Dijitalleşme hayatımızın her alanını değiştirip dönüştürmeye, hızlandırmaya devam ediyor. Hukukun her alanında hissedilen bu dönüşüm süreci, fikri mülkiyet hukuku alanında da yenilik ve gelişmelere neden olmaktadır. Fikri mülkiyet hakları denince telif hakları, sınai haklar ve bunlarla bağlantılı diğer fikri mülkiyet hakları anlaşılmalıdır.
Bültenimizin konusu telif haklarının durumuyla sınırlıdır. Telif hakları ve bunlara bağlantılı olan haklara örnek vermek gerekirse; müzik eserleri, resimler, görseller, bilim ve edebiyat eserleri, sinema eserleri, icracı sanatçıların haklarını bu başlık altında sıralayabiliriz. Günümüzde gelinen noktada tanınıp korunan telif hakları ve koruma mekanizmaları yetersiz hale gelmeye başlamış durumdadır. Örneğin, dijital alemde içerik üreten youtuber, influencer olarak isimlendirdiğimiz mesleklerle ilgilenen kişilerin bu içerikler üzerindeki hakların telif hakkı boyutuyla korunması nasıl sağlanacaktır? Ya da bir yapay zekanın ürettiği eserler nasıl korunacaktır? Avrupa Birliği tarafından 2019 yılında bu gelişmelere koşut olarak telif haklarıyla ilgili yeni gelişmeler ele alınmış ve konu uluslararası mecralarda da dikkat çeker boyuta ulaşmıştır.
Bu bülteni dijital dünyada fikri mülkiyet haklarının korunması konusundaki yenilikler konusuna ayırıyoruz. İçerikten, uluslararası platformlarda konuyla ilgili tartışmalar ve Türk hukukunda telif haklarının korunmasıyla ilgili bilgilere ulaşabilirsiniz.
Telif Hakkı Nedir?
Telif hakkı, özgün bir fikir veya sanat eserinin kopyalanması veya kullanılmasına izin verme gibi o eserle ilgili tüm haklarını ifade eder. Telif hakkı, sembolü olan “©” ile gösterilmektedir. Bu simge söz konusu eserin telif hakkı kapsamında korunduğunu belirtmektedir. İnsan Hakları evrensel Bildirgesi’nin 27. maddesindeki ifadeesiyle;
“Herkes toplumun kültürel faaliyetine serbestçe katılmak, güzel sanatları tatmak, bilim alanındaki ilerleyişe katılmak ve bundan yararlanmak hakkına sahiptir.
Herkesin sahibi bulunduğu (yarattığı) her türlü bilim, edebiyat veya sanat eserinden doğan manevi ve maddi yararlarını korunmasını isteme hakkı vardır.”
Fikri haklar temel bir insan hakkı olmasının yanı sıra aynı zamanda ekonomik bakımdan da önemli sonuçlar doğuran haklar haline gelmiştir.
Bir eser üzerinde telif hakkının doğması için tescil edilmiş olması gerekmez. Hukukumuzda buna “yaratma teorisi” adı verilmektedir. Yani, fikir ve sanat eseri üzerindeki hak, kişinin onu üretmesi, yaratması sonucu doğmaktadır. Ayrıca eserin paylaşılması başkalarınca duyulması, bilinmesi dahi şart değildir.
Telif hakları soyut nitelikte olan insan düşüncesini koruma altına almaktadır.
Telif haklarında ülkesellik ilkesi geçerli olduğundan koruma hangi ülkeden talep ediliyorsa, o ülkenin kurallarına göre koruma sağlanacaktır.
Eser Kavramı ve Türk Hukukunda Korunması
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na göre bir içeriğin korunabilmesi için, Kanunda yer alan “eser” tanımına uyması halinde mümkündür. Kanundaki eser tanımına göre bir ürünün eser sayılabilmesi için ise aşağıdaki özellikleri taşıması gerekmektedir;
bir gerçek kişi tarafından ortaya konması
üretimi için fikri bir çaba sarfedilmesi,
sahibine özgü özellikler arz etmesi(özgünlük şartı)
Kanun’da sayılan eser türlerinden birine girmesi gerekir.
Burada dikkat çeken husus bir şeyin eser sayılabilmesi için hukuki anlamda gerçek kişi tarafından meydana getirilmesi gerekir.
Eser kavramı kadar eserlerin paylaşılması çoğaltılması da farklılaşmış ve hızlanmıştır. Basılı eserlerin yerini dijital eserlere bırakmaya başlamasıyla, herkesin telefon, tablet ve bilgisayarlarını kullanarak eser üretmesi ve paylaşması internet sayesinde mümkün hale gelmiştir.
