İcra takibi, borcunu ödemeyen borçlunun ödeme yapmasını sağlamaya yönelik zorlayıcı bir hukuksal prosedürdür. Borçluya ödeme emriyle borcunu ödemesi için verilen sürede de borç ödenmediği ve icra takibi kesinleştiği takdirde borçlunun malvarlığı değerleri üzerine haciz konulur. Amaç, bu malvarlığı değerlerinin paraya çevrilmesi ve neticede elde edilen paradan alacaklının alacak hakkının ödenmesidir.
Haciz işlemi sadece borçluya ait olan mallar üzerine konulabilir. Borçlunun borcu için bir başkasına ait malların haczedilmesi mümkün değildir. Burada “başkası” ya da “üçüncü kişi” olarak tarif edeceğimiz kişi borçlunun aile üyeleri de dahil olmak üzere borçlu dışındaki herkestir. Şayet haciz işlemi yapılırken borçlu dışındaki üçüncü kişilerin mallarına haciz konulmuşsa mal sahibi olan kişi ya da borçlu kendisi bu malın kendisine ait olmadığını ileri sürebilir. Buna istihkak iddiası adı verilmektedir. Üzerinde istihkak iddiası bulunan mal, haciz bakımından çekişmeli mal haline gelmiştir. Çekişmeli malların da haczi mümkündür, ancak bunların hacizde tertip ilkesi gereği çekişmesiz mallardan sonra olmak üzere hala gerekliyse haczedilmesi gerekmektedir. Böylesi çekişmeli mal üzerindeki haczin geçerli olup olmadığının belirlenmesi için açılan davalara istihkak davaları adı verilmektedir.
Bu bültende genel olarak istihkak davalarından ve şartlarından bahsedeceğiz.
1. İstihkak İddiası ve İstihkak Davası Kavramları
İstihkak iddiası, haczedilen mal üzerinde üçüncü kişinin ya da onun adına borçlunun mülkiyet ya da rehin gibi bir hak sahibi olduğunu, bu nedenle malın borçlunun borcu için haczedilemeyeceğini ileri sürmektir. Burada, üçüncü kişi tarafından malın sahibinin borçlu değil kendisi olduğu sebebiyle istihkak iddiasında bulunulması mümkün olduğu gibi, mal üzerinde kendisinin rehin hakkı (örneğin; ipotek) sahibi olduğunun ileri sürülmesi yoluyla istihkak iddiasında bulunulması da mümkündür. Her ne kadar İİK madde 96 ve 97 de sadece mülkiyet ve rehin hakkından bahsedilmiş olsa da diğer sınırlı aynî hakların sahibi olunması sebebiyle de istihkak iddiasında bulunmak mümkündür. Yine tapuya şerh verilerek güçlendirilmiş mülkiyeti saklı tutma sözleşmesine, finansal kiralama sözleşmesine, alacak hakkına vs dayanılarak da istihkak iddiasında bulunulabilir. Ancak, üçüncü kişi haczedilen malın borçluya veya kendisinden başka bir kişiye ait olduğunu, malı kiracı sıfatıyla elinde bulundurduğunu ileri sürerse, bu beyanlar İİK madde 99 anlamında istihkak iddiası olarak kabul edilmez.
İstihkak davası ise, istihkak iddiası üzerine bu iddianın bertaraf edilerek haczin geçerliliğinin tespitine yahut istihkak iddiasının yerinde olduğunun tespitiyle mal üzerindeki haczin kaldırılmasına yönelik bir davadır. Davadaki amaç, davanın kimin tarafından açıldığına göre değişmektedir. Örneğin; alacaklının açtığı davada üçüncü kişinin istihkak iddiasının haksız olduğu, malın borçluya ait olduğunun tespiti ve takibe devam edilmesi talepli bir istihkak davası açabilmektedir. Mal sahibi olduğunu iddia eden üçüncü kişi ise malın kendisine ait olduğunu, malının başkasının borcu için haczedilemeyeceğini ileri sürerek mal üzerindeki haczin kaldırılması talepli istihkak davası açabilir.
