İDARİ MAKAMLARIN VERDİĞİ KARARLARIN İPTALİ İÇİN AÇILAN DAVALAR: İPTAL DAVALARI

Devlet organlarının veya kamu tüzel kişisi dediğimiz kamu kurum ve kuruluşlarının vermiş olduğu kararların veya yapmış oldukları işlemlerin hukuka uygun oldukları yönünde bir karine(inanç) vardır. Ancak hukuk kurallarını en çok ihlal edenlerin yine bu kurum ve kuruluşlar olabildiğine tanık olmaktayız. Birer vatandaş olarak kamu kurum ve kuruluşlarının birçok işleminden etkilenmekte, hakkımızda aldıkları kararlar ve yaptıkları işlemlerden dolayı zaman zaman mağduriyetler yaşamaktayız. İşte bizi ilgilendiren, bir menfaatimizi ihlal eden devlet işlemlerinin hükümsüz kılınarak uygulanmasına engel olmak için idare mahkemelerinde veya Danıştay’da açtığımız bu davalara iptal davası adı verilir.

Belediyeler, emniyet güçleri, ÖSYM, üniversiteler, valilikler, kaymakamlıklar, bakanlıklar, vergi daireleri gibi pek çok idari makam, her gün sayısız işlem ve karara imza atmaktadır. Bu kararları verirken veya işlemleri yaparken kamu makamları tamamen serbest olup istediği şekilde karar verme hürrüyetine sahip değildir. Çünkü idari işlemlerin hangi makam tarafından, hangi amaçla, hangi sebeple, hangi şekilde ve konuda yapılacağı kanunlarda ve diğer mevzuatta açıkça düzenlenmiştir. idari makamların bir karar alırken tüm bu kuralarra ve hukukun genel ilkelerine uygun davranması zorunludur. Aksi takdirde yapmış oldukları işlemler ve aldıkları kararlar hukuken sakat olduklarından iptal edilecektir.

Bu bültende idari makamların vermiş oldukları hukuka aykırı kararların hükümsüz kılınmasına yarayan iptal davasının hangi durumlarda, nerede, nasıl ve hangi sürede açılabileceğine ilişkin açıklamalarda bulunduk.

1.    İptal Davaları Hangi Durumlarda Açılmalıdır?

Açacağımız davada karşı tarafın bir devlet organı olması, konunun da kamu hukukunu ilgilendiren bir konu olması halinde önümüzde iki seçenek bulunmaktadır; iptal davası açmak veya tam yargı davsı açmak. İdare hukukuna özgü bu iki dava türü farklı amaçlara hizmet eder. Eğer devletin bir işlem veya hareketinden dolayı zarara uğramışsak tazminat talep etmek için açacağımız dava bir tür tazminat davası olan tam yargı davalarıdır. Tam yargı davalarıyla ilgili ayrıntılı bilgi için “Devlete Karşı Açılan Tazminat Davası: Tam Yargı Davaları” konulu bültenimizi ziyaret edebilirsiniz.

İptal davalarında ise talebimiz bizim zararımızın karşılanması veya bize bir miktar paranın ödenmesi değildir. Bu davada bir parasal unsur, maddi manfaat konusunda doğrudan bir karar verilmez. İptal davasıyla bizi ilgilendiren, olumsuz etkileyen, haksız, hukuksuz idari işlem ve kararların geçersiz hale getirilmesini ve hukuk aleminden silinmesini sağlarız. Böylelikle sanki o hukuki işlem hiç yapılmamış veya o idari karar hiç alınmamış giri bir sonuç elde ederiz.

İptal davaları, devlet organlarının “devlet” olmanın bir sonucu olarak egemenlik yetkisini kullanması sonucu aldığı kararların iptal edilmesini sağlar. Bu kararlar tek taraflı olarak alınmakta, vatandaşa ya da bu durumda etkilenen kişilerin bu karardan kimi zaman haberi daha olmamakta, kendisine bildirilmesiyle ve ilan edilmesiyle haberdar olmaktadır. Tek yanlı olarak alınan kararlar, kişilerin mesleklerini, işyerlerini, yaşam alanlarını, sahip oldukları malvarlıklarını etkileyen nitelikte kararlar olmakta ve bu kararlardan önemli ölçüde mağdur olunması olası hale gelmektedir.  Örneğin; bir taşınmaz malınız hukuka aykırı olarak kamulaştırılmışsa, işyerinizin ruhsatı belediye tarafından haksız yere iptal edilmişse, bulunduğunuz farklı amaç ve gayelerle afet riski bakımından riskli alan olarak ilan edilmişse, taşınmazınız hakkında yıkım kararı alınmışsa bu kararların hükümsüz kılınması ancak iptal davalarıyla sağlanabilir. İdari makamlara yaptığımız başvurulardan da sonuç alamıyorsak, haklarımızı dava yoluyla koruma yoluna gitmemiz zaman zaman kaçınılmaz hale gelmektedir.

