Vasiyetnamelerin Yorumlanması

Vasiyetnameler mirasbırakanın ölmeden önce düzenlediği, kendisinin ölümünden sonra gerçekleştirilmesini istediği arzularını, mallarının paylaşımına ilişkin getirdiği kuralları açıkladığı hukuksal metinlerdir. Hukukta bir kimsenin ölümünden sonra geçerli olmasını istediği bu türden irade açıklamalarına ölüme bağlı tasarruf adı verilmektedir. Ölüme bağlı tasarruflar kişinin ölümünden sonra hüküm ifade eder ve uygulanabilir hale gelir. Ancak zaman zaman vasiyetname uygulama aşamasına geldiğinde nasıl ve ne şekilde uygulanacağı konusunda tereddütler yaşanabilmektedir. Zira vasiyetnamede mirasbırakan kişinin tam olarak ne demek istediği, neyi ve kimi kastettiği her zaman açık bir biçimde tespit edilemeyebilir. Hal böyle olunca vasiyetnamelerin uygulanmasına geçilmeden evvel vasiyetnamelerin yorumlanması ve vasiyeti yapan kişinin “aslında ne demek istediği, amacının ve niyetinin ne olduğu” tespit edilmelidir. Buna vasiyetnamenin yorumlanması adı verilmektedir. Vasiyetnamelerin yorumlanmasında belli ilke ve kurallar geçerlidir. Bu yazımızda, belirsiz ifadeler içeren, tam olarak ne demek istediği konusunda mirasçılar arasında uyuşmazlığa neden olan veya birden çok anlama gelebilecek şekilde düzenlenmiş vasiyetnamelerin nasıl yorumlanması gerektiği konusunda açıklamalarda bulunduk.

1.    Vasiyetnamelerin Yorumlanmasına Neden İhtiyaç Duyulur?

Vasiyetnameler açılıp okunduğu ve uygulanması talep edildiği zaman vasiyeti yapan kişi artık hayatta olmamaktadır. Bu sebeple vasiyetnamede yer alan beyanlarının ne anlama geldiğini kendisine açıklatmak mümkün olmadığından onun yerine asıl iradesinin ne olduğunun tespit edilmesi gerekmektedir. Her vasiyetname için böylesi bir tespit ihtiyaç duyulmaz. Yoruma ihtiyaç duyan vasiyetnameler;

  • Tam olarak ne denilmek istendiğinin tespit edilemediği vasiyetnameler,
  • Birden fazla anlama gelebilecek ifadeler içeren vasiyetnameler,
  • Mirasbırakan kişinin asıl iradesiyle uyumsuzluk içinde bulunan beyanlara yer verildiği anlaşılan vasiyetnameler,
  • Mirasbırakanın birden fazla vasiyetnamesinin bulunduğu hallerde bu vasiyetnamelerdir.

Örneğin, mirasbırakan kişi vasiyetnamesinde en büyük evinin hastalığında kendisine bakan en sevdiği kızına kalmasını istemişse mirasbırakanın hangi evden bahsettiği ve hangi kızını kastettiği konusu yoruma ihtiyaç duyabilir. Yahut mirasbırakan her bir çocuğuna birer araba bıraktığını ve mirasını bu şekilde eşit olarak paylaştırdığını belirtmişse ancak evler arasında değer farklılığı varsa bu vasiyetname de yorumlanarak açıklığa kavuşturulması gereken bir vasiyetname durumuna gelebilecektir.

Özetle, vasiyetname/vasiyetnamelerden mirasbırakanın gerçek niyeti, asıl arzusu tespit edilemiyorsa vasiyetname yoruma ihtiyaç duyuyor demektir.

