Hizmet Tespit Davaları

Günümüzde artan kayıtsız işçi istihdamı yahut hizmet süresinin eksik kaydı gibi hususlar işçi haklarının en önemli ihlallerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Sigortalı olarak sayılan işlerde işveren tarafından Sosyal Güvenlik Kurumu’na işçinin çalıştığı süre tam olarak bildirilmesi gerekmektedir. Hizmet tespit davası; 5510 sayılı Kanun’a göre; sigortalı sayılan işlerde kurumca tespit edilmediğinde veya eksik bildirilmiş hizmetlerin tescil edilmediğinin sonradan öğrenilmesi halinde açılan dava türüdür. Bu dava türü ile amaçlanan temel konu işçinin ne kadar süre ile çalıştığının tespit edilemesidir. 

Bu davanın açılması durumda dikkat edilmesi gereken temel konu; sigortalı ile işveren arasındaki ilişkinin eser sözleşmesi veya vekalet sözleşmesi değil, hizmet sözleşmesi ilişkisinin olması gerektiğidir.

Görev ve Yetki 

Hizmet tespit davalarında görevli mahkeme İş Mahkemeleri’dir. İş mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde ise Asliye Hukuk mahkemeleri görevlidir.

İş davalarında açılacak davalar kural olarak davalının yerleşim yerinde, işçinin işini yaptığı yer mahkemesi yetkili  olabildiği gibi aksi yönde yapılan yetki sözleşmeleri de geçerli olabilmektedir. Sosyal Güvenlik Kurumu’na karşı açılmış olunan davalarda Sosyal Güvenlik İl Müdürlükleri’nin bulunduğu  yer iş mahkemesi’dir. İşverenle birlikte Sosyal Güvenlik Kurumu’na da husumet yöneltilmelidir. Hizmet tespit davlalarında davalı sayısının birden fazla olması halinde davalılardan birinin bulunduğu  yer iş mahkemesinde açılabilir.

Hizmet Tespit Davası Dava Açma Süresi Kaç Yıldır?

5510 Sayılı Kanun md. 86’ya göre  Aylık prim ve hizmet belgesi işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde iş mahkemesine başvurarak, alacakları ilâm ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları dikkate alınır.

Bu beş yıllık süre zamanaşımı süresi olmayıp hak düşürücü süredir,davanın her aşamasında hakim tarafından re’sen dikkate alınır. Yargıtay içtihatlarında işçinin birden fazla kez yanı iş yerinde giriş çıkışının olması halinde hak düşürücü süre her bir dönem için ayrı ayrı hesaplanacaktır.

Hizmet tespit davalarında zamanaşımının uygulanmadığı Yargıtay 10 ve 21. Hukuk Dairesi uygulamalarına göre aşağıdaki gibidir:

  • Müfettiş durum tespit tutanağı ya da tahikat raporu çalışması varsa
  • Asgari işçilik incelemesi neticesinde işverenden sigortalının primleri icra yoluyla tahsil edilmişse
  • İşveren bordrosunda sigortalıdan sigorta primi kesildiği halde kuruma yatırılmamışsa
  • Sigortalı durumda iken memurluğa geçiş yapılmışsa
  • İşe giriş bordrosu yapıldığı halde bordro ve prim kuruma verilmemişse
  • İşçilik hakları tazmainatları (ihbar, kıdem, ücret alacağı vs) ilişkin aynı döneme ilişkin kesin hüküm niteliğinde yargı kararları varsa hizmet tespit davaları zamanaşımına uğramaz.

Hizmet Tespit Davası Şartları

 Hizmet tespit davalarında SGK ile birlikte işverene karşı dava açılması gerekmektedir. Dava süresi içinde iş yeri el değiştirmiş ise; eski işverenle birlikte yeni işverenin de hasım olarak gösterilmesi gerekmektedir. Yerleşik yargıtay kararlarına göre; SGK ya husumet yöneltilmeyen hizmet tespit davalarının uygulama zorunluluğu bulunamaktadır.

Hizmet tespit davasının açılabilmesi için, sigortasız bir çalışmanın bulunması ya da eksik sigorta primine esas kazancın , eksik günlerin bulunması gerekmektedir.Buna ek olarak daha önceden açılmış aynı nitelikte kesinleşmiş bir davanın bulunmaması gerekmektedir.