2.    İptal Davaları Hangi Sebeplere Dayandırılabilir?

İptal davaları temelde beş farklı sebebe dayandırılabilmektedir. Bunlar;

  • İdari kararı alan makamın yetkisiz olması,
  • İdari işlemin Kanunlarda gösterilen şekil ve usule aykırı şekilde yapılmış olması,
  • İdari işlemin konusunun hukuka aykırı olması,
  • İdari işlemin amacının hukuka aykırı olması,
  • İdari işlemin yapılmasını gerektiren bir hukuksal sebebin bulunmaması veya sebebin hukuka aykırı olmasıdır.

İptal davasında yukarıda sayılan sebeplerden biri veya birkaçı yönünden idari işlemin hukuka aykırı olduğu iddia ve ispat edilerek, işlemin mahkemece iptal edilmesi sağlanır. Bir diğer sebep olarak, idari makamların kendisine tanınan takdir yetkisinin sınırının aşılması sonucu hukuka aykırı bir işlem yapması gösterilebilir. Çünkü takdir yetkisinin kullanımı da hukuken denetlenmektedir, bu sayede idarenin keyfî kararlar  almasının önüne geçilmektedir. Aşağıda kısaca iptal davası sebepleri örneklerle açıklanmıştır.

3.    İdari İşlemi Yetkisiz Bir Makamın Yapmış Olması

Anayasamıza göre hiç kimse Kanunun kendisine tanımadığı bir devlet yetkisini kullanamaz. Yasalarda hangi idair makamın hangi konuda işllem yapmaya yetkili olduğu belirtilmiştir. İdari makamın kendi yetki alanı dışında bir işlem yapması halinde idari işlem hukuka aykırı olur ve iptali gerekir. Kamu görevlisi olmayan bir kişinin resmi işlem yapması, görevi sonra eren bir kişinin karar almış olması, coğrafi olarak yetkisiz idari makamın karar alması, bir idari makamın başka bir idari makamın yetkisine giren işi yapması halinde idari işlem yetki unsuru bakmından hukuka aykırıdır. Örneğin; bir belediyenin başka bir belediye sınırları içindeki taşınmazla ilgili bir karar alması, bir Bakanlığın çıkardığı bir kararla vergi koyması halinde yetki yönünden hukuka aykırılık vardır.

4.    İdari İşlemin Şekil ve Usul Kurallarına Aykırı Yapılmış Olması

İdari işlemler genellikle yazılı şekil şartına tabidirler. Yani idari işlemi oluşturan iradenin yazılı şekilde açıklanması gerekir. bundan başka bir idare hukuku ilkesi olan usulde paralellik ilkesi gereği, bir idari işlem yapılırken hangi sıra ve usul takip edilmişse, o idari işlem değiştirilir, kaldırılır veya geri alınırken de aynı usul ve sıranın takip edilmesi gerekmektedir. bu kurala aykırı şekilde yapılan işlemler de şekil yönünden hukuka aykırı hale gelirler. Örneğin, bir idari makamın görüşü, bir diğerinin onayı, ve sonuçta bir başkasının kararıyla yapılan işlemin, sadece son makamın kararıyla geri alınması şekil yönünden işlemi sakatlamaktadır.

5.    İdari İşlemin Amacının Hukuka Aykırı Olması

Bir idari işlem yaparken kamu makamlarının  güdebileceği tek bir amaç vardır; kamu yararı. Kamu yararına hizmet etmeyen her türlü amaçla yapılan idari işlem hukuka aykırıdır. Bazen kanunlarda idari işlemin özel bir amacı gösterilmiş olabilmektedir. Bu takdirde idari işlemin bu özel amaca da uygun şekilde yapılması gerekir. idari işlemin amacının hukuka aykırı olması için, işlemi yapan kamusal makamın, kamu yararı dışında kişisel bir menfaat, siyasi düşünceler, ayrımcılık, duygusal sebepler veya bir üçüncü kişiye menfaat sağlamak gibi amaçlarla hareket etmiş olması gerekir. Örneğin, belediyenin başkalarına rant sağlamak amacıyla bir alanı riskli alan ilan ederek bölgede kentsel dönüşüm başlatması halinde alınan rsikli alan kararının amacı hukuka aykırıdır.

