İhtiyati haciz, borçlunun para borcunu ödemesini garanti altına almak için alacaklının talebiyle mal ve haklarına geçici olarak el konulması işlemidir. Alacaklı alacak hakkına kavuşmak için bir dava açar veya bir icra takibi başlatırsa, bu süreçler dahilinde ihtiyati haciz kararı alınmasını mahkemeden talep edebilir. Alacaklı ihtiyati haciz talep etmek için öncelikle bir dava açmak ya da icra takibi başlatmak zorunda da değildir. Dava açılmadan ya da takip başlatılmadan önceki aşamada da alacaklı ihtiyati haciz talep edebilir. Bu sayede dava ya da takip sonucunda elde etmeyi umduğu alacak hakkını güvenceye almış olmaktadır.
Mahkemenin ihtiyati haciz kararı vermesiyle birlikte, borçlunun mallarına geçici olarak el konur ancak bu mallar henüz satılamaz. Malların paraya çevrilip alacaklının alacak hakkını alabilmesi için geçici haczin kesin hacze dönüşmesi gerekmektedir. Mallar satılamasa da ihtiyaten haczedilen mallar üzerinde borçlunun tasarruf yetkisi kısıtlanmış olur. Daha açık anlatımla, borçlu ihtiyaten haczedilmiş mallar üzerinde hukukî işlem yapma yetkisinden mahrum bırakılır. Mallar icra dairesince borçlunun elinden alınır ve muhafaza edilir. Bu sürecin sonucunda alacaklının haksız çıkması durumunda ise, borçlunun ihtiyati haciz süresince, ihtiyati haciz nedeniyle uğramış olduğu zararların karşılanması gerekecektir. Sadece borçlunun değil, ihtiyati haciz yüzünden üçüncü kişilerin uğradıkları zararları da alacaklının tazmin etmesi gerekir. Buna “haksız ihtiyati haciz nedeniyle tazminat” adı verilmektedir.
İşte bu nedenle, yaklaşık bir ispat sonucu verilen ve haksız çıkma ihtimali olan ihtiyati haciz kararından zarar görecek olan kişilerin bu zararlarının karşılanmasını garanti altına almak maksadıyla, ihtiyati haciz talep eden alacaklıdan bir miktar teminat yatırması istenir. İhtiyati haciz kararı kural olarak teminatsız verilememektedir.
Bu bültende, ihtiyati haciz kararı verilmesinde aranan teminat şartı ve özelliklerine odaklanılmıştır.
1. İhtiyati Haciz Kararı Alınması İçin Teminat Yatırmak Zorunlu Mudur?
Borçlunun mal hak veya alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasını isteyen alacaklının görevli ve yetkili mahkemeden bu hususta talepte bulunması gerekmektedir. Dava açıldıktan sonraki aşamada ihtiyati haciz talep edilecekse bunun mutlaka davanın görülmekte olduğu mahkemeden istenmesi gerekir. Mahkeme, bu talep üzerine ihtiyati haczin şartlarının oluşup oluşmadığını inceleyecek ve buna göre ihtiyati haciz talebinin kabulüne ya da reddine karar verecektir.
Mahkemenin ihtiyati haciz kararı verebilmesi için aradığı şartlardan biri de alacaklının teminat yatırmış olmasıdır. Mahkeme teminatsız ihtiyati haciz kararı veremez. Bu teminat, ihtiyati haciz sebebiyle borçlunun veya üçüncü kişilerin bu nedenle uğrayacakları zararları karşılamaya yöneliktir.
Teminatın mutlaka alacaklıdan alınması gerekmektedir. Bu kuralın istisnaları sayılı olup aşağıda bir sonraki başlıkta incelenecektir. Bu istisnalar dışında hâkimin teminatsız ihtiyati haciz kararı vermesi mümkün değildir. Şayet hâkim, hatalı şekilde teminatsız ihtiyati haciz kararı vermişse, bu karara itiraz edilmesi gerekir. İtiraz üzerine hâkim kararını değiştirerek teminat karşılığı ihtiyati haciz kararı vermelidir. Ancak burada hâkimin vermiş olduğu ihtiyati haciz kararını sırf bu sebeple kaldırması mümkün değildir.
