Bir kişinin ölmeden önce hazırlayıp ölümünden sonra gerçekleştirilmesini istediği arzularını, malvarlığının kimlere nasıl verileceğini ya da bunların nasıl paylaştırılacağını açıkladığı yazılı belgeye vasiyetname adı verilmektedir. Vasiyetname miras hukukuna özgü bir belge olup bir tür “ölüme bağlı tasarruftur”. Bir başka deyişle vasiyetname kişi öldükten sonra açılacak ve sonuç doğuracaktır. Vasiyetnamelerin geçerli olup sonuç doğurabilmesi için mutlaka Kanunda aranan şartlara uygun şekilde düzenlenmesi gereklidir. Aksi takdirde vasiyetname geçersiz olur ve iptali dava edilebilir.
Bu bültende, yurtiçinde ve yurtdışında düzenlenen vasiyetnamelerin geçerli olabilmesi için nasıl düzenlenmesi gerektiğiyle ilgili genel nitelikte açıklamalarda bulunduk.
1. Kimler Vasiyetname Düzenleyebilir?
Vasiyet yapma hakkı kişinin bizzat ve tek başına kullanması gereken bir haktır. Vekaleten bir başkası adına vasiyet yapmak mümkün değildir. Vasiyetnamenin miras sözleşmelerinden en önemli farkı kişinin tek taraflı olarak vasiyet yapabilmesinde kendini gösterir. Kendisine vasiyetname ile mal bırakılan kişinin vasiyetnameyi onaylaması gerekmez. Sadece vasiyet düzenleyen kişinin beyanları geçerli bir vasiyette bulunmak için yeterlidir.
Hukukumuzda iki veya daha fazla kişinin ortak vasiyet yapması da kural olarak geçerli kabul edilmemektedir. Birden fazla kişi ortak vasiyette bulunursa Yargıtay bunu bir vasiyetname olarak değil, miras sözleşmesi olarak geçerli kabul etme çözümünü benimsemektedir.
Türk Medeni Kanunu’nun 502. maddesinde, bir vasiyetnamenin geçerli olması için yaş sınırı, akıl sağlığı ve bilinç durumuna ilişkin şartlar öngörülmüştür. Buna göre, bir kimsenin vasiyetname düzenleyebilmesi için 15 yaşını doldurmuş olması ve ayırt etme gücüne sahip olması gereklidir.
Kanun vasiyetname düzenleyebilecek kişinin 18 yaşını doldurmuş olmasını aramamıştır. 15 yaşını dolduran ancak henüz 18 yaşını doldurmamış bir kişinin de vasiyetname düzenlemesi mümkündür.
Kanun koyucu bir kişinin vasiyetname düzenleyebilmesi için onun ayırt etme gücüne sahip bir birey olmasını aramaktadır. Ayırt etme gücüne sahip olmaktan kast edilen, kişinin kendi fiilinin ve işlemlerinin anlamını, sonucunu bilebilmesi ve buna göre hareket edebilmesi yeteneğine sahip olmasıdır. Şayet vasiyetnameyi yapan kişi herhangi bir nedenle yaptığı işlemin anlam ve sonuçlarını kavrayabilecek, ölçüp tartabilecek bir durumda değil iken vasiyetname düzenlemişse bu vasiyetname geçersiz olur. Vasiyetnameyi düzenleyenin ayırt etme gücüne sahip olup olmadığı hususu vasiyetnameyi yaptığı an esas alınarak değerlendirilmelidir. Vasiyet edenin ayırt etme gücü bir hastalık ya da yaş durumu nedeniyle genel olarak bulunmayabilir veya alkol etkisinde olma gibi geçici bir nedenle o an için ayırt etme gücünden yoksun olabilir. Her iki durumda da kişinin ayırt etme gücüne sahip olmaması sebebiyle vasiyetnamenin geçersiz olduğu kabul edilmelidir. Türk Medeni Kanunu’na göre “Yaş küçüklüğü, akıl zayıflığı, akıl hastalığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun bir biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu Kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” Vasiyetnamenin geçersiz olduğunu iddia ederek iptalini talep eden kişinin, vasiyetnameyi yapanın ayırt etme gücünden yoksun olduğunu ispat etmesi gerekmektedir. Bu hususun ispatı özellikle akıl hastalığı, akıl zayıflığı, yaşlılık gibi durumlarda Adli Tıp Raporu ile mümkün olmaktadır. Bu konuda daha detaylı bilgi için sitemizin “Blog” kısmında yer alan “Vasiyetnamelerin Geçersizliği ve Vasiyetnamenin İptali Davası” konulu yazımızı ziyaret edebilirsiniz.
