Çek veya Bono (Senet) Borçlusu Tarafından Açılan Menfi Tespit Davaları

Menfi tespit davalarının büyük çoğunluğu, kambiyo senetlerine bağlı borçlarla ilgili (çek, bono, poliçe) açılmaktadır. Kambiyo senedi alacaklının elini kuvvetlendiren güçlü bir delildir. Bir çek veya bonodan kaynaklanan alacağını kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takibe koymuş olan alacaklının karşısında borçlu dezavantajlı konumdadır. Çünkü, kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takipte borçlunun senetteki borca veya imzaya itiraz etmesi icra takibini durdurmamakta, takip süreci oldukça hızlı ilerlemekte ve alacaklı lehine sonuçlanmaktadır. Borçlunun icra takibini durdurabilmesi ve senetteki borcu ödemekten kurtulabilmesi için menfi tespit davası açması gerekir. Kambiyo senetlerinde yazılı borçla ilgili olarak açılan menfi tespit davalarının kritik ve özel durumu nedeniyle bu bültende konuyla ilgili önemli hususları sizlerle paylaşıyoruz.

1. Menfi Tespit Davası Nedir?

Menfi tespit davaları, borçlu olduğu iddia edilen kişi tarafından alacaklıya yöneltilen ve borçlu olunmadığının ispatı için açılan davalardır. Yargıtay kararında da ifade edildiği üzere “HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır.”[1]

2. Kambiyo Senetlerine Özgü Haciz Yoluyla Takipte Menfi Tespit Davasının Etkisi

Menfi tespit davası açan borçlu taraf, borçlu olmadığını ispat edecek, hem de bu dava sayesinde hakkında başlatılmış icra takibi varsa bu takibin durdurulmasını sağlayabilecek veya paranın alacaklıya ödenmesine engel olabilecektir.

Menfi tespit davası, kambiyo senetlerine özgü takip henüz başlamadan önce veya takip başladıktan sonra açılabilir. İcra takibi başladıktan sonra menfi tespit davası açılabilmesine icra takibine itiraz etmiş veya etmemiş olmanın bir etkisi yoktur. İster takibe itiraz edilmiş olsun isterse hiç itirazda bulunulmamış olsun borçlu, menfi tespit davası açabilir. Çünkü borca veya imzaya itiraz takip hukukunu ilgilendiren bir mesele iken menfi tespit davası maddi hukuka ilişkindir. Ve borçlunun menfi tespit davasıyla elde edeceği yarar, itiraz prosedüründen farklı ve avantajlıdır. Bu nedenle borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğu kabul edilir. Yargıtay da verdiği kararlarda aşağıdaki tespitlerde bulunmaktadır;

Kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takibe itiraz edilmemiş olması menfi tespit davası açılmasını engellemez.”[2]

“Kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takipte, borca veya imzaya itiraz takibi durdurmadığından imzaya itiraz etmiş olan fakat elinde İİK madde 169(a)’da belirtilen yazılı resmi belge bulunmayan borçlunun hakkındaki takibi durdurabilmek için menfi tespit davası açmakta hukuki yararı vardır.”

Davanın bono nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkin olup, hukuki dayanağının İİK’nun 72. maddesi olduğunu, icra mahkemesince verilen icra takibinin durdurulması kararı, takip hukukuna ilişkin olup, maddi hukuk bakımından davacının menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğunun gözetilmesi gerekir.”[3]

Kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takipte menfi tespit davası açmak tek başına icra takibini durdurmaz. Takibin durdurulması, talep halinde ve teminat karşılığında mümkün olmaktadır. Ancak dava, icra takibi başlatıldıktan sonraki aşamada açılmışsa, icra takibi teminat karşılığında durdurulamaz. Sadece hacze çevrilen malların icra veznesindeki parasının alacaklıya ödenmesine engel olunabilir. Bunun için de yine teminat yatırılması gerekmektedir.

Borçlunun menfi tespit davası açmasının ardından aynı takip konusu borçla ilgili olarak alacaklı varsa borçlu itirazının iptal edilmesi için itirazın iptali davası açamaz. Açtığı takdirde davanın tarafları, konusu ve sebebi aynı olduğundan dava derdestlik nedeniyle reddedilecektir.

Borçlu menfi tespit davasını kazanırsa, borçlu olunmadığı hususu kesin hükümle karar altına alınmış olur ve aynı konuda alacaklı tekrar dava açamaz. Borçluya karşı başlatılmış olan icra takibi borçlu lehine karar verilmesiyle durur ve kararın kesinleşmesiyle birlikte takip sona erer. Borçlu malları üzerine haciz konulmuşsa bunlar kalkar; haczedilen mallar satılmışsa, satıştan elde edilen tutar borçlu tarafa geri ödenir. Davacının talebi varsa, haksız ve kötüniyetli alacaklı, alacağın %20 sinden az olmamak üzere tazminat ödemeye mahkûm edilir.