Hâkimin, teminatı yatırması için alacaklıya süre tanıyarak, alacaklının bu sürede teminatı yatırıp yatırmamasına göre ihtiyati haczin kaldırılmasına ya da devamına karar vermesi hukuka aykırıdır. Aşağıdaki Yargıtay kararı konuya açıklık getirmektedir;
“İİK’nın 259 ve 260/5 maddeleri uyarınca ihtiyati hacze karar veren mahkeme, ihtiyati haciz kararında, alacağı bir ilama bağlı olmayan alacaklıdan teminat alınmasına da karar verir. Diğer bir deyişle teminata, kararla beraber hükmedilmesi gerekir. Ancak alacaklı, belirlenen bu teminatı mahkeme veznesine yatırmadıkça, bu kararın kendisine verilmesini ve icrasını isteyemez.”[1]
Alacaklı ve borçlu taraflar, kendi aralarında bir sözleşme yaparak teminat alınmadan da ihtiyati haciz kararı verilebileceğini kararlaştırmışlarda, sözleşmede yazan bu kayıtlar geçersiz olur. Zira, ihtiyati haciz kararı için alınan teminat sadece borçlunun menfaatlerini değil, üçüncü kişilerin menfaatlerini de korumaya yöneliktir. Bu nedenle sadece borçlu ve alacaklının anlaşmasıyla bu şartın üçüncü kişiler aleyhine de bertaraf edilmesi, sözleşmelerin nispîliği ilkesi gereği mümkün değildir.
2. Teminatsız İhtiyati Haciz Kararı Verilebilecek Hâller
İhtiyati haczin teminat karşılığı verilmesinin istisnaları Kanun’da açıkça öngörülmüş durumdadır. Buna göre;
- İlâma (mahkeme hükmüne) dayanan alacaklarla ilgili ihtiyati haciz kararı talep edilmesi halinde teminat şartı aranmaz.
- İlâm niteliğindeki belgeye bağlı alacaklarda ise teminat gösterilip gösterilmeyeceğine hâkim karar verir. İlam niteliğindeki belgelerin hangileri olduğu İİK’nın 38. Maddesinde ayılmıştır. Örneğin; mahkeme huzurunda yapılan sulh ve kabuller, icra kefaletnameleri ilâm niteliğindeki belgelere örnektir.
- Konkordato tasdik talebinin reddi halinde teminatsız ihtiyati haciz kararı verilir (İİK m. 301/II).
- Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun ihtiyati haciz taleplerinde teminat şartı aranmaz (5411 sayılı Bankacılık Kanunu m. 140/IV).
- 4603 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun’un geçici 4/II hükmü gereği bu bankaların ihtiyati haciz taleplerinde teminat aranmaz.
- Adlî yardımdan yararlananların ihtiyati haciz kararı talep etmesi halinde bu teminattan muaf sayılıp sayılmayacakları konusunda Kanun’da bir açıklık olmamasına karşın, ihtiyati tedbir hükümlerinden kıyasla (HMK m. 392) ihtiyati haciz taleplerinde de teminat şartından muaf olmaları gerektiği görüşü doktrinde benimsenmiştir.
“İİK’nın 259. Maddesine göre ihtiyati haciz isteyen alacaklının hacizde haksız çıktığı takdirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacağı zarardan dolayı teminat vermesi zorunludur. Hükümde düzenlenen teminatın amacı borçlu ve üçüncü şahısları muhtemel zararlara karşı korumaktır. Bu kon uda hâkimin takdir yetkisi bulunmadığından ve ihtiyati haczin dayandığı belge ilam veya ilam niteliğinde bir belge olmadığından teminat alınmadan ihtiyati hacze karar verilemez.”[2]
3. Neler Teminat Olarak Gösterilebilir?
İhtiyati haczi düzenleyen hükümlerde nelerin teminat olarak gösterilebileceği konusunda bir açıklık bulunmamaktadır. Bu nedenle Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ndan yararlanılarak nelerin teminat olabileceği konusunda çıkarım yapılacaktır. Eski Kanun’da nakit para, mahkemece kabul olunacak taşınmaz rehni, hisse senedi, tahvil, banka teminat mektubu şeklinde sınırlı sayıda seçenek arasından mahkeme teminata karar verebiliyordu. Yeni HMK’da ise nelerin teminat olabileceği tek tek sayılmayıp, bu konu hâkimin takdirine bırakılmıştır. Eğer teminatın şekli konusunda taraflar arasında bir sözleşme varsa hâkim buna göre karar verir. Teminatı gerektiren hal ve şartlarda değişiklik olması durumunda hâkim teminatın azaltılmasına, artırılmasına veya değiştirilmesine karar verebilir (HMK m.87).
