Kendisine karşı bir icra takibi başlatılarak borç ödemesi talep edilen kişi, eğer borçlu olmadığını düşünüyorsa, icra takibine karşılık menfi tespit davası açabilmektedir. Bu durumda kural olarak hem dava hem de icra takibi aynı anda devam eder ve çoğunlukla icra takibi daha hızlı ilerleyen bir süreç olması sebebiyle davadan daha erken sonuçlanır. Bu durumda henüz borçlunun açtığı menfi tespit davası sonuçlanmamışken borçlu cebri icra belgesi sebebiyle borcun tamamını veya bir kısmını icra dairesine ödemiş, icra dairesi de bu parayı alacaklıya ödemiş olabilir. Burada henüz menfi tespit davası sürmekteyken, davacının cebri icra tehdidi altında aslında borçlu olmadığı bir parayı alacaklıya ödemek zorunda kalmış olması söz konusudur. Böyle bir durumda henüz sonuçlanmayan menfi tespit davasına ne olacaktır? Borçlu kendisinden cebri icra ile haksız yere tahsil edilen bu parayı geri alabilecek midir? Bültenimizde bu soruları yanıtlamaya ve konuyla ilgili merak edilen diğer hususlara değinmeye çalıştık.
1. Menfi Tespit Davasında Karar Verilmeden Önce Alacaklıya Ödeme Yapılırsa Ne Olur?
Takip borçlusunun açmış olduğu menfi tespit davası henüz sonuçlanmadan icra takibi süreci sonuçlanmış ve davacı borçlu, davalı alacaklıya ödeme yapmak zorunda kalmış olabilir. Ödeme borcun bir kısmı veya tamamı için yapılmış olabilir. Bu durumda, bazı şartların varlığı halinde borçlunun açtığı menfi tespit davası, borcun ödenen kısmı kadarla sınırlı olarak istirdat davasına dönüşecektir.
İstirdat davası, aslında borçlu olunmayan bir paranın, alacaklıya cebri icra tehdidi altında ödendiği iddiasıyla 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılan bir tür geri alma davasıdır. Borçlu bu davada alacaklıya haksız yere ödediği paranın kendisine geri verilmesini talep etmektedir. Menfi tespit davasında başta borçlu başta böyle bir borcu ödemek zorunda olmadığını tespit ettirmek isterken, istirdat davasında ödediği parayı geri almak istemektedir. Menfi tespit davası devam ederken borçlu ödeme yapmak zorunda kalırsa, kanun koyucu davacının bu davadaki talebinin ödediği parayı geri alma(istirdat) talebine dönüştüğünü, zımni iradesinin bu yolda olduğunu kabul ederek bir düzenleme getirmiştir. Söz konusu düzenleme İİK madde 72/6’da yer almaktadır;
“Borçlu, menfi tespit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.”
2. Davaya İstirdat Davası Olarak Devam Edilmesinin Şartları
Menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilebilmesi için, haliyle dava sırasında ihtiyati tedbir kararı alınarak icra takibinin durdurulmamış veya paranın alacaklıya ödenmesi engellenmemiş olmalıdır. Zira bu durumlarda zaten alacaklıya bir ödeme yapılmış olamayacağından talebin istirdat talebine dönüşmesi de söz konusu olmaz. Bir başka şart, borcun dava tarihinden sonra ödenmiş olmasıdır. Yargıtay konuyla ilgili aşağıdaki tespitte bulunmuştur;
“Borcun ödenmesi olgusu, dava tarihinden sonraki bir tarihte gerçekleşmediğinden, davanın kendiliğinden istirdat davasına dönüşmesi ve davaya istirdat davası olarak devam edilmesi mümkün değildir. Borcun ödenmesinden sonra menfi tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığından ve hukuki yarar dava şartı olduğundan mahkemece davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddi gerekir.”[1]
3. Menfi Tespit Davasının İstirdat Davasına Dönüşmesi İçin Davacının Talepte Bulunması Gerekir Mi?
Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüşmesi, kanun gereği kendiliğinden ortaya çıkan bir sonuçtur. Davacının davaya istirdat davası olarak devam edilmesini mahkemeden talep etmesine gerek yoktur. Menfi tespit davası kendiliğinden istirdat davasına dönüşeceği için borçlunun alacaklıya karşı ayrı bir istirdat davası açması mümkün değildir. Açtığı takdirde bu davanın hukuki yarar yokluğundan reddi gerekir.