T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2015/21-507 E-2019/282K. Nolu kararına göre; Tespit edilen bordro tanıklarının hangi dönemlerde anılan iş yerlerinde çalıştıkları tespit edilmeli, mahkemece dinlenen bordro tanıklarının beyanları arasında çelişki olursa bu çelişki usulünce giderilmeli, aynı çevrede iş yapan başka işverenler veya bu işverenlerin çalıştırdığı kişiler, komşu iş yeri tanıkları resen saptanarak dinlenilmeli, davacının dava dışı işveren veya işverenler nezdinde çalıştığı tespit edildiği takdirde aralarında organik bağ bulunduğu anlaşılan dava dışı işveren ya da işverenlerin davaya dâhil etmesi için davacıya önel verilmeli ve bu işverenin veya işverenlerin göstereceği deliller toplanmalı, uyuşmazlık konusu olan dönem yönünden duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çalışma süresi tespit edilmeli, deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler üzerinde durulmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Şu hâlde direnme kararı yukarıda yazılı bu değişik gerekçe ile yerinde değildir. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2015/10-534 E ve 2019/265K. Nolu kararına göre ..uyuşmazlık konusu dönem ve sonrasında anılan iş yerinin faaliyetinin olup olmadığı, Kanun kapsamından çıkmış olsa bile faaliyetine devam edip etmediği hususunun da açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Bu itibarla, vergi dairesi, belediye gibi kurumlardan …..’a ait iş yerinin faaliyetine devam edip etmediği sorulmalı, varsa ilgili kayıt ve belgeler dosya içeriğine kazandırılmalıdır. Davaya konu sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti yönünden izah edildiği üzere hiçbir kuşku ve tereddüde yer vermeyecek şekilde araştırma yapıldıktan sonra karar verilmelidir. Hâl böyle olunca mahkemece önceki kararda direnilmesi doğru olmadığından, hükmün Özel Daire bozma kararında belirtilen nedenler yanında yukarıda yazılı ilave nedenlerle bozulması gerekmiştir.

T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2015/10-2855 E.-2019/221 K nolu kararına göre; Kamu düzenini ilgilendiren hizmet tespiti davalarında, hâkimin özel bir duyarlılık göstererek delilleri kendiliğinden toplaması ve sonucuna göre karar vermesi gerekir. Bu bağlamda mahkemece gerçek işveren ya da işverenlerin tespiti hâlinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) … maddesi uyarınca davacıya gerçek işveren ya da işverenlere karşı taraf sıfatını yöneltmesi için süre verilmeli, taraf sıfatı yöneltildiğinde gösterecekleri bütün deliller toplandıktan sonra yapılacak değerlendirme ile sonuca gidilmesi gerekmektedir. O hâlde Özel Daire bozma kararında belirtilen hususlar yanında yukarıda belirtilen hususlar da bozma kararına ilave edilmelidir. Hâl böyle olunca direnme kararı Özel Daire bozma kararı yanında, yukarıda belirtilen ilave nedenlerle bozulmalıdır.

T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2015/21-835 E- 2019/208 K. Nolu karara göre;  Somut olayda; davacı tanıklarının beyanı ile hüküm kurulduğu, komşu işyeri tanığı olduğunu iddia eden kişilerin, komşu işyeri tanığı olup olmadığının araştırılmadığı, eksik inceleme ile karar verildiği anlaşılmıştır. Yapılacak iş; davalı işverene, dava konusu döneme ilişkin imzalı ücret bordroları olup olmadığını sormak, varsa getirterek imzaların davacıya ait olup olmadığını davacıya sormak, imza inkarı halinde imza incelemesi yaptırarak imzaların davacının eli ürünü olup olmadığını tespit etmek, imzaların davacının eli ürünü olduğu dönemler yönünden davanın reddine karar vermek, imzalı ücret bordrolarının olmadığı veya imzanın davacıya ait olmadığı dönemler yönünden ise; dönem bordrolarında davacı haricinde bildirilen kimse olmadığı nazara alınarak dinlenen tanıklardan komşu işyeri tanığı olduğu iddia olunan kişilerin dava konusu dönemde komşu işyeri tanığı olup olmadığını araştırmak, ayrıca Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.