İçerik Üreticilerin Telif Hakları
Dijital mecralarda içerik üreten kişilerin bu içerikler üzerindeki telif haklarıyla alakalı olarak ağ yöneticisi IT şirketler, telif hakkı politikaları oluşturmaktadır. Bu sayede sosyal medya ağı içinde yapılan telif hakkı ihlalleriyle ilgili ihtarda bulunulması, yaptırım olarak izinsiz kopyalanmış içeriğin yayından kaldırılması gibi seçenekler kullanıcıların hizmetine sunulmaktadır. “telif hakkı eşleştirme” gibi hizmetlerle kullanıcıların telif haklarını koruma konusunda yeni adımlar atılmaktadır. Fakat kişilere bu konuda hukuki çarelere başvurma imkanlarının da tanınması gerekmektedir. Sadece google, youtube gibi platformların kendi iç düzenlerinde sağlanan korumanın caydırıcılığı ve yaptırım gücü tartışmalı bir zemindedir. Dijital mecrada üretilen videoların FSEK kapsamındaki eser kategorilerine dahil edilememesi nedeniyle Türk hukukunda koruma sağlanamaması bir problem halini almış durumdadır. Kanunda bu konuda yenilikler yapılması ve yeni eser kategorilerinin oluşturulması kaçınılmaz bir ihtiyaç halini almış durumdadır. Mevcut haliyle bu türden içeriklerin sinema eserleri kategorisine sağlanan korumadan yararlandırılması hak sahiplerinin lehine olabilir.
Bugün itibarıyla hak sahiplerine FSEK kapsamında olmasa da mülkiyet hakkı, kişilik hakları ve haksız rekabet hükümleri çerçevesinde sınırlı bir koruma sağlanması ihtimalleri de değerlendirilebilir.
Bilgisayar Programları ve Oyunlar Üzerindeki Haklar
bilgisayar programlarıyla ilgili telif haklarında, 4110 sayılı kanunla FSEK 152 m. 2 /1’e ekleme yapılarak değişikliğe gidilmiş ve “bilgisayar programları ve bir sonraki aşamada program sonucu doğurması koşuluyla bunların hazırlık tasarımları” da dil ve yazıyla ifade olunan eser kabul edilmiştir.
Yargıtay kararına konu olan bir olayda;
“Katılan firmalar vekiline şikayeti üzerine sanığın işyerinde usulüne uygun yapılan aramada, hard disklerde katılanlar adına tescilli bilgisayar programlarının kullanıldığı tespit edilerek”[1] cezai yaptırım uygulanmasına karar verilmiştir.
Bilgisayar programlarına dayanmakta olan video oyunları ise farklı değerlendirilmektedir. Bunlar bilgisayar programı sayılarak koruma altına alınamazlar. Video oyunlarının tek başına eser olarak kabul edilmemesi nedeniyle, somut olayın özelliğine göre sinema eseri veya bilgisayar programları kategorisine sağlanan korumadan kıyasen yararlanabilmesi düşünülmektedir. Bilgisayar programlarının, fikri haklar çerçevesinde değil, bir buluş olarak nitelendirilip patent hakkı çerçevesinde değerlendirilmesi de seçenekler arasındadır.[2]
Bir bilgisayar programının hukuka aykırı olarak çoğaltılmasının önüne geçmek amacıyla oluşturulmuş ilave programları etkisiz kılmaya yönelik program veya teknik donanımları üretme, satışa arz etme, satan veya kişisel kullanım amacı dışında elinde bulundurma da Kanunda suç olarak tanımlandığından cezai işlem gerektirmektedir.
Yapay Zekâ ve Eser Kavramı
Deneyime dayalı öğrenme ve insan becerisi gibi işlemlerde kullanma yeteneğine sahip dijital yapılara yapay zekâ adı verilmektedir. Örneğin bizimle oyun oynayan bilgisayarımız, otonom sürüş sağlayan otomobiller gibi insan becerilerini taklit eden pek çok araçta yapay zekâ kullanılmaktadır. Henüz sınırlı bir kullanımı olsa da yakın gelecekte yapay zekanın Nesnelerin İnterneti/IoT teknolojisiyle birlikte kullanımı sonucu iş ve günlük hayatımıza giderek daha fazla entegre olması beklenmektedir. Özellikle insan gücünün sınırlarını ve hızını aşan işlerde işletme ve şirketlerin bu teknolojiler sayesinde işlerini daha hızlı yapmaları ve analizlerini sağlamaları mümkün hale gelecektir. Peki yapay zekâ ile üretimi sağlanan ürünler üzerinde telif hakları öne sürülebilecek midir? Yapay zekâyı üreten kişi mi, yoksa kullanan kişi mi veya bizzat yapay zekânın kendisi mi hak sahibi olmalıdır? Tartışmalar bu odaklarda yapılsa da henüz bu soruların kesin cevapları yoktur.