2.    Vasiyetnameler Nasıl Yorumlanmalıdır?

Vasiyetnamelerin yorumlanması belli ilke ve kurallara göre gerçekleştirilmektedir. Bu ilke ve kuralların bir kısmı açıkça Türk Medeni Kanunu’nda yer almakta iken bazılarının kökeni Roma Hukuku’na kadar gidebilmektedir. Yargıtay kararlarında da zaman zaman bu ilkelere atıfta bulunulduğu gözetildiğinden Türk hukuku bakımından benimsenen ilkeler özelinde açıklama yapmak daha doğru olacaktır. Aşağıda mahkemeler tarafından vasiyetnamelerin yorumlanmasında kullanılan yöntem ve ilkeler sıralanmaktadır;

2.1.        Vasiyetnamede Yer Alan Beyanlara Bağlılık

Vasiyetnameler yorumlanırken bağlı kalınacak husus vasiyetname metnidir. Vasiyetnamede sözel olarak yer almayan bir husus yorum yoluyla vasiyetname içeriğine dahil edilemez. Ortada geçerli bir vasiyetname ve bu vasiyetnamede yer alan bir irade beyanı olmalıdır ki bu beyanın yorumlanmasından bahsedilebilsin. Yoksa farazi olarak mirasbırakanın hiç söylememiş olduğu halde isteyip dilediklerinin başka türlü olduğunu savunmak yorum ilkeleriyle bağdaşmayacaktır.

Vasiyetname yorumlanırken bakılacak ilk ve asıl kaynak vasiyetnamede kullanılan kelimeler, cümleler ve ifadelerdir. Sözel olarak bunların ne anlama geldiğinin tespiti yorum yolundaki ilk adım olmalıdır. Bir Yargıtay kararında vasiyetnamenin yorumlanmasında izlenecek yol şöyle özetlenmiştir;

“Vasiyetnamenin yorumunda uygulanacak olan genel kurallar ise; vasiyetnamenin metnine bağlılık, mirasbırakanın iradesine bağlılık ve dış etmenlerle bağlılık olmak üzere üç başlık altında toplanmaktadır. Ölüme bağlı tasarrufun yorumlanmasında genel olarak uygulanacak ilk kural, ölüme bağlı tasarrufun metnine bağlı kalınmasıdır. Vasiyetnamenin metninde yer almayan bir olgu ise, vasiyetnamenin yorumu ile var kabul edilemez. Tasarrufun yorumlanmasında uygulanacak bir diğer kural ise, mirasbırakanın iradesine göre yorum yapmaktır. Kural olarak vasiyetnamenin yorumunda, murisin iradesini ayakta tutacak bir yol izlenmeli, azami biçimde murisin iradesinin açığa çıkarılmasına gayret gösterilmeli ve vasiyetnamenin tenfizine imkan sağlanmalıdır.”[1]

2.2.        Vasiyetname Dışı Unsurlardan Yararlanma

Vasiyetname metni, mirasbırakanın tam olarak tespitine imkân vermiyorsa, metin dışında mirasbırakanın iradesini tespite yarayabilecek başka ögelerden yararlanmak gerekecektir. Örneğin, vasiyetnamede mirasbırakan kişi taşınmazlarından birini can dostu ve en sevdiği iş arkadaşı Mehmet’e bıraktığını beyan etmiştir. Ancak mirasbırakanla aynı iş yerinde çalışan birden fazla Mehmet isimli kişi bulunmaktadır. Bu durumda sadece vasiyetname metninden yola çıkarak kastedilen kişinin kim olduğunun belirlenebilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla başka hususlar araştırılarak mirasbırakan kişinin can dostu olarak tabir ettiği arkadaşının kim olduğu tespit edilmelidir. Bunun için ise mirasbırakanın geride bıraktığı diğer belgelere, yazışmalara başvurulması mümkün olduğu gibi, kişisel ilişkilerinin araştırılması, tanıkların dinlenmesi gerekecektir.

2.3.        Gerçek İradenin Ayakta Tutulması İlkesi

Vasiyetname gibi ölüme bağlı tasarrufların yorumlanmasında geçerli olan ve Roma Hukuku’ndan gelen ilekelerden biri olan favor testamenti, mirasbırakan kişinin asıl iradesinin mümkün olduğu ölçüde geçerli kabul edilmesini öngörmektedir. Bu ilke gereği, geçerli olup olmadığı hususunda tereddüt bulunan vasiyetnameler geçerli sayılmaktadır. İlkenin bir diğer boyutu da vasiyetnamede belirsizlik arz eden hususlar varsa bunların olabildiğince mirasbırakanın son isteklerine uygun olacak şekilde yorumlanmasını gerektirmesidir. Kısaca ifade etmek gerekirse favor testamenti ilkesi mirasbırakanın son arzularına saygı duyulmasını ve olabildiğince hayata geçirilmesini gerektirmektedir. Yargıtay kararlarında da bu ilkeye sıklıkla atıf yapıldığı görülür. Aşağıda Yargıtay kararlarında ilkenin nasıl ele alındığına ilişkin örnekler paylaşılmaktadır;