Menfi tespit davasını alacaklı taraf kazanırsa, borcun varlığı ve borçlunun borçlu olduğu hususu kesin hükümle karar altına alınmış olur. Daha önce ihtiyati tedbir kararıyla başlamış olan icra takibi durdurulmuşsa, icra takibine kaldığı yerden devam edilir. Alacaklı daha önceden talep etmişse, borçlunun talebiyle icra takibinin durdurulmuş olması şartıyla alacağın %20 sinden az olmamak üzere borçlu aleyhine tazminata hükmedilir.

3. Menfi Tespit Davasını Kimler Açabilir?

Bir kambiyo senedi nedeniyle borç altına girmiş olan kişilerden her biri menfi tespit davası açabilir. Bu kişiler, senetteki borcun ödenmesi talebiyle kendisine başvurulabilecek olan asli borçlular ile müracaat borçlularıdır. Cirantalar ve aval veren avalistler de menfi tespit davası açabilirler. Zira onlar da borç ödeme ve icra takibi tehdidi altındadır. Burada dikkat edilmesi gereken husus, menfi tespit davasını açacak kişinin kambiyo senedinde imzasının mutlaka bulunması gerekliliğidir. Senette imzası bulunmayan kişi bu davayı açamaz.

Ciro silsilesinde imzası bulunmayan kişinin menfi tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur.”[4]

“Araç satış sözleşmesinde davacının taraf olmaması, davacının dava konusu bonoyu avalist sıfatıyla imzalaması, Türk Ticaret Kanununun 702/2 maddesine göre “aval veren kişinin teminat altına aldığı borç , şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdünün geçerli olduğu ” hükmü karşısında avalistin senetteki şekil eksikliği dışında asıl borçlu ile lehdar arasındaki ilişkiden dolayı menfi tespit talebinde bulunulamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm Yargıtay tarafından onanmıştır”.[5]

4. Menfi Tespit Davası Kime Karşı Açılır?

Menfi tespit davası son hamile karşı açılabilir. Ayrıca, senette imzası bulunan ve bu sebeple senet bedelini ödedikten sonra davacıya karşı müracaat hakkını kullanabilecek yani ondan senet bedelini talep edebilecek bir ciranta da davalı olabilir. Borçlu menfi tespit davasını, lehtar ile hamil aleyhine veya hamil ve cirantalar aleyhine açabilir. Sadece senedin lehtarı aleyhine de dava açması da mümkündür.

“İptali istenen bonoların, üçüncü kişilere ciro edilmiş olması halinde bile, borçlunun senet lehtarına karşı bu senetlerden dolayı borçlu olmadığının tespitini istemekte hukuki yararı vardır.”[6]

3. Çek veya Bono İle İlgili Menfi Tespit Davalarında İleri Sürülen Başlıca Sebepler

Senede bağlı bir borç ile ilgili açılmış menfi tespit davalarında borçlu olunmadığının ispatı için çeşitli sebepler ileri sürülerek bunlar ispatına çalışılmaktadır.  Bunlardan başlıca birkaçına bu başlık altında değinmekte yarar görüyoruz.

Menfi tespit davasında borçlu;

  • Senedin bedelsiz olduğunu,
  • Senedin hükümsüz olduğunu,
  • Borcun zamanaşımına uğradığını,
  • Temeldeki borç ilişkisi hariç başka bir nedenle kişisel bir defi hakkına sahip olduğunu ileri sürüp ispat ederek senette yazılı borcu ödemekten kurtulabilir.

Senedin bedelsiz olmasından kasıt, senedin düzenlenme sebebini oluşturan asıl borç ilişkisinden kaynaklanan bir nedenle borçtan sorumlu olunmaması halidir. Örneğin; borcun ödenmiş olduğu iddiası bir bedelsizlik iddiasıdır. Belirtilmelidir ki asıl borcu geçersiz kılan her sebep, kambiyo senedini de geçersiz kılacak diye bir kural yoktur. Aksine kambiyo senetleri illetten mücerret senetler olduğundan asıl borç ilişkisinden bağımsız bir borcu ifade ederler. Bu nedenle bedelsizlik iddiasında bulunulurken bu husus göz önünde bulundurulmalıdır.

“Çekin bedelsiz olduğu iddiası niteliği itibarıyla İİK madde 72 gereğince açılmış menfi tespit davasıdır.”