Hukukta hak sahibi olabilme ve bu hakları kullanma ehliyeti “kişi” kavramına bağlı olduğundan yapay zekanın meydana getirdiği bir ürünün eser sayılıp sayılamayacağı tartışmaları sürmektedir. Belirtilmelidir ki, halihazırdaki mevzuatımız yapay zeka ürünlerini eser kabul etmemektedir.
Bir ürünün eser sayılabilmesi için gerçek kişi yani insan tarafından ortaya konulması ve bu kişinin özelliklerini taşıması gerekir. Dinlediğimiz bir şarkının bestecisi gerçek kişinin özgünlüğünü taşıdığı için bu şarkıyı eser olarak nitelendirilmektedir. Yapay zekânın insan ürünü olduğu, üreticisi insan tarafından yüklenen teknolojik ve mekanik sistem sayesinde belli kalıp üretim yaptığı düşünülebilecekse de bunun tersi durumlar da söz konusudur. Müzikoloji profesörü olan David Cope tarafından geliştirilen Annie isimli yapay zekâ bunun örneğidir. Bu yapay zekâ aldığı tepkilere göre müzik zevkini geliştirmekte ve ilerletmekte bunun da ötesine giderek beste yapmasının yanında insan tarafından yazılan duygu yüklü şiirlerden ayırt edilemeyecek şekilde ürünler ortaya çıkmaktadır.
Bu bağlamda dijital dünyada telif haklarının güncel ve kapsamlı bir mevzuatla ele alınması hem hakkın gelişmesi hem de korunması için faydalı olacaktır. Eser sahibinin telif hakkı ne ölçüde korunursa o ölçüde ortaya faydalı eserler çıkacak, insanların yaratma konusunda motivasyonu artacak ve insanlığa katkı sunacaktır. Bu nedenle korumanın kapsamı belirlenirken eserden faydalanacak olan insanların da göz önünde bulundurulması karşılıklı etkileşimin devamı açısından önemlidir.
Telif Hakkı İhlallerinde Açılabilecek Davalar
Telif haklarının ihlali çeşitli şekillerde ortaya çıkabilmektedir. Bir eserin izinsiz kopyalanması, kamuya duyurulması, çoğaltılması gibi hallerde telif hakkı ihlali söz konusudur. Bu türden tecavüzlere maruz kalan kişinin hukuk davası veya ceza davası açarak hakkını koryabilmesi gerekmektedir.
Telif hakkı ihlallerinde hak sahibi hem FSEK hem de Borçlar Kanunu’nun haksız rekabet hükümlerine göre haklarını korumak için dava açabilir. FSEK kapsamında açılacak davalarda Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi görevlidir. Bu mahkemelerin bulunmadığı yerlerde genel görevli mahkeme olarak Asliye Hukuk Mahkemelerinde dava açılır.
Açılabilecek hukuk davaları telif hakkına tecavüzün önlenmesi ve tazminat istenmesine yönelik talepleri içerir. FSEK 68. Gereği, izni alınmamış eser sahibi, sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir.
Tazminat olarak maddi ve manevi zararların karşılanması istenebilir. Eser sahibinin adını belirtmeme, eseri değiştirme gibi hukuka aykırılıklarda bir çeşit manevi zarara da uğrandığından manevi tazminat olarak tarafların mali gücü oranında ve olayın ağırlığı ile orantılı bir tazminat istenmesi mümkündür. telif hakkına tecavüz suretiyle elde edilen kâr da istenebilecek talepler arasındadır. Ancak FSEK 68. madde’ye göre talep edilen bedel bu bedelden indirilmelidir.
Hak sahibi aşağıdaki eylemlere maruz aklaması halinde ceza davası açabilir.