“Dosyada yer alan vasiyetname incelendiğinde; okur yazar olmayan mirasbırakanın arzularını bildirdiği noterin vasiyetnameyi yazdıktan sonra tanıklar önünde kendisine okuduğu, mirasbırakanın vasiyetnamenin tanıklar huzurunda tarafına okunduğunu ve son arzularını içerdiğini bildirdiği, tanıkların da mirasbırakanın beyanının önlerinde yapıldığını, tasarrufa ehil gördükleri mirasbırakanın vasiyetnamenin son istek ve arzularını içerdiğini beyan ettiğini bildirdikleri anlaşılmıştır. Her ne kadar, tanık beyanlarında “Vasiyetname Noter M.Temel Tandoğan tarafından yazıldıktan sonra vasiyetçi … önümüzde okuduğunu…” ifadesi yazılmış ise de, vasiyetnamenin yukarıda açıklanan içeriği gözetildiğinde; “vasiyetçi …’e” ifadesi yerine daktilo hatası gibi bir hata nedeniyle “vasiyetçi …” ifadesinin yazıldığı açık bir şekilde ortadadır. O halde, vasiyetnamenin Türk Medeni Kanunu’nun 535 inci maddesinde öngörülen şekil kurallarına uyularak düzenlendiğinin kabulü gerekir. Bu kabul şekli aynı zamanda ölüme bağlı tasarrufların, onları geçersiz kılacak şekilde değil, geçerliliğini sağlayacak biçimde yorumlanması (favor testamenti) ilkesinin bir sonucudur.[2]

“Bilindiği üzere, vasiyetnamenin yorumunda gözönünde bulundurulması gereken kurallardan biri, ölüme bağlı tasarrufun geçerliliğini üstün tutan, Roma Hukukundan beri geniş uygulama alanı bulan “favor testemanti” prensibi, diğeri de, yorumun, kanuni mirasçılık yararına yapılması ilkesidir. Bu itibarla, şüpheli ve müphem hallerde tasarrufun muhafazası lehine yorumun yapılması gerekir. Favor Testamenti, yani vasiyetnamenin muteber tutulması kuralı, Türk Medeni Kanununda açıkça belirtilmemekle beraber, gerek doktrinde ve gerek mahkeme içtihatlarında ölüme bağlı tasarrufların yorumlanmasında uygulanacak temel kurallardan biri olarak kabul edilmektedir.

Bu yorum tarzı, ölüme bağlı tasarrufu imkan olduğu ölçüde geçerli saymaya, onu ayakta tutmaya başka bir ifade ile tasarruf yapanın gerçek iradesini, son isteklerini elden geldiği kadar değerlendirmeye, onu üstün tutmaya, ona saygı ve bağlılık göstermeye yönelmiş bulunmaktadır. Dolayısıyla vasiyetin mümkün olduğu kadar ayakta tutulması aynı zamanda vasiyetçinin iradesine duyulan saygının açık bir ifadesi olacaktır.

Murisin ölüme bağlı tasarruflarını hükümsüz saymaktan çok bunları muhafaza etmek, vasiyetçinin iradesine ve isteğine daha uygun düşer. Vasiyetnamenin yorumunda uygulanacak olan kurallar, vasiyetnamenin metnine bağlılık, mirasbırakanın iradesine bağlılık ve dış etmenlerle bağlılık olmak üzere üç başlık altında toplanmaktadır.

