Şirket Hissesinin Haczedilmesi

Şirket Hissesinin Haczedilmesi

 

Borçlunun sahip olduğu bir şirket hissesinin şirketteki hisse malî bir değer taşıdığından alacaklı tarafından haczedilmesi mümkündür. Türk Ticaret Kanunu’nun 133/2. maddesinde yer alan hükme göre;

Sermaye şirketlerinde (anonim, limited, paylı komandit) alacaklılar, alacaklarını, o ortağa düşen kâr veya tasfiye payından almak yanında, borçlularına ait olan, senede bağlanmış veya bağlanmamış payların, İcra ve İflas Kanununun taşınırlara ilişkin hükümleri uyarınca haczedilmesini ve paraya çevrilmesini isteyebilirler. Haciz, istek üzerine, pay defterine işlenir.”

Söz konusu şirket bir şahıs şirketi ise, bu şahıs şirketi devam ettiği sürece ortaklardan birinin kişisel alacaklısı, hakkını şirketin bilançosu gereğince o ortağa düşen kâr payından ve şirket fesholunmuşsa tasfiye payından alabilir. Henüz bilanço düzenlenmemişse alacaklı bilançonun düzenlenmesi sonucunda borçluya düşecek kâr payı ve tasfiye payı üzerine haciz koydurabilir (TTK m.133/1).

Gerek sermaye gerekse şahıs şirketi olsun, alacaklılar, tüm ticaret şirketlerinde alacaklarını, borçlu ortağın şirketten olan diğer alacaklarından da alabilme ve bunun için haciz yaptırabilme yetkisine de sahiptir.

Bu bültende ortakların diğer malî haklarına konulabilecek hacizler inceleme konusu yapılmayacak olup, sadece borçlunun şirketteki hissesinin haczi inceleme konusu yapılacaktır.

Haciz sonrası borçlunun hissesi paraya çevrilerek alacaklının alacağı ödenmeye çalışılır.

1.       Şirket Hissesinin Haczi

 

Şirketlerde hisse haczi, icra dairesi tarafından şirkete yapılan tebliğ ile yapılmaktadır (İİK m.94). Haciz işlemi için icra memurunun bizzat şirkete gitmesine gerek yoktur. Şirkete ortağın hissesine haciz konulduğuna dair bir ihbarnamenin tebliği gerekli ve yeterlidir. Bu ihbarnamede borçlu şirket ortağının payının haczedildiği, bu haczin pay defterine işlenmesi gerektiği, ileride pay senedi veya ilmühaber çıkarılması halinde borçlunun payına düşen pay senetlerinin icra dairesine teslim edilmesi, borçluya payıyla ilgili yapılacak tüm tebligatların bundan böyle icra dairesine yapılması ve borçlunun onayının alınması gereken karar ve tasarruflar için icra dairesine başvurulması gerektiği belirtilir. Böylelikle borçlu ortağın şirketteki hissesi üzerindeki tasarruf yetkisi kısıtlanmış olur.

Şirket hissesinin haczinin icra dairesinin ihbarnamesi üzerine pay defterine işlenmesi zorunludur. Ancak haczin yapıldığı tarih, hisse haczinin pay defterine işlendiği tarih değil, şirkete haciz bildiriminin tebliğ edildiği tarih olarak kabul edilir. Haciz, ihbarnamenin tebliğinden itibaren hüküm ifade eder. Bir Yargıtay kararında bu husus şöyle ifade edilmektedir;

Anonim şirketlerde, paylar için pay senedi veya pay ilmuhaberi çıkartılmamışsa, borçlunun şirketteki (çıplak) payı, icra dairesi tarafından şirkete tebliğ olunarak haczedilir (İİK. m. 94/1 C.3). Buna göre, çıplak pay hissesinin haczine karar veren icra müdürü, bu hacizle ilgili muhafaza tedbiri almak için mahalline (anonim şirket merkezine) gitmek zorunda değildir. İcra müdürü, İİK. m. 94/l C.3 hükmüne göre, anonim şirkete bir ihbarname (bildiri) göndermekle de yetinebilir. Bu ihbarnamede (bildiride), borçlunun anonim şirketteki çıplak payının haczedildiği, bu haczin pay defterine işlenmesi, ilerde hisse senedi (veya ilmuhaber) çıkarılması halinde, borçlunun (çıplak) payına düşen hisse senetlerinin (veya ilmuhaberlerin) borçluya verilmeyip, icra dairesine (dosyasına) teslim edilmesi, borçluya çıplak payı ile ilgili bütün tebligatın bundan böyle icra dairesine yapılması ve borçlunun muvafakatinin alınması gereken bütün müşterek tasarruflar ve kararlar için, borçlu ortak yerine icra dairesinin muvafakatinin alınması gerektiği (anonim şirkete) ihbar edilir (bildirilir). Böylece, borçlunun, haczedilen çıplak payı üzerindeki tasarruf yetkisinin kısıtlanmış olduğu (İİK. m. 86. m. 94/1 C.6) anonim şirkete bildirilmiş ve buna aykırı davranışlara karşı gerekli muhafaza tedbirleri (İİK. m. 90) alınmış olur.