Bir malın haczedildiğini öğrenmiş olan borçlu veya üçüncü kişi haczi öğrendiği tarihten itibaren hesaplanacak 7 günlük süre içinde takibin yapıldığı icra dairesine istihkak iddiasına bulunmalıdır. İcra müdürü yapılan istihkak iddiasını taraflara bildirir ve alacaklı ve borçlunun 3 gün içinde bu istihkak iddiasına karşı itirazlarını bildirmezlerse üçüncü kişinin mal üzerindeki istihkak iddialarını kabul etmiş sayılacaklarını ihtar eder. Şayet itiraz edilmezse, mal üzerindeki haciz kalkar ve mal üçüncü kişiye verilir. İstihkakın konusu rehin gibi bir haksa mal bu hakla birlikte haczedilmiş sayılır.
Alacaklı ya da borçlu 3 gün içinde itirazda bulunursa icra müdürü dosyayı doğrudan icra mahkemesine gönderir. Mahkeme öncelikle edindiği ilk kanaat doğrultusunda takibin ertelenmesine veya devamına karar verir. Bu kararın tefhim veya tebliği üzerine 7 gün içinde aynı mahkemede istihkak davası açılabilmektedir. Görüldüğü gibi istihkak iddiası ve neticesinde açılan dava bir sürecin parçalarıdır ve her iki kavram farklılık arz etmektedir.
2. İstihkak Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
İstihkak davalarına icra mahkemeleri bakar. Dava basit yargılama usulüne göre görülür. İstihkak davası HMK’da yer alan genel hükümlere göre, asıl icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinde veya davalının yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak Yargıtay 17. Hukuk dairesi tarafından verilen bir kararlarda, istihkak davasının hacizli malın bulunduğu yerdeki görevli icra mahkemesinde de açılabileceği yönünde kararlar vermiştir. Karara göre; “Hacizden kaynaklanan taşınır mallara ilişkin istihkak davaları; haciz, icra takibinin yapıldığı yerde konulmuş ise o yerde; haciz, takip icra dairesinin talimatı üzerine (istinabe yolu ile) başka bir icra dairesince konulmuş ise (İİK m. 79/2) hacizli malın bulunduğu yerde veya eşya başka yere götürülmüşse o yerde açılabilir.”[1]
Taşınır mala ilişkin istihkak davalarında kesin yetki kuralı yasalarda öngörülmediğinden yetki itirazı ancak ilk itiraz olarak ileri sürülebilir. Kesin yetki kuralı bulunmadığı durumlarda hâkim resen yetkisizlik kararı veremez, davanın esasını incelemek durumundadır.
3. İstihkak Davasında Süreler
İstihkak davası belli hak düşürücü süreler içinde açılmaktadır. Süresinde açılmayan dava usulden reddedilir. İstihkak davası haczin öğrenilmesinden itibaren 7 gün içinde yapılan istihkak iddiası hakkında icra mahkemesinin vereceği kararın tefhim veya tebliğinden itibaren 7 gün içinde açılmalıdır. Haczin öğrenildiği günden itibaren 7 gün içinde de üçüncü kişi tarafından istihkak davası açılması mümkündür. Bu davanın en geç hacizli mal satılıp bedeli alacaklıya ödenene kadar açılması gerekir. İcra mahkemeleri davanın süresi içinde açılıp açılmadığını kendiliğinden inceler. Aşağıda konuyla ilgili Yargıtay kararından örneklere yer verilmiştir;
“Dava konusu haciz borçlunun huzurunda yapılmıştır. Üçüncü kişi borçlunun birlikte yaşadığı eşidir ve kendisi adına kayıtlı iş yerine haciz uygulandığını aynı gün öğrendiğinin kabulü ile bu hacze yönelik davanın süre aşımından reddinde bir isabetsizlik görülmemiştir.”[2]
“Huzurunda yapılan hacizde suskun kalan davacının 7 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra muhafaza tutanağı düzenlenirken ileri sürdüğü istihkak iddiası sonuca etkili değildir.”[3]
“Haciz 3. Kişinin yokluğunda yapılmışsa, istihkak iddiasını icra müdürlüğüne bildirme (İİK madde 96/3) ya da icra mahkemesinde doğrudan dava açma süresi, haczi öğrenme tarihinden itibaren 7 gündür. Somut olayda haciz 25.22.2002 tarihinde yediemin deposunda iştirak haczi olarak uygulanmıştır. İştirak haczi aynı zamanda 3. Kişi Limited şirket müdürü ve ortağı olan borçluya 4.12.2002 tarihinde davet kâğıdı ile tebliğ edilmiştir. Borçlu (şirket müdür ve ortağı) 9.12.2002 tarihli dilekçe ile icra dairesine 3. Kişi adına 7 gün içinde istihkak iddiasını bildirmiştir. Bu sebeple davanın süre yönünden reddi isabetsizdir.”[4]