2. Vasiyetname Niçin Düzenlenmelidir?
Vasiyet yapabilmek için gerekli şartları taşıyan bir kişi vasiyet yapıp yapmamak konusunda tamamen serbesttir. Kimse kimseyi vasiyette bulunmaya zorlayamayacaktır. Hatta bu kişi kendi rızasıyla bir başkasına vasiyette bulunma sözü verse ve sonra bu sözünü tutmasa dahi kimse onu vasiyet yapmaya zorlayamaz. Vasiyetname ile kişi ölümünden sonra nasıl ve nereye gömüleceğini, hangi malının kime verileceğini, mallarının kimlere nasıl paylaştırılacağını, yapılmasını veya yapılmamasını istediği şeyler varsa bunları belirleyebilir. Vasiyetname yaparken kişi tam bir serbesti içindedir. Malvarlığının arzu ettiği kişilere ve arzu ettiği şekilde bırakılmasını kişi vasiyetname düzenleyerek sağlayabilir. Örneğin yasal mirasçıları dışındaki kişilere de belli mallar bırakabilir, mirasçılarından bir kısmına hiçbir malının verilmemesini isteyebilir. Şayet mirasbırakan kişi geride bir vasiyetname ya da miras sözleşmesi bırakmamışsa, mirası Türk Medeni Kanunu’nun miras hükümlerine göre paylaştırılacaktır. Kanun’da yasal mirasçı olarak tanımlanan yakınlarından kimler hayattaysa bu kişiler mirasa hak kazanacaktır. Oysa kişinin belki de hiçbir ilişki içinde bulunmadığı, yahut olumsuz ilişki içinde olduğu akrabalarından ziyade malvarlığını kendisine daha yakın kimselere bırakmak istemesi doğaldır. Bunu sağlayabilmenin yolu ise vasiyetname düzenlemekten geçmektedir.
Vasiyetname yapan kişinin dokunamayacağı tek alan saklı paylı mirasçılarının miras haklarıdır. Kanunda saklı paylı olduğu belirtilen mirasbırakanın çocukları ve bunlar ölmüşse torunları, mirasbırakanın anne ve babası ile eşinin miras paylarının belli bir oranına dokunulması mümkün değildir. Mirasbırakan bu kişilerin saklı miras paylarını yapacağı vasiyetnameyle azaltamaz ve ortadan kaldıramaz. Buna aykırı hareket edildiği takdirde ise saklı payını almak isteyen mirasçının bir tenkis davası açarak hakkını geri alması mümkün olur.
3. Vasiyetname Nasıl Düzenlenir?
Vasiyetnamenin geçerli olabilmesi için belli şekil kurallarına uygun şekilde düzenlenmesi gereklidir. Söz konusu şekil kuralları oldukça katı kurallar olup bu kurallara uyulmaksızın düzenlenen vasiyetnamelerin geçersizliği nedeniyle iptal edilmesi gündeme gelir. Türk hukukunda vasiyetname 3 farklı şekilde düzenlenmektedir. Bunlar;
- Resmi vasiyetname
- El yazılı vasiyetname
- Sözlü vasiyetnamedir.