Vasiyetnamenin yorumunda, murisin iradesini ayakta tutacak bir yol izlenmeli, azami biçimde murisin iradesinin açığa çıkarılmasına gayret gösterilmeli ve vasiyetnamenin tenfizine imkan sağlanmalıdır.”[3]

Bir başka kararda Yargıtay ilkenin Kanunda doğrudan düzenlenmemiş olmasına karşın, bazı maddelerde yansımalarının bulunduğunu belirtmiş ve vasiyetnamenin yorumlanması için mahkemenin tapu kayıtlarını araştırması gerektiğine işaret etmiştir;

“Türk Medeni Kanunu’nunda favor testamenti kuralını düzenleyen genel mahiyette bir hüküm bulunmamakla birlikte bazı maddelerde (örn. Eski MK.’nun 451/2;462/2-2;466/2 maddeleri) (yeniTMK’nu 504/2; 515/2; 519/2 maddeleri) bu kuralın uygulanmasına yer verilmiştir. Kural olarak vasiyetnamenin yorumunda murisin iradesini ayakta tutacak bir yol izlenmeli ve azami biçimde murisin iradesi yerine getirilmeli, vasiyetnamenin tenfizine imkan sağlanmalıdır. O halde, tasarrufu yapanın gerçek arzusunun ne yönde olduğunun açıklığa kavuşturulması zorunludur.Tasarrufun yapıldığı tarihte yürürlükte olan Türk Medeni Kanununun 504. maddesinin 2.fıkrasına göre; “Ölüme bağlı tasarrufta kişinin veya şeyin belirtilmesinde açık yanılma halinde miras bırakanın gerçek arzusu kesin olarak tespit edilebilirse, tasarruf bu arzuya göre düzeltilir.

Ölüme bağlı tasarrufta kişinin veya şeyin belirtilmesinde açık yanılma halinde miras bırakanın gerçek arzusu kesin olarak tespit edilebilirse, tasarruf bu arzuya göre düzeltilir. ”Somut olayda davacılar, murisin vasiyetnamenin düzenlenmesinde açık bir hataya düştüğünü, vasiyet edilen taşınmazların ada numaralarının maddi hata nedeniyle yanlış yazıldığını, murisin gerçek iradesinin 128 ada 44 parselde kayıtlı taşınmaz olduğu halde vasiyetnameye 122 ada 44 parsel olarak yazıldığını, 140 ada 29 parsel sayılı taşınmazın ise vasiyetnameye 14 ada 29 parsel olarak yazıldığını, malik bilgilerinin ve diğer bilgilerin vasiyetnamedeki bilgilerle birebir örtüştüğünü belirtmiştir. Mahkemece; vasiyetçinin vasiyetnamenin düzenlenmesi sırasında açık bir hataya düştüğü yönünde araştırma yapılmadan, bu taşınmazlar yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir. O halde mahkemece yapılacak iş; vasiyetçinin vasiyetnamenin düzenlenmesi sırasında açık bir hataya düşüp düşmediğinin tespiti amacıyla, anılan dört taşınmazın ilk oluşumundan itibaren, resmi akit tablolarını da içeren tedavüllü tapu kayıtlarını celpederek, bu hususta taraf delillerini değerlendirerek murisin gerçek iradesinin açıklığa kavuşturulduktan sonra hüküm kurmak olmalıdır.”[4]

2.4.        Yasal Mirasçıların Önceliği İlkesi

Bilindiği üzere mirasbırakanın yasal mirasçıları, hak sahiplikleri kanundan kaynaklanan yakın akrabalarıdır. Bunun haricinde mirasbırakan kendi isteğiyle başkalarını da mirasçısı olarak atayabilmektedir. Bunlara iradi mirasçı adı verilir. Vasiyetnamelerin yorumlanmasında yasal mirasçılar lehine yorum yapılması gerektiği kuralına dikkat edilmektedir. İradi mirasçılar ile yasal mirasçılar arasında uyuşmazlık yaratacak şekilde bir vasiyetname düzenlenmişse, burada vasiyet bırakanın yasal mirasçılarına kazandırmada bulunmak istediği kabul edilmektedir.