Menfi tespit davasının konusu olan borçla ilgili alacaklıya tamamen ödeme yapılmışsa, dava bütünüyle istirdat davasına dönüşür. Kısmen ödeme yapılması halinde, ödeme yapılan kısım için istirdat davasına dönüşme durumu söz konusuyken, ödeme yapılmayan kısım için menfi tespit davasına olduğu gibi devam edilir. Yargılama sürerken takip konusu borcun alacaklının banka hesabına aktarıldığını öğrenen mahkemenin menfi tespit davasını ödenen kısım için kendiliğinden istirdat davasına dönüştürmesi gerekir. Yargıtay kararlarında konuyla ilgili aşağıdaki tespitlerde bulunulmuştur;
“Kendisine karşı ilâmsız icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise, ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir
İİK’nın 72. maddesinin 5. fıkrası gereğince borçlunun açmış olduğu menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı almamış veya verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının herhangi bir sebeple kaldırılmış olması nedeniyle dava konusu borcu alacaklıya ödemiş olursa açılmış olan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir.
Bu durumda borçlunun menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştürülerek devam edilmesi için bir talepte bulunmasına gerek yoktur. Borcun ödenmiş olduğunu öğrenen mahkemenin yukarıda yazılı yasa hükmü gereğince davaya kendiliğinden istirdat davası olarak devam etmesi gerekir”[2]
Bir başka kararda Yargıtay aşağıdaki şekilde hüküm kurmuştur;
“Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüşmesi ve davaya istirdat davası olarak devam edilmesi İİK’nın 72/VI. maddesinde düzenlenmiş olup, bu madde hükmüne göre borçlu, açtığı menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı almamış veya verilen ihtiyati tedbir kararının herhangi bir sebeple kaldırılmış olması nedeniyle dava konusu borcu ödemek zorunda kalmış olursa menfi tespit davası yasa gereği kendiliğinden istirdat davasına dönüşür ve davaya istirdat davası olarak devam edilir. Buna göre menfi tespit davasının devamı sırasında borcun herhangi bir nedenle ödendiği iddiası üzerine mahkemece bu iddia araştırılıp ödemenin kanıtlanması halinde, talep olmasa dahi dava kendiliğinden istirdat davasına dönüşeceğinden açılan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilmelidir. İcra dosyanın infazen kapatıldığı anlaşılmakta olup, bu durumda menfi tespit talepli olarak açılan davanın İİK’nın 72/VI. maddesi gereğince kendiliğinden istirdat davasına dönüştüğü gözetilerek, istirdat talebi hakkında karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde menfi tespit hükmü kurulması doğru olmamış, kararın bu sebeple davacı yararına bozulması uygun bulunmuştur.” [3]
Talebe rağmen davanın istirdat davasına dönüştürülmeyip davaya menfi tespit davası olarak devam edilerek hüküm kurulması, Yargıtay tarafından bozma sebebi olarak değerlendirilmiştir. Kararda aşağıdaki ifadelere yer verilmektedir;
“İcra İflas Kanunu’nun 72. maddesinde, borçlunun icra takibinden önce veya sonra borçlu bulunmadığının tespiti için menfi tespit davası açabileceği hükme bağlanmıştır. Aynı maddenin 6. fıkrasında, menfi tespit davası sırasında borç ödenmiş ise davaya istirdat davası olarak devam edileceği öngörülmüştür.
Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüşmesi anılan yasa gereği olup, davacılar vekilinin borcun icra dosyasına ödendiği yönündeki beyanına ve özellikle davacı vekilinin davaya istirdat davası olarak devam edilmesi talebine rağmen, mahkemenin davayı menfi tespit davası olarak sonuçlandırıp hüküm kurması hatalıdır.”[4]
“Davacı tarafından menfi tespit davası açıldıktan sonra, dava konusu çek ciro edildiği dava dışı üçüncü kişi tarafından icra takibine konu edilmiş ve davacı da çek bedelini işbu icra dosyasına ödemiştir. Davacının, dava konusu çek bedelinin icra dosyasına ödendiğini, davaya istirdat davası olarak devam edilmesi gerektiğini belirtmesine rağmen istirdat talebinin red edilerek davanın menfi tesbit davası olarak görülüp sonuçlandırılması isabetli görülmemiştir.”[5]
4. Menfi Tespit Davasından İstirdat Davasına Dönüşen Dava Kazanıldığı Takdirde Hükmün İcrası Nasıl Sağlanır?
Menfi tespit davasından dönüşen istirdat davasını davacının kazanması halinde bu mahkeme hükmünün icrasını sağlayarak parasını nasıl geri alabileceği konusu merak edilmektedir. Çünkü menfi tespit davaları sonucunda verilen tespit hükümlerinin icrası için kararın kesinleşmesinin beklenmesi gerekmektedir. Acaba menfi tespit davasından istirdat davasına dönüşen yargılamalarda verilen hüküm için de aynı kural geçerli olacak mıdır? Konuyla ilgili Yargıtay kararında;
Kesinleşmeden icraya konulamayacak istisnai düzenlemelerden biri de İİK’nın 72. maddesinin 4 ve 5. fıkralarında yer alan menfi tespit davasına ilişkindir. Menfi tespit davasının kabulü hâlinde icranın eski hâle getirilebilmesi için kararının kesinleşmesi gerekir. Menfi tespit davasının reddi hâlinde ise ilam (İİK m. 36 ve HUMK m. 443/1 anlamında) eda hükmünü içeren bir ilâm değildir.
“İİK’nın 72. maddesinin 4. fıkrasının 2. cümlesinde açıkça belirtildiği gibi, alacaklının, lehine hükmedilen tazminatı borçlunun gösterdiği teminattan alabilmesi için, menfî tespit davasının reddine ilişkin kararın kesinleşmiş olması gerekir.
Ayrıca ilam bir bütün olup, ilamda yer alan eklentiler de aynı kurala tabidir. Borçlu, İİK’nın 72. maddesinin 6. fıkrasına göre menfi tespit davasından dönüşen istirdat davasının kabulü kararının faiz, tazminat ve yargılama giderlerine ilişkin bölümü için ilâmlı icra yoluna başvurabilir; fakat, bunun için de, istirdat davasının kabulü kararının kesinleşmesi gerekir.
Borçlu, menfî tespit davası açmamış ve borcu cebrî icra tehdidi altında ödemiş ise, ödemiş olduğu paranın kendisine geri verilmesi için alacaklıya karşı İİK’nın 72. maddesinin 7. fıkrasına göre istirdat davası açabilir. Borçlu, istirdat davası sonucunda (lehine) almış olduğu ilâmı hemen icraya koyabilir (m. 32). Bunun için, ilâmın kesinleşmesi şart değildir; çünkü, ilâmın konusu bir para alacağıdır Fakat, İİK’nın 72/6. Maddesi gereğince istirdat davasına dönüşen menfî tespit davasının (yeni hâli ile istirdat davasının) kabulüne ilişkin ilâmda yer alan alacak, ilâm kesinleşmeden takip konusu yapılamaz.” şeklinde hüküm kurmuştur. Dolayısıyla buradan istirdat davasına dönüşen davada alınan hükmün tıpkı bir menfi tespit hükmü gibi icraya konu edilmeden önce kesinleşmesinin beklenmesi gerektiği sonucu çıkmaktadır.