Hemen belirtelim ki sözlü vasiyetname ancak normalin dışında birtakım durumlar söz konusu ise düzenlenebilen istisnai bir vasiyetname türüdür. Aslolan iki vasiyetname türü; resmi memur önünde yapılan resmi vasiyetname ile el yazılı vasiyetnamedir. Aşağıda bu vasiyetnamelerin nasıl düzenlendiğine ilişkin bilgiler yer almaktadır;
3.1. Resmi Vasiyetname (Noterde Vasiyetname Nasıl Düzenlenir?)
Resmi şekilde düzenlenecek vasiyetname için bu işleme yetkili resmi memurun katılımı gerekmektedir. Türk Medeni Kanunu’nun 532. maddesine göre, resmi vasiyetname sulh hakimi veya noter huzurunda düzenlenmesi gereklidir. Vasiyet yurtdışında düzenlenecekse Türk konsolosluğuna gidilmesi gerekmektedir. Resmi vasiyetname düzenlenebilmesi için 2 kişinin tanıklığı da gereklidir.
Resmi vasiyetnamenin düzenlenebilmesi için vasiyet yapacak kişinin noter veya bir başka yetkili memur önünde vasiyetini beyan ederek bunları yazması veya yazdırması gerekir. Ardından vasiyetnameyi vasiyet edenin imzalaması gerekmektedir. Vasiyet edenin ardından noter veya memur da tarih koyarak vasiyetnameyi imzalayacaktır. Tanıklar, vasiyetçinin vasiyetnameyi kendi önlerinde okuduğunu, bu vasiyetin vasiyet edenin son arzularına ilişkin beyanlarına uygun olduğunu ve vasiyet yapanın vasiyetname düzenlemeye ehil bir kimse olduğunu vasiyetnameye yazıp imzalayarak şahitlik etmektedir.
3.2. El Yazısıyla Vasiyetname Düzenlenmesi Mümkün Müdür?
El yazılı vasiyetnameden anlaşılması gereken vasiyetname düzenlemek isteyen kişinin başından sonuna kendi el yazısıyla yazıp tarih ve imza atarak düzenlenen vasiyetnamedir. Bu şekilde kişinin kendi elinin ürünü olan bir vasiyetname düzenlemesine Türk Medeni Kanunu’nun 538/1. maddesinde müsaade edilmiştir. El yazılı vasiyetnamenin bir resmi kuruma verilmesi veya onaylatılması gerekmez. Ancak el yazılı düzenlenen vasiyetnamenin saklanmak üzere sulh hakimine, notere veya yetkili memura bırakılması da mümkündür.
3.3. Sözlü Olarak Vasiyetname Düzenlenmesi Mümkün Müdür?
Sözlü vasiyetname ise sadece bazı kritik durumlarda düzenlenmesine izin verilen bir vasiyetname türüdür. Buna göre bir kişinin sözlü vasiyette bulunabilmesi için yakın ölüm tehlikesi, bulaşıcı hastalık, deprem, savaş gibi olağanüstü haller nedeniyle resmi ya da el yazılı vasiyetname düzenleyemeyecek bir halde olması aranır. Bahsi geçen olağanüstü koşulların varlığı halinde iki tanık huzurunda sözlü olarak vasiyetini açıklamak suretiyle kişinin vasiyetname düzenlemesi mümkündür. Mirasbırakan tarafından görevlendirilen tanıklardan biri, kendilerine beyan edilen son arzuları, yer, yıl, ay ve günü de belirterek hemen yazar, bu belgeyi imzalar ve diğer tanığa imzalatır. Yazılan belgeyi ikisi birlikte vakit geçirmeksizin bir sulh veya asliye mahkemesine verirler ve mirasbırakanı vasiyetname yapmaya ehil gördüklerini, onun son arzularını olağanüstü durum içinde kendilerine anlattığını hâkime beyan ederler.
