İcra takibi sürecinin haciz aşamasına gelindiğinde borçlunun sahip olduğu maddi değeri olan mal ve haklara haciz konulur. Haczin nihai amacı bu mal ve hakların paraya çevrilerek, alacaklının alacağının ödenmesidir. Ancak haciz konulduğu andan itibaren borçlunun hacizli mallar üzerindeki tasarruf yetkisini de kısıtlar. Daha açık anlatımla borçlu artık hacizli mallar üzerinde devir, rehin gibi hukuki işlemleri serbestçe yapamaz hale gelir.
Yapılacak haczin usulü ve etkileri, haczedilecek malın türüne göre değişiklik göstermektedir. Malın taşınır veya taşınmaz cinsinde olmasına göre veya üçüncü kişideki bir hak veya alacağın haczedilmesinde icra dairesi tarafından yapılacak işlemler farklıdır.
Bu bültende, taşınır malların nasıl haczedildiği konusu ve haczin sonuçları üzerinde durulmuştur.
1. Taşınır Mal Ne Anlama Gelir?
Bir yerden başka bir yere, yapısında(özünde) bir değişiklik olmaksızın nakledilebilen eşyalara taşınır eşya denilmektedir. Örneğin; takılar, ev eşyaları, ofis eşyaları, makineler, kıymetli evrak niteliğindeki kambiyo senetleri ve hisse senetleri, otomobiller, taşınır mallara örnektir.
Taşınmazlar ise belli bir yerde sabit olan ve bir yerden başka yere nakli, yapısında bozulma olmaksızın gerçekleşemeyen ev, arsa, bina gibi mallardır. Taşınır mallar ve taşınmaz malların haczi birbirinden farklılık gösterir.
2. Taşınır Mallar Nasıl Haczedilir?
Taşınır malların haczinde taşınır malın türüne göre ikili bir ayrım yapmak gerekir;
- Taşınır malın para, senet veya altın, gümüş yada diğer kıymetli madenlerden yapılma kıymetli eşyaların İİK madde 88’e göre haczedilmesi ve icra memuru tarafından fiilen bu eşyalara el konulması suretiyle haciz işlemi gerçekleştirilir.
- Yukarıdaki kategoriye girmeyen taşınır malların haczi ise İİK madde 102’de gösterildiği şekilde haciz tutanağına haczedilen malların işlenmesi suretiyle yapılır. Burada malların mutlaka icra memuru tarafından fiilen de haczedilmesine gerek yoktur. Haciz tutanağına malın yazılmasıyla hukuken haciz gerçekleştirilmiş olur.
Biraz daha detaylandıracak olursak, kural olarak taşınırların haczi, malın bulunduğu yerde, icra memuru tarafından takdir edilen değerleriyle birlikte malların haciz tutanağına yazılması suretiyle gerçekleştirilir.
İİK’NIN 102. maddesine göre taşınır haczi şu şekilde yapılır;
“Taşınır bir malı haciz için mahallinde bir tutanak tutulur. Tutanakta alacaklı ve borçlunun isim ve şöhretleri, alacağın miktarı, haczin hangi gün ve saatte yapıldığı, haczedilen mallar ve takdir edilen kıymetleri ve varsa üçüncü şahısların iddiaları yazılır ve haczi icra eden memur tarafından imza edilir.”
İcra müdürünün ayrıca taşınırlara fiilen el koyarak onları borçludan alıp başka bir yere taşımasına ya da muhafaza altına almasına gerek yoktur. İcra memuru haciz tutanağına işleyerek hukuken haczetmiş olduğu malları, alacaklının onayını alarak borçlunun elinde bırakması mümkündür. Ancak eğer alacaklı haczedilen malların borçlunun elinde bırakılmasına rıza göstermezse, haczedilen taşınırlar lisanslı yediemin depolarında muhafaza altına alınır. Fakat bunun için alacaklının peşinen muhafaza giderlerini(depo kirası vs) ödemesi gerekmektedir.
Altın, gümüş gibi değerli eşyalar ile hamiline yazılı senet, poliçe veya diğer cirosu mümkün senetler(çek, bono vb), şirket hissesi senetleri gibi taşınır malların ise sadece hukuken haczedilmesi mümkün değildir. Bu türden taşınması kolay ve kıymetli mallara icra memurunun fiilen de el koyması gerekir. Yani bunların borçlunun elinden alınarak muhafaza altına alınması zorunludur.