T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/10-2071E.- 2019/176K. Nolu kararına göre; Davacı ile davalı arasındaki ilişkinin niteliği ve davalının işverenlik sıfatının bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir. Öte yandan direnme karar başlığında davalı şirketin unvanı …. … Ltd. Şti. olması gerekirken Bugün … Ltd. Şti. olarak gösterilmiş olması hatalı ise de, bu hususun maddi hata olduğu sonucuna varılmakla mahallinde her zaman düzeltilebileceğinden bozma nedeni yapılmamış eleştirilmekle yetinilmiştir. Hâl böyle olunca yukarıda açıklanan sebeplerle, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uymak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2015/21-1327E.- 2019/152K. Davacının bu belgelerde imzası olup olmadığını araştırmak yanında kolluk aracılığı ile davalı iş yerine komşu olan iş yerlerinden davacının çalışmasının gerçek ve fiili çalışma olup olmadığı yönünde araştırma yapmak, 25.08.2010 tarihli müfettiş raporunda adı geçen ve çalışmaları iptal edilmeyen kişilerden tanık olarak beyanı alınmayan kişiler ile SGK, zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle iş yerine o tarihte komşu olan diğer iş yerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu iş yeri çalışanları, yoksa iş yeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek davacının çalışmasının niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra eğer çalışma varsa çalışmanın tam zamanlı mı yoksa kısmi zamanlı mı olduğunu araştırmak ve sonucuna göre karar vermekten ibaret olduğuna işaret eden Özel Daire bozma kararı yerindedir. Hal böyle olunca direnme kararı, Özel Daire bozma kararında belirtilen nedenlerle bozulmalıdır.

Hizmet tespit davası sonuçlarından tescil

Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği md.18’e göre işe giriş ve işten ayrılışın re’sen tescili aşağıdaki şartlar halinde mümkündür.

MADDE 18 – (1) Kanun kapsamında sigortalı olması gerektiği halde;

  1. Kurumun denetim ve kontrolle görevli memurlarınca fiilen yapılan denetimler veya işyeri kayıtlarından yapılan tespitler ya da kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatları gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemeler veya kamu kurum ve kuruluşları ile 5411 sayılı Kanun kapsamındaki kuruluşlar tarafından düzenlenen  ve sadece beyan esasına dayanmayan belge veya alınan bilgiler sonucu,
  1. Kanunun 8 inci maddesinin yedinci fıkrasına göre kamu idareleri ile Kanunun 100 üncü maddesine göre 5411 sayılı Kanun kapsamındaki kuruluşlar, döner sermayeli kuruluşlar, diğer gerçek ve tüzel kişilerden doğrudan kamu idareleri ile kanunla kurulan kurum ve kuruluşlarla yapılan protokoller çerçevesinde alınan ve sadece beyan esasına dayanmayan bilgiler sonucu,
  2. Hizmet tespitine ilişkin kesinleşen yargı kararlarına göre,
  3.  İşe giriş bildirgesi verilmediği halde sicilsiz tahakkuk komisyonunca, sigorta prim bordrosunda yer alan çalışmaları hizmet olarak sayılanlar ile işe giriş bildirgesi verilmediği halde başkasına ait sigorta sicil numarasında kayıtlı hizmetleri kabul edilenlerden,

Kuruma bildirilmediği tespit edilenlerin, tescil işlemleri Kurumca re’sen yapılır.

Prime esas kazançlar tespit edildikten sonra ödenmeyen primler işverenden  gecikme zammı ile birlikte istenir. Kurum alacaklarının ödenmeme ihtimali ya da tehlikesi olduğu hallerde ise; işverenden teminat isteme, ihtiyati haciz yönteminin uygulanması ya da ihtiyati tahakkuk gibi amme alacaklarından kaynaklanan güvence yöntemleri uygulanabilir. Ayrıca SGK tarafından işverene karşı açılabilecek başkaca davalar da mevcuttur. Bunlar; iptal davası açma, ortaklığın feshini isteme, işyerini yeni devralanın sorumluluğu yoluna gitmek gibi yöntemlerdir. 

Buna ek olarak SGK tarafından işverene karşı idari para cezalarının uygulanması da mümkünüdür. 

SONUÇ

İşverenlerin günlük kar gütme amaçları ile eksik gösterdikleri prim gün sayısı, işçi tarafından SGK taraf gösterilerek açılan hizmet tespit davası neticesinde  çok daha ağır sonuçlara sebebiyet vermektedir. Söz konusu alacaklı kamu olduğunda ise; amme alacaklarına özgü alacak tahsil yöntemlerine başvurularak kamu alacağını gecikme faizi ile birlikte tahsil etmektedir. Bu sebeple; bu kadar zarara katlanmak yerine primlerin çalışılan gün sayısı üzerinden tam olarak yatırılması her iki taraf bakımından en faydalı çözümlerden biri olacaktır. Hukuk büromuz işçi ve işveren vekilliği yapmakta olup tarafların en az zarar ile yapılan yanlışların telafisini sağlayacak çözümler üretmektedir. 

Leave a Reply