Bir başka kararda, davacının ilamlı icra takibi yapmasına gerek bulunmadan icranın eski hale getirilmesi talebiyle parasını geri alabileceği belirtilmiştir. İlgili karar özetle şöyledir;
“Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüşmesi üzerine, mahkemenin davanın kabulüne karar vermesi halinde, bu kararın icra takibinde ödenmiş olan paranın borçluya geri verilmesine ilişkin bölümü için, borçlunun ayrı bir ilamlı takip yapmasına olanak ve gerek yoktur. Borçlunun İİK.nun 72/5.maddesi hükmüne göre icranın eski hale getirilmesini istemesi gerekir.
Ayrıca, aynı hüküm gereğince menfi tespit davası borçlu lehine hükme bağlanırsa takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine, içeriği esas alınarak yeni bir hükme gerek kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir.
Menfi tespit davasının İİK.nun 72/6.maddesi gereğince istirdat davasına dönüşmüş olması, bu ilamın infazı için kesinleşmesi koşulunu ortadan kaldırmaz. İlamda yer alan eklentiler için de aynı kuralın uygulanması zorunludur. Mahkemece şikayetin bu ilkeler çerçevesinde incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, takibin durdurulduğuna dair ihtiyati tedbir kararı olmadığından bahisle şikayetin reddi isabetsizdir.”[6]
Yargıtay verdiği bir başka kararda, hükmün takibe konu edilen alacak miktarına göre fazladan ödenen bir paranın istirdatına ilişkin kısmının ilam kesinleşmeden icra takibine konu edilebileceğini ifade etmiştir;
“…somut olayda, her ne kadar takip dayanağı ilama konu dava menfi tespit-istirdat davası olarak açılmış ise de ilamın şikâyet konusu icra takibine dayanak olan hüküm bölümünde mahkemece, dava tarihi itibariyle fazla ödeme yapıldığı tespit edilmiş olduğundan ilam İİK’nın 72. maddesinin 7. fıkrasına göre açılan istirdat davasına ilişkindir.
Hâl böyle olunca ilamda dava tarihi itibariyle önceki takibe konu edilen alacak miktarından fazla ödendiği tespit edilen ve tahsiline hükmedilen 6.548,03TL para ve yargılama gideri için ilamlı takip yapıldığından, yapılan takip fazladan ödenen paranın istirdatına yönelik hüküm bölümüne ilişkin olup, başka bir anlatımla menfi tespit davasından dönüşen istirdat davası olmadığından, ilam kesinleşmeden ilamlı icra takibine konu edilebilir.”[7]
Sonuç
Menfi tespit davası sonuçlanmadan önceki aşamada, icra takibinin ilerlemesi nedeniyle borçlu olmadığı bir parayı ödemek zorunda kalan kişi ödemiş olduğu parayı geri alma şansına hala sahiptir. İcra İflas Kanunu’nun 72. maddesi gereği, açılmış bulunan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilerek ödenen paranın geri alınması mümkündür.
Konuyla ilgili daha ayrıntılı bilgi için ekibimizle iletişime geçebilirsiniz.
Saygılarımızla.
Solmaz Hukuk ve Danışmanlık Ekibi.
Referanslar
Timuçin Muşul, (2016), İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, Adalet Yayınevi.
Talih Uyar/Alper Uyar/Cüneyt Uyar, (2015), Olumsuz (Menfi) Tespit ve Geri Alma(İstirdat) Davaları,
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, 2016/1156 E., 2016/2126 K.
YGHK, 2018/55 E., 2020/130 K.
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, 2020/2703 E., 2021/2350 K.
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, 2016/25216 E., 2017/8232 K.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, 2014/6582 E., 2014/9883 K.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, 2007/22781 E., 2008/681 K.
YGHK, 2018/55 E., 2020/130 K.
[1] Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, 2016/1156 E., 2016/2126 K.
[2] YGHK, 2018/55 E., 2020/130 K.
[3] Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, 2020/2703 E., 2021/2350 K.
[4] Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, 2016/25216 E., 2017/8232 K.
[5] Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, 2014/6582 E., 2014/9883 K.
[6] Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, 2007/22781 E., 2008/681 K.
[7] YGHK, 2018/55 E., 2020/130 K.
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.