Kural taşınır malların haczinin malın bulunduğu yerde yapılması olmasına rağmen, sicile kayıtlı olan taşıt gibi malların haczi bu kurala istisna teşkil eder. Zira, otomobillerin haczi kayıtlı oldukları trafik siciline icra dairesi tarafından haciz müzekkeresi yazılması suretiyle mümkün olur. Haciz müzekkeresi üzerine trafik sicilinde ilgili araçla ilgili haciz şerhinin düşülmesi ile kaydi haciz yapılmış olur. Aracın borçludan alınarak muhafaza altına alınmasına gerek bulunmamaktadır.
Haczedilecek mal borçlunun değil de başka bir kişinin elindeyse de bu mal haczedilebilir. Ancak bu durumda malı elinde bulunduran kişi malın kendisine ait olduğunu iddia ederek hacze itiraz edebilir. Buna istihkak iddiası adı verilmektedir. Bu konu sitemizdeki diğer içeriklerde ayrıntısıyla incelendiğinden burada detaya girilmesi tercih edilmemiştir.
3. Hacizli Mallar Üzerinde Borçlunun İşlem Yapma Yetkisi
Hacizli taşınır mallar üzerinde, haciz tarihinden itibaren geçerli olmak üzere borçlunun tasarruf yetkisi kısıtlanmış olur. Borçlu artık bu mallar üzerinde dilediği gibi işlem yapma yetkisine sahip değildir. Borçlu hacizden sonra, ancak alacaklının onayı ve icra müdürünün izniyle hacizli mallar üzerinde devir, rehin gibi hukuki işlemleri yapabilir. Borçlu eğer alacaklının rızası ve icra dairesinin izni olmaksızın hacizli mallar üzerinde işlem yapmışsa, işlemin karşı tarafı olan kişi de bu malların hacizli olduğunu biliyorsa bu işlemler alacaklının haklarına zarar verdiği oranda geçersiz sayılır. Yani, alacaklı borçlunun kötüniyetli karşı tarafla yapmış olduğu bu işleme karşı korunur ve hakları işlemden etkilenmez. Ancak buradaki geçersizlik hali icra hukukuna özgü bir geçersizlik halidir. Borçlunun yaptığı işlem bütünüyle geçersiz olmaz. Bir örnekle açıklamak gerekirse, alacaklının borçludan olan 60.000 tl alacağı için haczedilmiş olan bir taşınır eşyayı hacizli olduğu halde satması ve devretmesi durumunda, yaptığı satıştan elde ettiği 60.000 tl yine alacaklıya ait olur. Ancak satış bedeli bundan fazla örneğin 75.000 tl ise, kalan 15.000 tl borçluya değil borçlunun o eşyayı sattığı üçüncü kişiye verilir. İşlem tamamen geçersiz sayılmış olsaydı kalan 15.000 tl yine borçluya geri verilirdi. Tekrar belirtilmelidir ki sadece alacaklıya karşı geçersiz olma hali karşı tarafın kötüniyetli olması yani malın hacizli, olduğunu bilerek işlem yapması durumunda geçerlidir.
Bir diğer konu, borçlunun hacizli mal üzerinde yaptığı işlemlerin geçersizliğinin sadece alacaklıya karşı ve sadece alacaklının bu mal üzerinde haciz hakkı devam ettiği sürece söz konusu olmasıdır. Şayet borçlu, borç alacaklıya ödenmişse ve mal üzerindeki haciz kalkmışsa artık borçlunun hacizden sonra yapmış olduğu işlemler tamamen geçerli hale gelecektir.
Borçlunun hacizli taşınır malı sattığı durumda şayet alan kişi iyiniyetliyse, yani satın aldığı malın hacizli olduğunu bilmiyorsa ve bilebilecek durumda değilse, bu durumda satın alan kişi bu malın mülkiyetini zilyetlik hükümleri gereği kazanır. Alacaklının bu durumda hakları tehlikeye girecektir. Üstelik taşınır malların hacizli olduğunu taşınmazlarda olduğu gibi kontrol edecek bir sicil de bulunmaz. Bu nedenle kişilerin borçludan satın aldıkları malların hacizli olduklarını bilmesi ve anlaması zordur. Bu nedenle alacaklının haczettirdiği taşınmazları borçluya yediemin olarak bırakmak yerine icra dairesince muhafaza altına alınması ve yediemin depolarında saklanmasını istemesi hak kayıplarının önüne geçmek için daha avantajlı olabilir. Ancak bu defa da yediemin depolarında muhafaza masraflarının malın satış değerine oranla yüksek tutması olasılığı nedeniyle alacaklının zarara uğraması ihtimali mevcuttur. Her iki ihtimalin iyi değerlendirilmesi gerekmektedir.
