GEMİ MÜLKİYETİNİN KAZANILMASI

Mülkiyet temel anlamıyla, hak sahibine sahip olduğu mülkü koruma, hak iddia etme ve tasarruf etme gibi haklar tanımaktadır. Gemilerin mülkiyeti söz konusu olduğunda, geminin bütünleyici parçaları ve eklentileri mülkiyet kapsamında değerlendirilmektedir. Mülkiyete dahil olmayan konuların ayrıca ve açıkça belirlenmesi önem arz etmektedir.

Gemilerle ilgili uygulanacak hukuk bakımından Milletlerarası özel Hukuk Kanunu ile uyumlu olarak Türk Ticaret Kanunu md.996 ve 997’ye göre; Türk gemi sicilinde kayıtlı bulunan gemilere Türk Ticaret Kanunu, gemi sicilinde kayıtlı bulunmayan gemiler bakımından ise mülkiyet ve sınırlı ayni hak gibi konularda taşınırlara ilişkin hükümler uygulanacaktır. Sicil yeri bulunmayan gemiler bakımından ise; ayni haklar bulunduğu yer hukukuna tabi olacaktır. Bu makalemizde gemi mülkiyetinin kazanılması konularına yer verilecektir.

 

Mülkiyetin Aslen Kazanılması

  • Sahiplenme Yolu ile mülkiyetin kazanılması

Mülkiyetin aslen kazanımı hakkı sadece devlete ait olup, geminin sahipsiz ya da terk edilmesi durumunda devlet bu gemiyi gemi siciline kayıt ettirmek yoluyla gemi üzerindeki mülkiyetin aslen kazanılmasıdır.

Ticaret Kanunu Madde 998 (1) Sahipsiz bir gemiyi sahiplenme hakkı sadece Devletindir. Sahipsiz gemi, sicil kayıtlarından malikinin kim olduğu anlaşılamayan veya usulüne uygun olarak mülkiyeti terk edilmiş olan gemidir.

(2) Devlet kendisini gemi siciline malik olarak tescil ettirmek suretiyle gemi üzerindeki mülkiyeti iktisap eder.

  • Zamanaşımı yolu ile mülkiyetin kazanılması 

Sicile kayıtlı bir geminin, geminin maliki olmadığı halde gemi siciline gemi maliki olarak kaydedilmesi ve bu kayda karşı beş yıl boyunca davasız ve aralıksız olarak zilyet olarak elinde bulundurması halinde geminin mülkiyetini kazanmış olur. Sürenin başlangıcı, geminin tescil edildiği tarihten itibaren başlamaktadır. Belirtilen süre içinde zamanaşımının kesilmesi ve durması gibi konular söz konusu olabilir. Bu durumda zilyetlik konusunun değişmesi ya da yeniden edinilmesi gibi durumların tespitinin yapılarak zamanaşımının kesilmesi sebepli olarak dava açılması gerekmektedir. 

Sicile kayıt edilmesi gerektiği halde kayıt unsuru gerçekleşmemiş olan bir gemiyi davasız ve aralıksız olarak 10 yıl boyunca  asli zilyet sıfatıyla elinde bulunduran kişi, geminin sicile kendi adına kaydını isteme hakkına sahiptir.  Tescilin yapılabilmesi ise ancak dava açarak mümkün olmaktadır. Bu durumda; tescil davası adı altında geminin kayıtlı bulunduğu veya kaydedilmesi gereken sicil müdürlüğüne karşı tescil davası açılması gerekmektedir. Mahkeme, ilgilileri, en fazla üç aylık bir süre belirleyerek itirazlarını bildirmeye tirajı ellibinin üstünde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan bir gazetede yapılacak ilanla çağırır. İtiraz edilmez veya itiraz reddolunursa tescile karar verilir. Tescile karar verilmeden önce, üçüncü bir kişi malik sıfatıyla tescil edilir veya üçüncü kişinin mülkiyeti dolayısıyla sicile, gemi sicilinin doğru olmadığı yolunda bir itiraz şerhi verilmiş olursa, tescil kararı üçüncü kişi hakkında hüküm ifade etmez. Mahkeme tarafından verilen tescil kararı ile asli zilyet gemi mülkiyetini, kendini sicile kaydettirdiği anda kazanır. 

Olağanüstü zamanaşımı sebepli açılan tescil davasında, mahkemenin kabulü halinde geminin eski malikinin yerine yeni malik kaydı yapılır.   Bu durumda eski malik ile yeni malik isimlerinin kaydı arasında gemi sahipsiz olacağından hak kaybını önlemek için gemi siciline şerh verilmesi istenmelidir. 