Tanıklar, daha önce bir belge düzenlemek yerine, vakit geçirmeksizin mahkemeye başvurup yukarıdaki hususları beyan ederek mirasbırakanın son arzularını bir tutanağa geçirtebilirler. Sözlü vasiyet yoluna başvuran kimse askerlik hizmetinde bulunuyorsa, teğmen veya daha yüksek rütbeli bir subay; Ülke sınırları dışında seyreden bir ulaşım aracında bulunuyorsa, o aracın sorumlu yöneticisi; sağlık kurumlarında tedavi edilmekteyse, sağlık kurumunun en yetkili yöneticisi hâkim yerine geçer.
Mirasbırakan için sonradan diğer şekillerde vasiyetname yapma imkanı doğarsa, bu tarihin üzerinden bir ay geçince sözlü vasiyet hükümden düşer, geçersiz hale gelir. Mirasbırakan aynı vasiyetin geçerli olmasını istemekteyse olağanüstü koşulların ortadan kalkmasının ardından 1 ay içinde resmi şekilde veya el yazılı olarak vasiyetini tekrarlamalıdır.
4. Okuma Yazma Bilmeyen Kişiler Nasıl Vasiyetname Düzenleyebilir?
Okuma yazma bilmeyen bir kişinin el yazısıyla vasiyetname düzenlemesi tabiatıyla mümkün değildir. Ancak bu kişi noter ya da sulh hakimi huzurunda resmi şekilde veya şartları varsa sözlü vasiyetname yapabilir. Okuma yazma bilmeyen bir kişinin de resmi vasiyetname düzenlemesi mümkündür. Bu takdirde vasiyet edenin vasiyetnameyi imzalaması da gerekmeyecektir. Vasiyetnameyi sadece memurun ve işlem tanığı olarak bulunan 2 kişinin imzalaması yeterlidir. Ancak burada dikkat edilecek husus vasiyet edenin resmi memura yapacağı beyanların mutlaka işlem tanıkları önünde yapılması ve buna ilişkin şerhin vasiyetnameye düşülmesi gerektiğidir.
5. Vasiyetname Neden Geçersiz Olur ve Bu Durumda Ne Yapılması Gerekir?
Her hukuki işlemde olduğu gibi vasiyetnamelerin de geçerliliği belli şartlara bağlanmıştır. Geçerli bir vasiyetnameden bahsedebilmek için öncelikle vasiyetnameyi düzenleyen kişinin ayırt etme gücüne sahip ve 15 yaşını doldurmuş bir kişi olması aranmaktadır. Bu şartları sağlamayan bir kişinin düzenlediği vasiyetname geçersiz olur.
Vasiyetnameyi yapacak kişinin taşıması gereken bu şartlar dışında vasiyetnamenin mutlaka Kanunda öngörülen üç farklı şekilden birine göre düzenlenmesi gereklidir. Vasiyetname resmi şekilde, el yazılı veya sözlü biçimde düzenlenecekse bunlar için aranan şekil şartlarının tamamı yerine getirilmiş olmalıdır. Aksi takdirde vasiyetnamenin geçersizliği gündeme gelir. Yine, vasiyetnamenin vasiyet eden kişinin arzu ve isteklerine uygun şekilde düzenlenmiş olması da geçerli olması için gerekli bir şarttır. Vasiyetnamenin bu şartlardan birini taşımaması halinde otomatik olarak etkisiz ve geçersiz olduğu düşünülmemelidir. Buradaki geçersizlik hukukta “iptal edilebilir işlem” olarak tabir edilen geçersizliktir. Dolayısıyla ehil bir kişi tarafından yapılmayan veya şekil şartlarına aykırı vasiyetnamenin geçersizliğinin bundan lehine hak çıkaracak kişiler tarafından bir dava ile ileri sürülmesi gerekir. Bu dava ölüme bağlı tasarrufun iptali davası olarak bilinmektedir. Aşağıda konuyla ilgili Yargıtay kararlarına yer verilmiştir.