İcra dairesinin bu ihbarnamesini (haciz bildirisini) alan anonim şirket, çıplak payın haczedildiğini şirket pay defterine işlemek zorundadır; ancak, çıplak pay haczi, şirket pay defterine işlenmemiş olsa bile, haciz bildirisinin anonim şirkete tebliğ edildiği tarihte yapılmış sayılır.[1]

Bu kararda çıplak pay ve senede bağlanmış pay ayrımı yapıldığı görülecektir. Çünkü şirket hissesinin pay senedi veya ilmühaber gibi bir belgeye bağlanmış olması halinde, yapılacak haciz farklıdır. Burada şirket hissesini temsil eden pay senedi veya ilmühaber tıpkı taşınır bir mal gibi haczedilmektedir. Bu nedenle de İİK madde 88 ve 85 hükümleri uygulama kabiliyeti bulur. Pay senetlerinin nama veya hamiline yazılı olması bir fark yaratmaz, her ikisi de taşınır malların haczi hükümlerine göre haczedilir. Ancak hamiline yazılı hisse senedi üçüncü bir kişinin elinde bulunmaktaysa, bu durumda İİK madde 89 hükmüne göre haciz ihbarnamesi gönderilerek haciz yapılması da mümkündür.

Bu konu “Taşınır Malların Haczi” konulu makalemizde ayrıntılı olarak anlatıldığından yeniden inceleme konusu yapılmamıştır. Ayrıntılı bilgi için ilgili makaleyi ziyaret edebilirsiniz. Burada da daha anlaşılır olması bakımından aynı Yargıtay kararında ifade edilen ilgili kısma aşağıda kısaca yer veriyoruz;

Anonim şirkette, payın (hissenin) hisse senedine bağlanması zorunlu değildir. Eğer pay, hisse senedine (veya ilmuhabere) bağlanmazsa, çıplak pay olarak kalır. Hisse senedine (veya ilmuhabere) bağlanmamış (çıplak) pay da hisse senedi gibi her çeşit işlemin konusu yapılabilir, devredilebilir, rehnedilebilir, üzerinde intifa hakkı tanınabilir, haczedilebilir.

İİK’nun 88. maddesinin birinci fıkrasına göre ise, haczolunan paraları, banknotları, hamiline ait senetleri, poliçeler ve sair cirosu kabil senetlerle altın ve gümüş ve kıymetli şeyleri icra dairesi muhafaza eder. Bu fıkrada yazılan şeylere icra dairesi tarafından el konulması, bunların haczi için geçerlik şartıdır. Anonim şirket hisselerini temsil etmek üzere çıkarılan geçici pay senedi ilmuhaberlerinin, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 486/2, 490, 645, 647 ve 654. maddeleri uyarınca kıymetli evraktan sayılması nedeniyle, bu evrakın haczi için İİK’nun 88. maddesinin yukarıda belirtilen hükmü uyarınca, evraka fiilen el konulması zorunludur.”[2]

Şirket hissesine konulacak haczin hangi yöntemle yapılması gerektiği konusuna ışık tutan nitelikte aşağıdaki Yargıtay kararına göre, anonim şirketlerde çıplak pay haczi şirkete tebliğ edilecek bir haciz müzekkeresi ile olabileceği gibi İİK.’nun 89. maddesi hükmü uyarınca şirkete tebliğ edilecek bir haciz ihbarnamesi ile de olabilir. Anonim şirket hisseleri hisse senedine bağlanmış ise İİK.’nun 88. maddesine göre bu senetlerin icra müdürlüğünce haczedilip muhafaza altına alınarak haczi yapılabilirken, merkezi kayıt kuruluşu üyesi banka ya da aracı kuruluşlara borçlunun hisselerinin haczi için 89 haciz ihbarnamesi gönderilerek haciz yapılması da mümkündür. Kararın detayları ise aşağıdaki gibidir;