Mülkiyetin Devren Kazanılması

Mülkiyetin devren kazanılması ile kastedilen konu; tarafların devir şartlarında anlaşmaları ve devir için gerekli hukuki işlemlerin tamamlanmasıdır. Bu kapsamda gemi siciline kayıtlı bir geminin devri için yazılı bir anlaşma yapmaları ve imzaların noterce onaylı olması gerekmektedir. Türk Ticaret Kanunu md.1001 ile devrin şekli belirtilirken devrin noterde yapılması koşulu yer almamakla birlikte imzaların noterce onaylanması şartı yer almaktadır. Buna göre; taraflar yazılı anlaşmalarını gemi sicil müdürlüğünde de yapabilirler. Kanun gerekçesinde; amaçlanan konunun zilyetliğin geçmiş olması ve taşınırın büyük bir ekonomik değer taşıması bakımından yazılı biçimde yapılması gerektiği belirtilmiştir.

Geminin fiilen teslimi, mülkiyeti devralan gerçek veya tüzel kişinin gemi adamlarının göreve başlamaları ile mümkün olacağı yönünde görüş mevcuttur.

Mülkiyetin devri borcunu doğuran akit olarak alım, satım, bağış, trampa(mal değişim sözleşmesi), gemi inşa sözleşmeleri sayılabilir. Mülkiyetin devri konusunda gemi siciline kayıtlı olan ve olmayan gemiler bakımından ayrı açıklama yapılması gerekmektedir. Devrin kapsamı ise taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça geminin mülkiyeti ile birlikte, devir anında mevcut eklentilerin de mülkiyeti devir konusu olmaktadır. 

  • Gemi siciline kayıtlı olmayan gemiler: Sicil kaydı bulunmayan Türk gemileri bakımından Türk Medeni Kanunu kapsamında taşınır hükümleri uygulanacağından, geminin tamamının veya payının devri için zilyetliğin devri gerekecektir. Medeni Kanun Md.763’e göre; “Bir taşınırın zilyetliğini iyiniyetle ve malik olmak üzere devralan kimse, devredenin mülkiyeti devir yetkisi olmasa bile, zilyetlik hükümlerine göre kazanmanın korunduğu hâllerde o şeyin maliki olur.”  Buna göre; sicile kayıtlı olmayan bir geminin zilyetliğini iyi niyetle malik olmak üzere devralan kimse, devredenin mülkiyeti devir yetkisi olmasa bile zilyetlik hükümlerine göre bu kimsenin kazandığı mülkiyet korunur.

T.C Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 2018/ 2044 E.-2019 / 4497 K nolu kararına göre; Taraflar arasında dava konusu teknenin gemi siciline kayıtlı olmadığı ve başlangıçta davalı …’ya ait olduğu hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Dava konusu tekne gemi siciline kayıtlı olmadığından menkul hükmündedir ve satışı da menkul hükümlerine tabidir.

  • Gemi siciline kayıtlı olan gemiler: Sicile kaydı bulunan gemiler yukarıda açıklama yaptığımız TTK md.1001 kapsamında yazılı sözleşme ve noter onaylı imza ve zilyetliğin devri ile gerçekleştirebilirler. Gemi sicil müdürlüğünde yine bu devir işlemini yapmaları mümkündür. 
  • Sicile kayıtlı gemi payı ve iştirak payı: İştirak payının devrinde tescil zorunluluğu öngörülmüş iken, donatma iştiraki şeklinde işletilmeyen sicile kayıtlı gemiler bakımından tescil zorunlu olmamaktadır. Diğer bir ifade ile sicile kayıtlı gemi üzerindeki iştirak payının devrinin gemi siciline tescil edilmesi gereklidir. Donatma iştirakinde; paydaş donatanlardan her biri iştirak payını diğer paydaşların izni ve onayı olmaksızın devredebilir. Ancak bu devir sonrasında geminin Türk bayrağı çekme hakkı kaybedilecek ise bu durumda devir için diğer paydaşların onayı gerekmektedir. Donatma iştirakinde borcun ödenmesine ya da bir yolculuk sonrasında geminin tamir edilmesine karar verilir ise, bu durumda karara katılmayan paydaş bu borcu ödemek yerine payını bırakabilir. Bu halde gerekli ödemeyi yapması gerekmez. Böyle bir hakkını kullanmak isteyen paydaşın kararını donatanlara noter aracılığıyla ya da sicil müdürlüğüne bildirmesi gerekmektedir.

Gemi mülkiyetinin kira ve navlun sözleşmeleri üzerinde etkisinin devam edebilmesi için, bu sözleşmelerin gemi siciline şerh edilmesi gerekmektedir. Bu şekilde şerh sonraki malikler üzerinde hüküm ve sonuç doğurabilir.

Sicile kayıtla ilgili bazı kararlar aşağıdaki gibidir:

T.C Yargıtay 15.Hukuk Dairesi 2020/ 1378 E.- 2020 / 2233 K. nolu kararına göre; Dava, icra müdürlüğünden İİK’nın 94/II. maddesine göre alınan yetki belgesine istinaden arsa sahipleri ve yüklenici aleyhine açılan davacının icra takibine konu alacağı ile sınırlı olarak iş bedeli alacağının arsa sahiplerinden tahsili ile yapılan icra takip dosyasına aktarılması istemine ilişkindir.