2.5.        Kanunda Yer Alan Özel Yorum Kuralları

Mirasbırakanın geride bırakmış olduğu vasiyetnamenin yorumlanmasında yukarıda bahsedilen genel yorum kuralları göz önünde bulundurulmaktadır. Bunların yanı sıra vasiyetnamelerin yorumunda mirasbırakanın belli türden bir beyanının nasıl anlaşılması gerektiğine ilişkin yorum getiren kanuni düzenlemeler de yer almaktadır. Örneğin Türk Medeni Kanunu’nun 516/2. Maddesinde yer alan “Bir kişinin, mirasın tamamını veya belli bir oranını almasını içeren her tasarruf, mirasçı atanması sayılır.” Hükmü bunlardan biridir. Burada mirasbırakanın yaptığı işlem mirasçı ataması olarak yorumlanmıştır.

Yine aynı Kanunun 519/3. Maddesinde “Yasal veya atanmış mirasçı, mirası reddetmiş olsa bile lehine yapılmış bir tasarrufun yerine getirilmesini isteyebilir.” Şeklinde bir yorum hükmü yer almaktadır.

Benzer şekilde TMK madde 544’te “Mirasbırakan, önceki vasiyetnamesini ortadan kaldırmaksızın yeni bir vasiyetname yaparsa, kuşkuya yer bırakmayacak surette önceki vasiyetnameyi tamamlamadıkça, sonraki vasiyetname onun yerini alır.” Denilerek mirasbırakanın birden fazla vasiyetname düzenlemesi halinde hangisinin ne koşulda geçerli olacağına ilişkin yorum getirilmiştir.

En çok başvurulan düzenlemelerden biri olan TMK 647/3 hükmünde “Aksini arzu ettiği tasarruftan anlaşılmadıkça, mirasbırakanın tereke malını bir mirasçıya özgülemesi, vasiyet olmayıp sadece paylaştırma kuralı sayılır.” denilerek olası bir yorum karmaşasına açıklık getirilmiştir.

Sonuç

Vasiyetnamelerin birçoğu yerine getirilmeden evvel yorumlanmaya ihtiyaç duymaktadır. Kimi zaman ölüme yakın bir zaman içerisinde veya hastalık halinde düzenlenmeleri nedeniyle yeterli açıklıktan uzak olan bu metinler, bazen de kişi sağlıklı ve normal koşullar altında iken düzenlenmiş olmasına rağmen belirsizlik arz edebilmektedir. Genellikle bu durumun sebebi vasiyetnameyi düzenleyenin hukukçu olmaması sebebiyle asıl iradesi ve niyetinin hukuksal nitelemesini nasıl yapacağını bilememesi olmaktadır. Bu noktada vasiyetnamenin yorum kuralları çerçevesinde yorumlanarak mirasbırakanın asıl arzu ve isteğinin hangi yönde olduğunun belirlenmesi gerekmektedir.

Vasiyetnamenin yorumlanmasında esas olan mümkün olabildiğince mirasbırakan kişinin asıl amaç ve niyetini tespit etmek ve buna uygun bir karar vermektir. Bu noktada vasiyetnamenin metni, mirasbırakanın geride bıraktığı diğer belgeler, şahsi eşyaları, kişisel ilişkileri, hayat görüşü, tanık anlatımları gibi hususlardan da faydalanılmaktadır.

Vasiyetnamelerin yorumlanması ve yerine getirilmesiyle ilgili uyuşmazlıklar hakkında daha ayrıntılı bilgi için ekibimizle iletişime geçebilirsiniz.

Saygılarımızla.

Solmaz Hukuk ve Danışmanlık Ekibi

Referanslar

Bilge ÖZTAN, (2014), Miras Hukuku, Ankara, Turhan Kitabevi, s. 228-238.

Mustafa DURAL/Turgut ÖZ, (2012), Türk Özel Hukuku Cilt IV Miras Hukuku, İstanbul, Filiz Kitabevi, s.108, 409.

YHGK, 07.06.1966 tarih, 738/309.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 2013/18683 E., 2013/18151 K.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 2017/14130 E., 2019/993 K.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 2020/12372 E., 2021/739 K.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 2018/7112 E., 2018/12816 K.

[1] YHGK, 07.06.1966 tarih, 738/309, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 2013/18683 E., 2013/18151 K.

[2] Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 2017/14130 E., 2019/993 K.

[3] Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 2020/12372 E., 2021/739 K.

[4] Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 2018/7112 E., 2018/12816 K.

 

Leave a Reply