“Şikayetçi şirket vekili, takip borçlularının müvekkili şirkette bulunan hisseleri üzerine haciz konduğu ve şirket sicil kaydına bu şerhin işlendiğini, şirket paylarının İİK’nun 94. maddesine göre haczedilebileceğini; oysa anılan hacze ilişkin şirkete bir bildirim yapılmadığı gibi borçluların şirketin kuruluşundan bu yana şirkette hiç bir zaman hissedar olmadıklarını bildirerek müvekkili şirketin İstanbul Ticaret Odası nezdindeki sicil kaydına konan haczin kaldırılmasına karar verilmesi istemi ile icra mahkemesine başvurduğu; mahkemece dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda …/… haciz ihbarnamesinin üçüncü kişiye 10.01.2011 tarihinde tebliğ edildiği, 6102 Sayılı TTK’nun 133/2. maddesine göre şirket paylarının haczedilebileceği gerekçesi ile istemin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Anonim şirket çıplak pay haczi şirkete tebliğ edilecek bir haciz müzekkeresi ile olabileceği gibi İİK.’nun 89. maddesi hükmü uyarınca şirkete tebliğ edilecek bir haciz ihbarnamesi ile de olabilir. Anonim şirket hisseleri hisse senedine bağlanmış ise İİK.’nun 88. maddesine göre bu senetlerin icra müdürlüğünce haczedilip muhafaza altına alınarak haczi yapılabilirken, merkezi kayıt kuruluşu üyesi banka ya da aracı kuruluşlara borçlunun hisselerinin haczi için 89 haciz ihbarnamesi gönderilerek haciz yapılması da mümkündür.
Somut olayda, 3. kişi K… Demir San Dış Tiç A.Ş’ne 03.01.2011 tarihinde gönderilen ../… haciz ihbarnamesinde, takip borçluları A.. A.. ve C… Ö…’in “doğmuş doğacak hak ve alacaklarının haczedildiğinin bildirildiği; borçluların söz konusu şirketteki şirket hisselerinin veya hisse senetlerinin haczedildiğine ilişkin bir bildirimin söz konusu olmadığı görülmektedir. 3. kişi şirket tarafından 89/1 haciz ihbarnamesine karşı yasal 7 günlük itiraz süresi geçtikten sonra 18.01.2011 tarihinde verilen cevapta, borçluların şirket nezdinde doğmuş, doğacak hak ve alacaklarının bulunmadığı beyan edilmiştir.
Diğer taraftan …/… haciz ihbarnamesi ile aynı tarihte (03.01.2011) İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’ne yazılan yazıda; borçluların şirket hisselerinin haczedildiği ve sicil dosyasına tescilinin yapılması istenmiştir. Alacaklının talebi ile 3. kişi şirkete gönderildiği anlaşılan bila tarihli haciz yazısı ile borçluların şirket hisselerinin haczedildiği bildirilmiş; ancak bila tarihli bu bildirimin 3. kişiye ne zaman tebliğ edildiğine dair tebligat parçasına dosya muhtevasında rastlanamamıştır. Bununla birlikte, 3. kişi 18.03.2011 tarihinde icra dosyasına sunduğu dilekçede, borçluların şirket hissedarı olmadıklarını beyanla bu hususta Ticaret Sicili Gazetesi sunmuştur.

O halde mahkemece, şikayetin mahiyeti nazara alınarak duruşma açılarak, tarafların usulünce duruşmaya daveti ile şikayetçinin iddiaları ve buna karşılık takip alacaklısının savunmaları üzerinde durularak bu hususta gösterecekleri deliller değerlendirilmek suretiyle, yukarıda sözü edilen borçluların şirket paylarının haczine dair 89 haciz ihbarnamesi ile bila tarihli haciz müzekkeresinin şikayetçi 3. kişi şirkete tebliğ tarihi itibarı ile borçluların şikayetçi şirkette hisseleri bulunup bulunmadığı, var ise bu hissenin hisse senedine veya ilmühabere bağlanıp bağlanmadığı hususları yukarıda belirtilen ilke ve kurallar gözününe alınarak tespit edildikten sonra İİK’nun 94. ve 88. maddeleri uyarınca irdelenerek bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile sonuca gidilerek şikayetin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.”[3]