Senedin hükümsüzlüğü ise, senetteki şekil şartlarında eksiklik olması, senedin sahte olması, senedi imzalayanın temsil yetkisine sahip olmaması, senedin imzalanmasında iradenin bozulmuş olması örneğin cebir veya tehdit sonucu senedin imzalanması gibi sebepleri ifade etmektedir.

“İcra mahkemesince, çeklerdeki imzanın keşideci şirket yetkilisine ait olmadığının saptandığı gerekçesiyle icra takibinin durdurulmasına karar vermiş olması takip hukukunu ilgilendirmekte olup davacının maddi hukuk açısından menfi tespit davası açmasına engel teşkil etmez. Öte yandan takip hukukuna ilişkin inceleme yapan icra mahkemesinde alınan bilirkişi raporu genel mahkemeyi bağlamayacağı için mahkemece yeniden imza örnekleri toplanıp, imzanın davacıya ait olup olmadığı yönünde uzman bilirkişi raporu alınması gerekir.”[7]

4. Davada İspat Yükü

Menfi tespit davalarında ispat yükü, davacının hangi nedenlerle borcu bulunmadığını iddia etmekte olduğuna göre değişmektedir. Ancak kural olarak menfi tespit davalarında ispat yükü davacı borçlu üzerindedir.[8] Örneğin; borçlu senette tahrifat yapıldığını veya senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürüyorsa, bu iddiaların doğru olmadığını ispat etmek davalı alacaklıya düşecektir. Ancak şayet borçlu, ödeme, takas, ibra gibi bir nedenle borcun sona erdiğini veya senedin hatır senedi olup karşılıksız olduğunu ileri sürerse ya da senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasında bulunursa bu iddialarını kendisi ispat etmek durumundadır.

Aşağıda konuyla ilgili Yargıtay kararlarından örneklere yer verilmiştir;

Somut olay bakımından alacağın ispat yükü altında olan davalı, yazılı delil olan ve soyut borç ikrarı taşıyan bono ile alacağını ispatlamıştır. Senedin dayanağı borç ilişkisinin senedin tanziminden önce oluşması alacağın varlığını ortadan kaldırmaz. Olsa olsa şirketin kendi yöneticisine karşı açacağı bir sorumluluk davasının konusunu oluşturabilir.

O halde; HMK 201.maddesine uygun olarak ispat yükü kendine düşen davacının, borcun olmadığı yönündeki iddiası yazılı delil ile kanıtlanamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekir.”[9]

Sonuç

Menfi tespit davaları, bir çek veya bonoda yazılı borçtan sorumlu tutulan ve senette imzası bulunan kişiler tarafından, lehtar, hamil veya cirantalara karşı açılabilir. Kendisine karşı başlatılmış kambiyo senetlerine özgü icra takibini durdurmanın veya satıştan elde edilen paranın alacaklıya ödenmesine engel olmanın tek yolu olan bu davanın kazanılması halinde davacı taraf borcu ödemekten tamamen kurtulmaktadır.

Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi ve danışmanlık için uzman ekibimizle iletişime geçebilirsiniz.

Saygılarımızla.

Solmaz Hukuk ve Danışmanlık.

Referanslar

Talih Uyar/Alper Uyar/Cüneyt Uyar, (2015), Olumsuz(Menfi) Tespit ve Geri Alma(İstirdat) Davaları, Bilge Yayıncılık, Ankara.

Baki Kuru, (2016), İcra ve İflas Hukuku, Legal Yayıncılık, İstanbul.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2020/2891 E., 2021/4366 K.

Yargıtay 19.HD, 18.09.2008, 1883/8526.

Yargıtay 19. HD, 28.05.2014, 7251/9916.

Yargıtay 19. HD, 20.12.1994, 2475/12804.

Yargıtay 11. HD, 2020/3912 E., 2021/4089 K.

Yargıtay 11. HD, 18.01.1988, 5330/5.

Yargıtay 19. HD, 08.01.2014, 15932/793.

Yargıtay 11. HD, 23.06.2014, 8482/11895.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2020/5671 E., 2021/3553 K.

 

[1] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2020/2891 E., 2021/4366 K.

[2] Yargıtay 19.HD, 18.09.2008, 1883/8526.

[3] Yargıtay 19. HD, 28.05.2014, 7251/9916.

[4] Yargıtay 19. HD, 20.12.1994, 2475/12804.

[5] Yargıtay 11. HD, 2020/3912 E., 2021/4089 K.

[6] Yargıtay 11. HD, 18.01.1988, 5330/5.

[7] Yargıtay 19. HD, 08.01.2014, 15932/793.

[8]Yargıtay 11. HD, 23.06.2014, 8482/11895.

[9] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2020/5671 E., 2021/3553 K.

Leave a Reply