Bankalar ihtiyati haciz taleplerinde kendi teminat mektuplarını teminat olarak gösteremezler. Gösterseler dahi bu herhangi bir hukuksal sonuç doğurmaz. Aşağıda bu durumun gerekçesi Yargıtay kararından alıntıyla açıklanmıştır;
“Banka teminat mektubu ile bir şahsın borcunu yerine getirmesini ve yerine getirmediği takdirde, teminatı alan şahıs için doğacak tehlikeleri kısman veya tamamen üzerine almıştır. Bu nedenle bankanın verdiği teminat mektubu, ihtiyati haciz kararı alınabilmesi için yerine getirilen biçimsel bir koşulu değil, ileride zararın kısmen veya tamamen karşılanamaması halinde zarara uğrama ihtimali olan borçlu veya üçüncü kişiler için doğacak tehlikeleri kısmen veya tamamen teminat altına alan bir işleve sahiptir. Bankanın ihtiyati haciz taleplerinde kendi teminat mektubunu verebileceğinin kabulü halinde teminat mektubunun bir riski garanti ettiği ileri sürülemez. Bilakis, riskin garanti edilmediği, bankaların ihtiyati haciz taleplerinde teminat aranmayacağı şeklinde kabul edilmesi mümkün olmayan bir sonuç ortaya çıkar. Özel hukuk tüzel kişisi olan bir bankanın, teminat mektubunun mahiyetiyle bağdaşmayan bir yorumla teminattan muaf tutulmasının kabulü mümkün değildir.”[3]
Sonuç
İhtiyati haciz kararı borçlunun mallarına peşinen, henüz bir yargılama faaliyeti yapılmadan önce dahi el konulmasına imkân vermektedir. Alacaklı ihtiyati haczin şartlarının oluştuğunu mahkemede yaklaşık olarak ispat ederek borçlunun mallarını geçici olarak da olsa haczettirebilmektedir. Bu durumun en büyük sakıncası, alacaklının haksız olmasına rağmen ihtiyati haciz kararı aldırmış olması ve bu nedenle mallarına el konulan borçlunun veya üçüncü kişilerin zarara uğratılmış olmasıdır. Bunu önlemek için kanun koyucu ihtiyati haciz kararının, alacaklı tarafından bu türden zararları karşılayacak miktarda teminat gösterilmesi şatıyla verilebileceğini düzenlemiştir. İhtiyati haczin teminatsız olarak verilebileceği haller ise istisnaidir.
İhtiyati haciz talebi, haksız ihtiyati haciz nedeniyle tazminat veya konuyla ilgili diğer hukuksal soru ve sorunlarınızla ilgili ekibimizle iletişime geçebilirsiniz.
Saygılarımızla.
Solmaz Hukuk ve Danışmanlık Ekibi.
Referanslar
DEYNEKLİ, Adnan/SALDIRIM, Mustafa, (2011), Öğretide ve Uygulamada İhtiyati Haciz, Turhan Kitabevi, Ankara, 3. Bası, s. 75-89,487-496.
KURU, Baki, (2016), İcra ve İflas Hukuku, Legal Yayıncılık, İstanbul, s. 340-347.
Yargıtay 11. HD, 31.03.2008, 2008/3493 E, 2008/4123 K.
Yargıtay 19. HD, 10.03.2005, 2004/13067 E, 2005/2436 K.
Yargıtay 19. HD, 19.11.2009, 2009/8910 E, 2009/10945 K.
[1] Yargıtay 11. HD, 31.03.2008, 2008/3493 E, 2008/4123 K.
[2] Yargıtay 19. HD, 10.03.2005, 2004/13067 E, 2005/2436 K.
[3] Yargıtay 19. HD, 19.11.2009, 2009/8910 E, 2009/10945 K.
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.