlığı durumunda tenkis talebine konu edilebilir (TMK. m. 560-562).

Öte yandan; TMK’nın “Vasiyetten dönme” başlığı altında düzenlenen 544 üncü maddesinin ikinci fıkrasında; “Belirli mal bırakma vasiyeti de, vasiyetnamede aksi belirtilmedikçe, mirasbırakanın sonradan o mal üzerinde bu vasiyetle bağdaşmayan başka bir tasarrufta bulunmasıyla ortadan kalkar.” şeklinde düzenleme yapılmış olup; vasiyetçinin vasiyetinden dönmesi halinde ölüme bağlı tasarruf kendiliğinden hükümsüzdür.

Ancak; ölüme bağlı tasarrufun hükümsüzlüğü, ifasının mümkün olmaması bir iptal sebebi olmayıp, vasiyetnamenin yerine getirilmesine yönelik açılacak olan davada değerlendirilebilecektir.
Somut olayda; davacılar davaya konu vasiyetnamenin iptalini, olmadığı takdirde tenkisini talep etmiş olmalarına rağmen; ilk derece mahkemesince, ileri sürülen iptal sebepleri hususunda herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın, talep dışına çıkılarak, mirasbırakanın sonraki tarihli ölünceye kadar bakma sözleşmesiyle vasiyetinden döndüğü, bu nedenle vasiyetnamenin iptalinin ve tenkisinin istenemeyeceğine yönelik yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesis edildiği görülmüştür.

Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, davacıların terditli olarak davaya konu vasiyetnamenin iptalini ve tenkisini talep etmiş olmaları karşısında, öncelikle ileri sürülen iptal sebepleri hususunda inceleme ve araştırma yapılarak, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir”.[3]

Aşağıda verilen kararda Yargıtay vasiyetnamenin iptali ve tenkis talebiyle açılan davada tenkis talebinin hiç incelenmemiş olmasını hatalı görerek yerel mahkeme kararını bozmuştur;

“….davada vasiyetnamenin iptali, olmadığında tenkisi istenilmiştir. mahkemece, dava, sadece vasiyetnamenin iptali olarak nitelendirilmiş, tenkise ilişkin bir inceleme ve araştırma yapılmamış, bu hususta bir değerlendirmede de bulunulmamıştır. TMK’nın 560/1. maddesine göre “Saklı paylarının karşılığını alamayan mirasçılar, mirasbırakanın tasarruf edebileceği kısmı aşan tasarruflarının tenkisini dava edebilirler.” Aynı Kanunun 561/1. maddesine göre ise, “Saklı pay sahibi mirasçılara, ölüme bağlı tasarrufla yapılan ve tasarruf edilebilir kısmı aşan kazandırmaların, onların saklı paylarını aşan kısmı orantılı tenkise tabi olur.” hükmüne amirdir.

Tenkisin gerekip gerekmeyeceği, gerekiyorsa ne oranda ve ne miktarda gerekeceği önceden bilinemez. Bunun için, mahkemece; öncelikle tereke malvarlığı tespit edilmeli, uzman bilirkişi heyetine tenkisle ilgili ayrıntılı bir hesap yaptırılmalı; davacılara belirlenen değer üzerinden noksan harcı yatırmaları için süre verilerek harç tamamlattırılmalı, bundan sonra, tenkis hükümleri doğrultusunda bir inceleme ve araştırma yapılarak, oluşacak sonuç dairesinde tenkis talebiyle ilgili bir hüküm kurulmalıdır.[4]

Sonuç

Vasiyetnamenin iptali ve tenkis davaları şartları, talepleri ve sonuçları birbirinden farklı davalardır. Vasiyetnamenin iptali davasında bir vasiyetnamemin kanunda aranan şartlara uygun şekilde yapılmamış olması sebebiyle geçersiz olduğunun tespiti istenirken; tenkis davasında saklı miras payının ödenmesi talep edilir. Vasiyetnamenin iptali davası tüm mirasçılar ve vasiyet alacaklıları tarafından açılabilirken, tenkis davaları sadece saklı paylı mirasçılar tarafından açılabilmektedir. Vasiyetnamenin iptali davasında, kanunda sayılan geçersizlik sebeplerinden birinin vasiyetnamede bulunup bulunmadığı araştırılırken; tenkis davasında davayı açan mirasçının saklı payının ihlal edilip edilmediği araştırılmaktadır. Bu iki ayrı davada ileri sürülen taleplerin aynı dava içerisinde ve fakat aralarında bir öncelik-sonralık ilişkisi kurularak ileri sürülmesi mümkündür. Bu takdirde mahkeme, ilk olarak davacının öncelikli talebini inceleyecek, bu talebi kabul etmediği takdirde davacının ikincil nitelikteki talebini inceleyerek bir hüküm kurmaktadır. Bu sayede davayı açan kişi, aynı dava içinde birden fazla talebini mahkemeye ileterek tek bir dava açıp bunu kaybetme riskini azaltmaktadır. Zira bir hukuksal uyuşmazlığın nitelemesini mahkemeler yapmaktadır. Talebin hangi hukuksal çerçevede kalması ve karşılanması gerektiğine ilişkin tespiti en başta yapması mümkün olmayan davacı bakımından davanın bu şekilde açılması daha avantajlı görünmektedir.

Vasiyetnameler hakkında benzer ya da farklı uyuşmazlıklarla ilgili bilgi almak, hukuksal soru ve sorunlarınıza cevap bulmak için ekibimizle iletişim kurabilirsiniz.

Saygılarımızla.

Solmaz Hukuk ve Danışmanlık Ekibi

Referanslar

Aydın TEKDOĞAN, Vasiyetnamenin Tenfizi ve İptali Davaları (2021), Seçkin Yayıncılık, Ankara, s.546-556.

Erhan GÜNAY, (2017), Soru ve Cevaplarla Miras El Kitabı, Seçkin Yayıncılık, Ankara, s.167-182.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, E.2016/6927, K.2017/10983.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 2019/2081 E., 2019/9703 K.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 2020/3558 E., 2021/7483 K.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, E.2013/3129, K.2013/4626.

[1] Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, E.2016/6927, K.2017/10983

[2] Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 2019/2081 E., 2019/9703 K.

[3] Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 2020/3558 E., 2021/7483 K.

[4] Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, E.2013/3129, K.2013/4626.

Leave a Reply