“Gerek doktrin gerekse de Yargıtay kararları incelendiğinde medeni kanundaki şekil şartlarından birine (resmi, el yazılı, sözlü) uyularak yapılmamış olan vasiyetnamelerin geçersiz olduğu sonucuna varılabilir. Bu geçersizliğin müeyyidesi butlan değil iptal kabiliyetidir. Zira ortada şekil şartlarını ihlal etmiş olsa dahi şeklen bir vasiyetname vardır.”[1]
“Vasiyetçinin notere gelmeden vasiyet edeceği hususları bir kâğıda not ettirmiş olması, dairede buna uygun düzenlenen vasiyetnamenin geçerliliğine engel bir sebep oluşturmaz. Ancak kâğıda yazılanların tamamının vasiyetnamenin baş tarafına geçirildikten sonra kendisine tanıklar önünde okunup içindekileri onaylamış olması gerekir. Düzenlenen vasiyetname açıklanan hususları gösterir nitelikte değildir. O halde lenf kanseri olması ve şua tedavisi görmesi sebebiyle vasiyetnamenin düzenlendiği tarihte konuşamadığı, sorulan sorulara yazı ile yanıt verebildiği tıbben belirlenen vasiyetçinin, son arzularını resmi memura sözlü olarak takrir etmiş gibi vasiyetname düzenlenmesi yasaya aykırı olup düzenlenen vasiyetnameyi geçersiz kılar.”[2]
6. Yabancı Ülkede Düzenlenen Vasiyetnamenin Geçerliliği
Yabancı ülkede düzenlenen bir vasiyetnamenin geçerli olup olmadığı hususu Milletlerarası Özel Hukuk konusu olduğundan öncelikle somut uyuşmazlık bakımından hangi ülke hukukunun geçerli olacağının tespiti gerekir. Bir başka deyişle vasiyetnamenin hangi ülke kanununa uygun şekilde düzenlenmesi gerektiğinin araştırılması ve tespitinin akabinde vasiyetnamenin o ilke kanunlarına uygun şekilde düzenlenip düzenlenmediği araştırılmalıdır. Bir vasiyetnamenin geçerli olup olmadığın ı tespit ederken Türkiye’nin taraf olduğu 05/10/1961 tarihli Vasiyet Tasarruflarının Şekli Konusunda İhtilafına Dair La Haye Sözleşmesi esas alınmaktadır. Aşağıdaki güncel Yargıtay kararında bu konuyla ilgili tespitlere yer verilmiştir;
“Davacı; 20/06/1965 tarihinde Paris’te vefat eden miras bırakan … tarafından 16/07/1954 tarihli el yazılı vasiyetname düzenlendiğini, Paris Noterliği’nde olan söz konusu vasiyetname gereğince terekedeki gayrimenkullerin farklı oranlarda davalılara bırakıldığını, miras bırakanın ölümünden sonra davalılar vekilinin başvurusu üzerine Üsküdar 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/1097 sayılı dosyası ile vasiyetnamenin açılarak okunduğunu, miras bırakanın … ilçesinde kain 954 ada 2 parsel sayılı taşınmazının 16/03/1972 tarihinde Hazine adına tescil edildiğini, vasiyetnamenin düzenlendiği tarihte miras bırakanın yaşının, nerede olduğunun, ruh ve akıl sağlığının yerinde olup olmadığının araştırılması gerektiğini, vasiyetnamedeki yazının murisin el yazısı olup olmadığının kesin olarak bilinmediğini ileri sürerek; dava konusu vasiyetnamenin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.Bu kapsamda 5718 sayılı MÖHUK’un 20 nci maddesine göre, ölüme bağlı tasarrufun şekli, tasarrufun yapıldığı yer hukukuna veya işlemin esasına uygulanan hukuka veya ölenin milli hukukuna tabidir. Bu üç seçimli şekil kuralından amaç, ölenin son arzularının sonucu olan işlemin geçerliliğini sağlamaktır.
Diğer taraftan, vasiyetnamelerin geçerliliğini sağlamak amacı ile 05/10/1961 tarihli Vasiyet Tasarruflarının Şekli Konusunda İhtilafına Dair La Haye Sözleşmesi’ne Türkiye’de 1983 yılında taraf olmuştur.