“Dava konusu aracın trafik kaydı üzerine haciz tarihinde işlenmiş, araç fiilen haczedilememiştir. Davacı 3. Kişi 30.07.2009 tarihinde haczi yeni öğrendiğini belirterek icra müdürlüğüne verdiği dilekçeyle istihkak iddiasında bulunmuştur. Dosyada bu iddiasının aksine kanıt olmadığı gibi dava açma süresinin geçtiği alacaklı tarafından da kanıtlanmış değildir. Bu durumda İİK madde 97/a hükmü gereği istihkak iddiasının süresinde yapıldığının kabulü gerekir.”[5]
Tüzel kişilerin istihkak iddiaları ve açacakları istihkak davalarında sürelerin nasıl hesaplanacağı konusunda Yargıtay kararlarında aşağıdaki tespitlerde bulunulmuştur;
“Tüzel kişilerde istihkak iddiasında bulunma süresinin, tüzel kişinin temsil yetkisine sahip organının haczi öğrendiği tarihten başlatılmasında, bir başka deyişle tüzel kişinin dava açtırmaya yetkili merciinin hacze ıttıla(bildirim) tarihinin esas alınmasına zorunluluk vardır. Bu nedenle, somut olayda belirtilen haczin öğrenilmesi tarihinin, haczin bildirildiği tarih olduğunun kabulü gerekir.”[6]
“Haciz sırasında hazır bulunan ve şirket adına istihkak iddiası ileri süren kişinin şirketi temsile yetkili olup olmadığının araştırılması gerekir. Yapılacak araştırma sonucu yetkili kişilerden olduğunun anlaşılması halinde şirket lehine haciz sırasında ileri sürdüğü istihkak iddiası ile yasal sürenin kesildiği kabul edilmeli ve icra mahkemesinin takibin devamına ilişkin kararı davacıya tebliğ edilmediğinden satıştan önce açılan bu davanın süresinde olduğu kabul edilerek dava esastan incelenmelidir.”[7]
4. İstihkak Davasında Taraflar
İstihkak davalarında kural olarak davacı taraf istihkak iddiasında bulunan üçüncü kişidir. Davalı taraf ise haciz koyduran alacaklıdır. Şayet borçlu da üçüncü kişinin istihkak iddiasına itiraz etmişse borçlu da davalı gösterilir. Bu davada çekişme, mal üzerinde istihkak iddia eden üçüncü kişi ile alacaklı arasında cereyan eder. İstihkak davası devam ettiği sürece istihkak konusu mal için satış isteme süreleri işlemez.
İstihkak davası alacaklı tarafından da açılabilir. Haczedilen mal üçüncü kişinin elindeyken haczedilmişse, icra müdürü alacaklıya istihkak davası açması için 7 günlük süre verir. Bu kez davanın davacısı alacaklı, davalısı ise üçüncü kişidir. Alacaklının sadece borçluyu davalı göstermesi mümkün değildir. Zira bu davada üçüncü kişinin hasım gösterilmesi zorunludur. Sadece borçlu taraf gösterilerek açılan davanın üçüncü kişiye de yöneltilmesi için alacaklıya uygun bir süre verilerek bu eksiklik tamamlanabilmektedir.
5. İstihkak Davasında Özel Dava Şartları
Hacizden kaynaklı istihkak davalarında davanın görülebilmesi için borçlu hakkında yapılan icra takibi kesinleşmiş olmalıdır. Zira haciz yapılabilmesi için icra takibinin kesinleşmesi gerekmektedir. Ayrıca davanın esasının görülebilmesi için hukuken geçerli bir haciz işlemi yapılmış olmalıdır.
İstihkak davasının dinlenmesinin bir diğer koşulu, ortada geçerli bir istihkak iddiasının bulunmasıdır. Malın üçünü kişi elindeyken haczedilmesi halinde, üçüncü kişinin veya onun adına borçlunun haczedilen mal üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı gibi sınırlı bir ayni hakka dayanarak istihkak iddiasında bulunması gerekir. Burada diğer sınırlı aynî haklara ilişkin de istihkak iddiasında bulunulabilir. Tapuya şerh verilmiş bazı haklar da istihkak konusu edilebilir. Ancak bunun dışındaki kira, alacak devri gibi sebeplere dayandırılan istihkak iddiası geçersizdir. Yine, üçüncü kişi malın kendisine değil de bir başkasına ait olduğunu ileri sürüyorsa bu da geçerli bir istihkak iddiası olarak nitelendirilemez.