6.    İdari İşlemin Hukuksa Sebebinin Olmaması veya Sebebin Hukuka Aykırı Olması

İdari makamı bir idari işlem yapmaya sevk eden hukuksal veya fiili etkenlere idari işlemin sebebi debir. Her idari işlemin bir sebebi olmak zorundadır. Örneğin; kumar oynanan bir işyerinin kapatılması yönündeki hukuk kuralına istinaden kumar oynandığı tespit edilen yerin mühürlenmesinde idari işlemin sebebi “o işyerinde kumar oynanması fiilidir”. Ancak söz konusu işyerinde kumar oynanmıyorsa idair işlemin sebebi gerçekleşmemiştir. Ve idari işlem hukuka sebep unsuru yönünden hukuka aykırı hale gelmiştir. Aynı şekilde risk teşkil ettiği gerekçesiyle hakkında yıkım kararı alan bir binanın aslında yıkılmasını gerektiren bir sebep yoksa işlemin sebebi hukuka aykırıdır.

7.    İdari İşlemin Konusunun Hukuka Aykırı Olması

İdari işlemin konusu demek aslında bizzat idari işlemin kendisi, onun doğurduğu hukuksal sonuç demektir. Örneğin, bir üniveristeye kayıt işleminin yapılmasının konusu öğrencinin o üniversitenin öğrencisi statüsüne kavuşmasıdır. İdair işlemin konusu aşağıdaki özelliklere sahip olmalıdır;

  • İdari işlemin konusu mümkün ve meşru olmalıdır
  • Mevzuata uygun olmalıdır,
  • İdair işlemin sebebiyle konusu arasında nedensellik ilişkisi ve ölçülülük bulunmalıdır.

Örnek vermek gerekirse, kazanılmış hakları ihlal eden işlemler konu unsuru yönünden sakattır. Yine, mahkeme kararlarını etkisiz kılmak için yapılan işlemler de konu unsuru yönünden hukuka aykırıdır ve iptali gerekir.

8.    İptal Davalarını Kimler Açabilir?

İptal davasını açacak kişiler söz konusu idari işlemden  menfaatleri ihlal eden kişilerdir. Bu anlamda bir kişinin iptal davası açmak için doğrudan doğruya bir zarara uğraması beklenmemektedir. Örneğin yaşadığı yerde bir hidroelektrik santral kurulmasıyle ilgili çed raporu iptalini isteyen kişinin doğrudan bir hakkı olmasa da bir menfaati etkilenmektedir.

9.    İptal Davaları Hangi Türden İşlemlere Karşı Açılabilir?

İptal davalarının idarenin verdiği icrai ve kesin nitelikte işlemlere karşı açılması gerekmektedir. idarenin sadece görüş beyan ettiği, bir öneri, bildiri, duyuru, ikaz içeren işlemlerine karşı iptal davası açılamaz. idari işlemin icrasının mümkün olan bir işlemle ilgili verilen bir karar olması gerekmektedir.

10.  İptal Davası Hangi Mahkemelerde Açılmalıdır?

İptal davaları konusuna göre İdare Mahkemeleri, Vergi Mahkemeleri ve Danıştay’da açılabilmektedir. Genel görevli mahkeme idare mahkemesidir. Danıştay’da iptal davası açılabilmesi için Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak görevlendirildiği konularda iptal davası açmak gerekmektedir. Örneğin, tüm Türkiye’de yürülükte olan bir yönetmelik hükmünün iptali için Danıştay’da iptal davası açmak gerekir. Yine MEB veya ÖSYM tarafından yapılan merkezi ve ortak sınavlarla ilgili iptal davalarında Danıştay görevlidir. Vergisel konularda açılacak iptal davaları ise vergi mahkemelerinde görülmektedir.

İptal davasının hangi yerdeki mahkemede açılacağı ise idari işlemi yapan makamın bulunduğu yere göre belirlenir.

11. İptal Davaları Hangi Sürede Açılmalıdır?

İptal davaları idare mahkemeleri ve Danıştay’da 60 günlük sürede açılmaktadır. 60 günlük sürenin başlangıcı, idari işlemin tebliğ edildiği günden sonraki gün işlemeye başlar. İptal davasına konu edilecek işlem ilanı gereken bir idari işlemse, idari işlemin ilanından sonraki gün süre işlemeye başlayacaktır. Örneğin bir yönetmelik hükmüne karşı açılacak iptal davasında süre, yönetmeliğin ilanından sonra işlemeye başlar.