Aynı yönde bir başka kararda ise aşağıdaki ifadelere yer verilmiştir;

“Anonim şirketlerde hisse senedi çıkarılması zorunluluğu yoktur. Hisse senedi çıkarılmış ise, bu hisse senetleri, İİK’nun menkul mallarla ilgili haciz ve muhafaza hükümlerini düzenleyen 88. maddesi uyarınca icra müdürlüğünce haczedilebilir ve muhafaza altına alınabilir. Hisse senedi çıkarılmamış ise, borçlunun 3. kişi nezdinde bulunan ve henüz kıymetli evraka bağlanmamış hisse hakları, İİK’nun 94. maddesi gereğince icra dairesi tarafından şirkete tebliğ olunarak haczedilir. Bu haczin şirket pay defterine işlenmesi zorunludur; ancak haciz, şirket pay defterine işlenmemiş olsa bile şirkete tebliğ tarihinde yapılmış sayılır.

Anonim şirket çıplak pay haczi şirkete tebliğ edilecek bir haciz müzekkeresi ile olabileceği gibi İİK.’nun 89. maddesi hükmü uyarınca şirkete tebliğ edilecek bir haciz ihbarnamesi ile de olabilir.

O halde, mahkemece uzman bilirkişi aracılığıyla adı geçen anonim şirketlerin resmi kayıt, defter ve belgeleri incelenmek suretiyle, haciz müzekkerelerinin tebliğ edildiği tarih itibariyle pay senedi çıkarılıp çıkarılmadığı ve borçlunun, 3. kişiden istenebilir, kesin nitelikte bir alacağının mevcut olup olmadığı genel hükümler çerçevesinde belirlenerek, yukarıdaki ilkeler doğrultusunda oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekirken onandığı anlaşılmakla alacaklının karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.”[4]

2.       Âdi Şirket Hissesinin Haczi

Adi şirketler bir ticaret şirketi değildir. Bu tür şirkette aksi ortaklar tarafından kabul edilmedikçe, ortakların hepsi şirket malvarlığı üzerinde elbirliği halinde maliktir. Bu sebeple de ortakların her birinin üzerinde serbestçe işlemler yapabileceği müstakil şirket hisseleri bulunmaz. Ancak bu durum âdi şirket hissesinin İİK madde 94’e göre haczedilmesine engel değildir.

Âdi şirket hissesi haczedilerek, borçlu ortağın ortaklık ilişkisinden doğan tüm hak ve yükümlülükleri ile hisse gelirleri de haczedilmiş olur. Borçlu ortağın şirketteki hissesinin haczedilmesi, adi şirketin infisah sebebidir (TBK m.639).

Haczin diğer şirket ortaklarına bildirilmesi gerekmektedir. Zira burada âdi şirketin bağımsız bir tüzel kişiliği yoktur. Bildirim yapıldıktan sonra şirket ortakları haczedilen hisseye ait gelirleri icra dairesine ödemekle mükellef olurlar.

SONUÇ

Bir şirkete ortaklığın bulunan borçlunun alacaklıları, onun şirketteki hissesi üzerine haciz koydurabilirler. Hisse haczi İcra ve İflas Kanunu’nda özel olarak düzenlenmiştir. Bu şekilde yapılan haciz şirkete haciz ihbarnamesinin tebliği suretiyle gerçekleştirilmektedir. Hisse haczi konusunda daha ayrıntılı bilgi ve hukuksal hizmet talebi için ekibimizle iletişime geçebilirsiniz.

Saygılarımızla.

Solmaz Hukuk ve Danışmanlık Ekibi.

REFERANSLAR

KURU, Baki, (2016), İcra ve İflâs Hukuku, Legal Yayıncılık, s.169-170.

PEKCANITEZ, Hakan/ATALAY, Oğuz/SUNGURTEKİN ÖZKAN, Meral/ÖZEKES, Muhammet, (2015), İcra ve İflâs Hukuku, Yetkin Yayıncılık, s. 214-216.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, 2016/21316 E., 2017/12824 K.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, 2016/21316 E., 2017/12824 K.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, 2015/25455 E., 2015/25553 K.

[1] Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, 2016/21316 E., 2017/12824 K.

[2] Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, 2016/21316 E., 2017/12824 K.

[3]Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, 2015/25455 E., 2015/25553 K.

[4] Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, 2016/7120 E., 2016/15450 K.

 

Leave a Reply