“Bu Kanunda koruma altına alınan fikir ve sanat eserleriyle ilgili manevi, mali veya bağlantılı hakları ihlal ederek:
Bir eseri, icrayı, fonogramı veya yapımı hak sahibi kişilerin yazılı izni olmaksızın işleme, temsil etme, çoğaltma, değiştirme, dağıtma, her türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletme ve yayımlama
Hukuka aykırı olarak işlenen veya çoğaltılan eserleri satışa arz etme, satma, kiralamak veya ödünç vermek suretiyle ya da sair şekilde yayma, ticarî amaçla satın alma, ithal veya ihraç etme, kişisel kullanım amacı dışında elinde bulundurma ya da depolama,
Başkasına ait esere, kendi eseri olarak ad koyma,
Bir eserden kaynak göstermeksizin iktibasta bulunma,
Hak sahibi kişilerin izni olmaksızın, alenileşmemiş bir eserin muhtevası hakkında kamuya açıklamada bulunma,
Bir eserle ilgili olarak yetersiz, yanlış veya aldatıcı mahiyette kaynak gösterme,
Bir eseri, icrayı, fonogramı veya yapımı, tanınmış bir başkasının adını kullanarak çoğaltma, dağıtma, yayma veya yayımlama,
Bir bilgisayar programının hukuka aykırı olarak çoğaltılmasının önüne geçmek amacıyla oluşturulmuş ilave programları etkisiz kılmaya yönelik program veya teknik donanımları üretme, satışa arz etme, satan veya kişisel kullanım amacı dışında elinde bulundurma
FSEK 81. madde’de ayrıntıları ile sayılan bandrole ilişkin kurallara aykırı hareket etme
Kanunun Ek 4 üncü maddesi uyarınca, dijital iletim de dâhil olmak üzere işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla servis ve bilgi içerik sağlayıcılar tarafından eser sahipleri ile bağlantılı hak sahiplerinin bu Kanunda tanınmış haklarının ihlâli halinde, hak sahiplerinin başvuruları üzerine ihlâle konu eserlerin üç gün içinde içerikten çıkarılması ihtar edilir.
Söz konusu istemin yerine getirilmemesi halinde Cumhuriyet savcısına yapılan başvuru üzerine, üç gün içinde servis sağlayıcıdan ihlâle devam eden bilgi içerik sağlayıcısına verilen hizmetin durdurulması istenir. İhlâlin durdurulması halinde bilgi içerik sağlayıcısına yeniden servis sağlanır. Ancak ihlalin durdurulmaması halinde bilgi içerik sağlayıcısının söz konusu fiili FSEK uyarınca suç teşkil eder.”[3]
SONUÇ
Telif hakları, insan haklarının, emeğin, yaratmanın, düşüncenin, fikirlerin ve gelişmenin de koruyucusudur. Hem bireysel hem de toplumsal evrilmenin dinamiklerini oluşturan fikri eserlerin korunması, ilerlemenin ön koşuludur. Çağa ayak uyduramayan hukuk kurallarıyla devam etmek, gelişmelerin gerisinde kalmaya ve hak kayıplarına davetiye çıkarmaktadır. Bu nedenle hukukun her alanda fiili durumların bir adım önünde olması gerekmektedir. hukuki ihtilafların zaten ortaya çıkmaya başladığı bir durumda ise yeniliklerin getirilmesi kaçınılmaz bir gerçeklik halini almış demektir. Bu kapsamda yeni eser türlerinin telif haklarının korunması yönünde adımlar atılmalı ve eser sahipliği tanımı da yeniden gözden geçirilmelidir.
REFERANSLAR
http://www.telifhaklari.gov.tr/Telif-Hakki-Ihlali-Halinde-Ne-Yapilabilir
Yargıtay 7. CD, E:2007/2455, K:2009/13996, 11/11/2009.
SAMANDI, Raha, Türk Fikir Ve Sanat Hukukunda Eser Ve Eser Sahibi, 2019, Ankara, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı, erişim: https://dspace.ankara.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/20.500.12575/71302/620254.pdf?sequence=1&isAllowed=y.
TURAN, Metin, 2016, Geleneksel ve Elektronik Eser Sahiplerinin Telif Hakları, Dijital Haklar Yönetimi: Uluslararası Düzenlemeler ve Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Çerçevesinde Bir Değerlendirme, Bilgi Dünyası Dergisi, C. 17, S.1, Y. 2016, s.57-86
ZORLUEL, Murat, 2019, Yapay Zekâ ve Telif Hakkı, TBB Dergisi 2019 (142)
TURAN, Metin/YILMAZ, Bülent, Türkiye’de Telif Hakları İhlalleri: Yargıtay Kararları Çerçevesinde Bir Değerlendirme, Bilgi Dünyası, 2014, 15 (1), s. 55-75.
http://www.jurix.com.tr,
[1] Yargıtay 7. CD, E:2007/2455, K:2009/13996, 11/11/2009.
[2] SAMANDI, Raha, Türk Fikir Ve Sanat Hukukunda Eser Ve Eser Sahibi, 2019, Ankara, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı, erişim: https://dspace.ankara.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/20.500.12575/71302/620254.pdf?sequence=1&isAllowed=y.
[3] http://www.telifhaklari.gov.tr/Telif-Hakki-Ihlali-Halinde-Ne-Yapilabilir