İptal davalarında sürelerin tespitinde İYUK madde 11 hükümleri de  göz önüne alınmalıdır. Söz konusu maddede idari işlemle ilgili idari işlemi yapan makama veya onun üst makamına yapılan başvuru dava açma süresini durdurur. Ancak bunun için idari makama yine 60 günlük dava açma süresi içinde başvurmak gerekmektedir.

İYUK madde 11:  İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebilir. Bu başvurma, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durdurur.

Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır.

İsteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresi yeniden işlemeye başlar ve başvurma tarihine kadar geçmiş süre de hesaba katılır.

Buradaki 60 günlük cevap süresinin yeni İnsan Hakları Eylem Planıyla 30 güne düşürülmesi öngörülmüş olup yakın zamanda hayata geçmesi beklenmektedir.

Görüldüğü üzere dava açma sürelerinin hesabında profesyonel bir hukukçudan destek talep edilmesi daha sağlıklı olacaktır. Aksi takdirde dava süre aşımı nedeniyle incelenmeksizin reddedilir.

12.  Yürütmenin Durdurulması Talebi

İdari işlemlerin hukuka uygun olduğu yönünde bir inanç olması ve kesin ve resen icra edilebilen özellikte olmaları nedeniyle, bir idari işlemin derhal uygulanmasına geçilir. İşleme ya da karara karşı dava açmak ise uygulanmasına başlanmış olan işlemi dudurmaz. Dava sonuçlanana kadar idari işlemin gereğinin yapılması sonucu açılan davanın anlamsız hale gelmesi ihtimal dahilindedir. işte bu nedenle hukukumuzda idari yargıya özgü bir prosedür olan yürütmenin durudurlması imkanı getirilmiştir. Uygulanmakla etkisi tükenecek, telafisi güç veya imkansız olan ve açıkça hukuka aykırı idari işlemlerle ilgili açılan iptal davalarında, dava dilekçesinde aynı zamanda yürütmenin durdurulması talep edilebilir. Örneğin, bir yıkım kararıyla ilgili idari işlemin iptali isteniyorsa, aynı zamanda yürütmenin durdurulması da talep edilmelidir. Çünkü aksi halde dava sonuçlanana kadar idarenin gelip o evi yıkması dava açılmış olsa bile hala mümkündür.

13.  İptal Davalarından Elde Edilecek Fayda

Bir iptal davasından elde edilecek sonuç herkese karşı geçerli, o idari işlemin geçmişe etkili olarak hukuk aleminden silinmesini, yok edilmesini sağlayan bir özellik gösterir. idari işlem iptal edilmişse, daha önce o idari işleme göre yapılmış bütün işlemlerin de iptali gerekir. çünkü artık dayanakları kalmayan bu idari işlemler de hukuka aykırı hale gelmiş olur. Örneğin bir kamulaştırma kararı iptal edilmişse, daha sonra bu karar dayanarak yapılmış olan  taşınmaz üzerindeki tüm faaliyetlerin de iptali, eski hale döndürülmesi gerekir.

İptal davalarında maddi bir talepte bulunulmaz. Eğer dava konusu idari işlem nedeniyle ayrıca maddi zarara da uğranmışsa, iptal ve tam yargı davalarının birlikte açılması gerekir. Önce iptal davası açılarak sonucunun beklenip, olumlu sonuçlandığı takdirde tam yargı davası açılması da bir seçenektir.

SONUÇ

İptal davaları idari yargıya özgü, kuralları belirli ve özgün bir dava türüdür. İptal davalarında idari işlemlerin unsurları, yapısı, hukuka aykırılığının hangi yönden olduğunun tespiti, dava açma sürelerinin hesabi gibi konular oldukça teferruatlıdır. Bu konularda hata yapılması halinde davanın esastan veya usulden reddedilmesi kaçınılmaz sondur. İptal davalarıyla ilgili profsyonel hukuki danışmanlık hizmeti alınması bu türden olumsuz sonuçların önüne geçerek, davanın en doğru ve sağlıklı şekilde yürütülmesini ve kısa sürede sonuçlandırılmasını sağlayacaktır.

Konuyla ilgili hukuki soru ve sorunlarınızda Solmaz Hukuk ve Danışmanlık ekibiyle iletişime geçebilirsiniz.

Saygılarımızla.

REFERANSLAR

AKYILMAZ, Bahtiyar/SEZGİNER, Murat/KAYA, Cemil, Türk İdare Hukuku, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2009.

ATAY, Ener Ethem, İdare Hukuku, Turhan Kitabevi, Ankara, 2009.