İİK’nın 94/II. maddesi gereğince borçlunun reddetmediği miras veya başka bir sebeple iktisap eyleyip henüz tapuya ve gemi siciline tescil ettirmediği mülkiyet veya diğer ayni hakların borçlu namına alacaklı tarafından istenebileceği, talep üzerine icra dairesinin alacaklının bu muameleyi takip edebileceğini tapu veya gemi sicili dairesine ve icabında mahkemeye bildireceği hükmü getirilmiş olup; İİK’nın 94/II. maddesine göre icra müdürlüğünden alınacak yetki belgesine istinaden sadece mülkiyet ve ayni hakların borçlu adına tescili istenebileceği…

T.C Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2019/11-658 E- 2020/101 K. nolu kararında;

İlk Derece Mahkemesi Kararı: Dava konusu yatın Türk gemi siciline kayıtlı olduğu, sicile kayıtlı gemilerin satış sözleşmesinin resmî şekilde yapılması gerektiği, bu nedenle taraflar arasındaki sözleşmenin geçerli bir sözleşme olmadığı, ayrıca davacının davalıya teslim ettiği gemiyi ondan geri alarak sözleşmeden dönme iradesini açıkladığı, davalının da aralarındaki anlaşmaya göre üstlendiği edimi yerine getirmediği, taraflar arasındaki gemi satışına ilişkin sözleşmenin geçerli olmaması nedeniyle herkesin aldığını iade etmesi gerektiği, …kaldı ki yukarıda açıklandığı üzere ortaklığın gerçek anlamda bir ortaklık olarak değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile davalının şirketteki hissesinin iptaline; karşı davanın kabulü ile 107.100,00 Euro’nun karşı davalı şirketten tahsiline; birleşen davanın ise reddine karar verilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; asıl davanın hisseleri devreden … tarafından açılması gerektiği, ayrıca asıl davada verilen kararın infaz kabiliyetinin bulunmadığı, bu nedenle sonuç doğurmayacağı için kararın kesinleştiğinden bahsedilemeyeceği ve resen asıl davanın temyiz incelemesinin yapılarak bozulabileceği, bu nedenle direnme kararının bu değişik gerekçeyle bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.

Mülkiyetin Kaybedilmesi 

Sicile kayıtlı bir geminin  kaza yapması, enkaz haline gelmesi, batması, tahrip olması gibi geminin zayi olması gibi durumlarda geminin mülkiyesi sona etmektedir. Ancak; gemi malikinin çevreye verdiği zararlardan, geminin enkazının kaldırılmasından kaynaklanan sorumlulukları devam eder.  Buna ek olarak geminin terk edilmesi ile de mülkiyetin kaybedilmesi mümkündür.

T.C Yargıtay 11.Hukuk Dairesi 2018/ 3111E.2019 / 4887 K. nolu kararına göre;Mahkemece, bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, Brezilya Devlet Otoriteleri tarafından yapılan geçerli müsadere işlemi sonucunda Düden gemisinin Türk bayrağı çekme hakkını kaybettiği, müsadere ile mülkiyet aslen kazanılmış olduğundan gemi üzerindeki tüm ipotek ve rehin haklarının da sona erdiği, davacı Brezilya Devletinin açmış olduğu ihalede gemiyi bütün ayni haklardan ari olarak satın almış olduğundan davalı Emlak Bankası tarafından daha önce gemi üzerine konulan ipotek hakkının da sona erdiği, Türk bayrağı çekme hakkının yitiren bir geminin talep halinde sicil kaydının silinmesi mümkün olduğundan Düden gemisinin Türk gemi sicilindeki kaydının silinmesi yönündeki talebin anılan yasa maddesine uygun olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne….geminin Türk Milli Gemi Sicilinden terkinine, söz konusu geminin mülkiyetinin davacı donatan Lyra Navagation Maritime Ltd Şirketine ait olduğunun tespitine karar verilmiş olup davalılar vekillerinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına karar verilmiştir.

SONUÇ: Gemilerin mülkiyetinin kazanılması kamu hukukundan ve özel hukuktan kaynaklanan sebeplere dayanabilir. Devletin sahipsiz, terk edilmiş bir gemi üzerinde kamu adına kayıt yapma hakkı bulunmaktadır. Taraflar arasındaki yazılı sözleşmeler bakımından ise geminin devri mümkün olup istisnai olarak donatma iştirakleri ile ilgili ayrıca tescil şartı getirilmiştir. Tescilin hatalı olması, tarafların sözleşme sonrası üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmemesi ya da miras payı kaynaklı anlaşmazlıklardan dolayı tescil ve iptal davaları sıklıkla uygulamada görülmektedir. 

Leave a Reply