Tüzel kişilik adına istihkak iddiasında bulunmaya temsile yetkili organı yetkilidir. Tüzel kişiyi temsile yetkili olmayan örneğin sadece bir şirket çalışanı olan kişinin haczedilen malın şirkete ait olduğu yönündeki beyanları geçerli bir istihkak iddiası olarak kabul edilmemektedir. Özetle istihkak iddiasının yetkili kişi tarafından ve geçerli şekilde ileri sürülmüş olması gerekir.
6. İstihkak Davasının Sonuçları
İstihkak davalarında icra mahkemesi, üçüncü kişinin istihkak iddiası haksız bulunursa mahkeme davanın reddine karar verir. Bu takdirde mal üzerine konan haciz kesinleşir ve takibin ertelenmesine karar verilmişse, dava konusu miktarın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere davacı üçüncü kişi aleyhine tazminata hükmedilir. Şayet üçüncü kişinin haklı olduğuna karar verilirse, istihkak iddiası mülkiyet hakkına dayanmaktaysa mal üzerindeki haciz kalkar ve mal üçüncü kişiye verilir. Eğer istihkak iddiası rehin gibi sınırlı aynî hakka dayanıyorsa bu durumda bu hakka zarar gelmeyecek şekilde mal haczedilir. Alacaklı veya borçlunun kötü niyetli olması halinde haczedilen malın değerinin yüzde on beşinden az olmamak üzere tazminata da hükmedilecektir.
Dava alacaklı tarafından açılmışsa, alacaklının davayı kazanması halinde hacizli mal üçüncü kişinin elinden alınır ve alacaklının istemiyle satılarak elde edilen bedelden alacaklının alacağı karşılanır. Şayet alacaklı davayı kaybederse, mal üzerindeki haciz kalkar.
Sonuç
İstihkak davaları icra hukukuna özgü bir dava olup haciz ya da iflâs yoluyla takip süreçlerinde açılabilmektedir. Borçlunun borcu nedeniyle haczedilen mal üzerinde bir başkasının hak sahibi olduğunun iddia edilmesiyle haczin geçerliliğinin tespit edildiği bir dava türüdür. İstihkak iddialarının ileri sürülmesi, bunlara itiraz edilmesi veya davalarının açılması için 3 ve 7 gün olmak üzere oldukça kısa süreler öngörülmüştür. Bu sürelerin kaçırılması halinde bu işlemler bir daha yapılamamaktadır. Hak kayıplarına uğranılmaması için hızlı ve doğru hareket etmek istihkak davalarında önemlidir. Bu sebeple konuyla ilgili hukuksal meselelerde uzman bir hukukçunun yardımına başvurulması önerilmektedir.
Saygılarımızla.
Solmaz Hukuk ve Danışmanlık Ekibi.
Referanslar
GÜNEREN, Ali, İcra ve İflâs Hukukunda İstihkak Davaları, Yetkin Yayıncılık, Ankara, 2014, 3. Baskı.
KURU, Baki, (2016), İcra ve İflâs Hukuku, Legal Yayıncılık.
PEKCANITEZ, Hakan/ATALAY, Oğuz/SUNGURTEKİN ÖZKAN, Meral/ÖZEKES, Muhammet, (2015), İcra ve İflâs Hukuku, Yetkin Yayıncılık.
Yargıtay 17. HD., 06.12.2012, 12466-13669.
Yargıtay 17. HD., 22.09.2011, 8146-8073.
Yargıtay 21. HD., 03.07.2000, 5151-5287.
Yargıtay 21. HD., 12.05.2003, 3526-4499.
Yargıtay 17. HD., 28.09.2010, 2797-2584
Yargıtay HGK, 22.09.2004, 21/406-434.
Yargıtay 21. HD., 27.11.2001, 2006/19767-21323.
[1] Yargıtay 17. HD., 06.12.2012, 12466-13669.
[2] Yargıtay 17. HD., 22.09.2011, 8146-8073.
[3] Yargıtay 21. HD., 03.07.2000, 5151-5287.
[4] Yargıtay 21. HD., 12.05.2003, 3526-4499.
[5] Yargıtay 17. HD., 28.09.2010, 2797-2584
[6] Yargıtay HGK, 22.09.2004, 21/406-434.
[7] Yargıtay 21. HD., 27.11.2001, 2006/19767-21323.
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.