Sözleşmenin 1 nci maddesine göre; “Bir vasiyet tasarrufu şekil yönünden aşağıdaki şartlarla geçerlidir;
- vasiyetçinin vasiyet tasarrufunu yaptığı yer iç hukukuna uygunsa veya
- vasiyetçinin vasiyet tasarrufunu yaptığı anda veya ölümü anında vatandaşı bulunduğu Devletin iç hukukuna uygunsa veya
- vasiyetçinin vasiyet tasarrufunu yaptığı veya ölümü anında ikametgahının bulunduğu yer iç hukukuna uygunsa veya
- vasiyetçinin vasiyet tasarrufunu yaptığı veya ölümü anında mutat meskeninin bulunduğu yer iç hukukuna uygunsa veya
- taşınmazlar söz konusu olduğu takdirde, bu malların bulundukları yer iç hukukuna uygunsa.” vasiyetnameningeçerli olacağı belirtilmiştir.
Somut olayda; vasiyetnameyi düzenleyen miras bırakan Fransız vatandaşı olup, yine iptali istenen el yazılı vasiyetname de Fransa’da düzenlenmiştir. Buna göre; iptali istenen vasiyetnamenin Fransız Hukukuna uygun düzenlenmesi halinde geçerli olacağı açıktır. Ancak, mahkemece; dava konusu vasiyetnamenin Fransız Hukukuna uygunluğu yönünden gerekli inceleme ve araştırma yapılmamıştır.
Hal böyle olunca mahkemece; vasiyetçinin milli hukuku olan Fransa Hukukunun vasiyetname ile ilgili kısmının muhtevasının gerekirse bilirkişi aracılığı ile incelenmesi, bu hususta tarafların yardımının istenmesi (5718 s.K.m.2/1) ve Yabancı Hukuk Hakkında Bilgi Edinilmesine Dair Avrupa Sözleşmesi hükümlerinden de yararlanılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.”[3]
Sonuç
Vasiyetname düzenlemek kişiye bağlı bir haktır. Bizzat kişinin kendisi tarafından kullanılması gereken bu hak sayesinde bir kişinin ölümünden sonrası için malvarlığı üzerinde serbestçe işlemlerde bulunması, birtakım şartlar ya da kurallar koyması mümkündür. Vasiyetnamelerin düzenleyen kişinin istek ve arzularını hayata geçirebilmesi için Kanunda aranan şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Aksi takdirde vasiyetname geçersiz olur ve iptal edilebilir. Bu sebeple vasiyetname düzenlenirken Kanunda aranan şartlara sıkı sıkıya uyulması önem arz etmektedir.
Vasiyetnamelerin geçersizliği konusuyla ilgili ayrıntılı bilgi için sitemizdeki “Vasiyetnamelerin Geçersizliği ve Vasiyetnamenin İptali Davası” konulu yazımızı ziyaret edebilirsiniz. Vasiyetname düzenlenmesi ve geçerliliği hakkındaki hukuksal soru ve sorunlarınız için ekibimizle iletişime geçebilirsiniz.
Saygılarımızla.
Solmaz Hukuk ve Danışmanlık Ekibi
Referanslar
Erhan GÜNAY, (2017), Soru ve Cevaplarla Miras El Kitabı, Seçkin Yayıncılık, Ankara, S.111-113, 134, 144, 147.
Aydın TEKDOĞAN, (2021), Vasiyetnamenin Tenfizi ve İptali Davaları, Seçkin Yayıncılık, Ankara, S. 99-128.
YARGITAY 3. HD., 2013/18224 E., 2014/2251 K.
YARGITAY 2. HD., 2008/11440 E., 2008/10969 K.
YARGITAY 3. HD, 2020/398 E., 2020/8049 K.
[1] YARGITAY 3. HD., 2013/18224 E., 2014/2251 K.
[2] YARGITAY 2. HD., 2008/11440 E., 2008/10969 K.
[3] YARGITAY 3. HD, 2020/398 E., 2020/8049 K.
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.