4. Yedieminliği İhlal Suçu
Borçlu haczedilerek kendisine bırakılan mal üzerinde hukuka aykırı olarak tasarrufta bulunmuşsa, TCK madde 289’da yer verilen yedieminliği ihlal suçu oluşur. Mal üçüncü kişinin elindeyken borçlu hacizli malı bu kişiden alarak tasarrufta bulunursa hem borçlu hem de malı elinde bulunduran üçüncü kişi iştirak halinde bu suçu işlemiş olurlar.
Borçlunun muhafaza edilmek üzere kendisine resmen teslim edilen hacizli mal üzerinde satma, yok etme, kaybetme gibi teslim amacı dışında tasarrufta bulunması halinde bu suç oluşacaktır.
Yediemine mal teslim edilirken yedieminliğin hukuki ve cezai sorumluluğu konusunda bilgi verilmeli ve ihtar yapılarak tutanak altına alınmalıdır. Şayet bu ihtarat yapılmazsa teslim usule uygun olmadığı için suç oluşmayacaktır.
TCK madde 289’da suçun iki farklı hali, kasten ve taksirle işlenebilecek şekilde düzenlenmiştir;
- Muhafaza edilmek üzere kendisine resmen teslim olunan rehinli veya hacizli veya herhangi bir nedenle elkonulmuş olan mal üzerinde teslim amacı dışında tasarrufta bulunan kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis ve üç bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Kişinin bu malın sahibi olması halinde, verilecek ceza yarı oranında indirilir.
- Muhafaza edilmek üzere kendisine resmen teslim olunan rehinli veya hacizli veya herhangi bir nedenle elkonulmuş olan malın dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranması nedeniyle kaybolmasına veya bozulmasına neden olan kişi, adlî para cezası ile cezalandırılır.
Alacaklı borçlunun bu türden işlemleri karşısında yedieminliği ihlal suçu işlediği iddiasıyla borçluyu ya da üçüncü kişiyi ihbar edebilir. Ancak suçun soruşturulması ve kovuşturulması şikayete tabi de değildir. Savcılık re’sen soruşturma açabilir.
SONUÇ
Taşınır malların haczi bulundukları yerde ve haciz tutanağına işlenmek suretiyle yapılmaktadır. Otomobil gibi araçların haczi ile değerli taşınırların haczi bu kuralın istisnasını oluşturur. Araçların haczi, kayıtlı oldukları trafik siciline haciz müzekkeresi yazılması ve bu sicile şerh düşülmesi suretiyle yapılır. Değerli taşınırlar ise icra memuru tarafından el konularak haczedilir. Hacizli mallar üzerinde borçlunun tasarruf yetkisi kısıtlanır. Yukarıda anlatılan usule aykırı şekilde yapılan taşınır hacizlerinin kaldırılması için şikâyet yoluna başvurulması mümkündür. Borçlunun hacizli mallar üzerindeki yetkisiz tasarrufları halinde alacaklının haklarının korunması için harekete geçmek gerekmektedir.
Olumsuz sonuçlarla karşılaşmamak için taşınır hacziyle ilgili iş ve işlemlerde uzman bir hukukçunun desteğinden yararlanmak faydalı olacaktır.
Saygılarımızla.
Solmaz Hukuk ve Danışmanlık Ekibi.
REFERANSLAR
KURU, Baki, (2016), İcra ve İflâs Hukuku, Legal Yayıncılık, s.165-166.
PEKCANITEZ, Hakan/ATALAY, Oğuz/SUNGURTEKİN ÖZKAN, Meral/ÖZEKES, Muhammet, (2015), İcra ve İflâs Hukuku, Yetkin Yayıncılık, s.210.
İcra ve İflâs Hukuku.
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.