İcra takibinde borçluya gönderilen ödeme emri, borçlu tarafından itiraz edilmediği veya borçlunun yaptığı itiraz kaldırıldığı ya da iptal edildiği için kesinleşmiş olabilir. Ödeme emrinin kesinleşmesi halinde icra takibinde bir sonraki aşama haciz aşamasıdır. İcra memuru alacaklının talebi üzerine alacaklının alacağını karşılayacak miktarla sınırlı olmak üzere borçlunun mallarını haczeder. İcra sürecinde sadece borçluya ait olan mallar üzerine haciz koyulabilir. Borçlunun borcu için başkasına ait olan bir mal üzerine haciz konulması mümkün değildir. Borçlunun malı ister kendi elinde bulunsun isterse başkasının elinde olsun fark etmeksizin haczedilir. İstihkak davalarının konusu, haczedilen malın borçluya ait olup olmadığının belirlenmesiyle neticede haczin geçerliliğinin yahut geçersizliğinin tespitidir. Bu davanın tarafları ve davada uygulanacak ispat kuralları, malın kimin elindeyken haczedildiğine göre farklılık arz eder.
Bu bültende başkasının elinde bulunan taşınır malın borçluya ait olduğu düşünülerek haczedilmesi halinde, bu kişinin malın borçluya değil kendisine ait olduğunu ileri sürmesi karşısında alacaklı tarafından üçüncü kişiye karşı açılan istihkak davası inceleme konusu yapılmıştır.
1. Üçüncü Kişinin İstihkak İddiası
Borçluya ait olan mallar yurtiçinde nerede bulunursa bulunsun borçlunun malı için haczedilebilmektedir. Bir başkasının hâkimiyet alanında bulunmasına rağmen, borçluya ait olduğu düşünülerek bir taşınır malın haczedilmesi mümkündür. Bu durum borçlunun iddiasıyla veya alacaklının iddiası üzerine gerçekleşebilmektedir. Kendi elindeki malın haczedilmesi üzerine, malı elinde bulunduran üçüncü kişi bu malların borçluya değil kendisine ait olduğunu veya bu mallar üzerinde rehin hakkı sahibi olduğunu ileri sürebilir. Buna üçüncü kişinin istihkak iddiası adı verilir. Borçlunun elinde değil de bir üçüncü kişinin elinde bulunan mal borçlunun borcu için haczedilirse, üçüncü kişi bizzat veya vekili aracılığıyla istihkak iddiasında bulunabileceği gibi, borçlu da üçüncü kişi adına istihkak iddiasında bulunabilir. Konuyla ilgili Yargıtay kararında bu durum şöyle ifade edilmiştir;
“İstihkak iddiası, hacizli mallar üzerinde mülkiyet veya diğer bir ayni hakka dayalı olarak üçüncü kişi ya da onun adına borçlu tarafından ileri sürülebilir. Dava konusu 11.10.2010 günü hacizde hazır bulunan şirket müdür H…, haciz adresinde H… A.Ş. isimli şirketin faaliyet gösterdiğini, mahcuzların ise üçüncü kişi E’ye ait olduğunu iddia etmiştir. Somut olayda belirtilen haklara dayalı olarak davalı H…. A.Ş.’nin ya da onun adına borçlunun yönelttiği bir istihkak iddiası bulunmamaktadır. Bu nedenle adı geçen davalı şirket hakkında açılan davanın husumet yokluğundan reddi gerekir.” [1]
Bir başka kararda istihkak iddiasının şirketler bakımından kimin tarafından yapılacağı konusunda aşağıdaki değerlendirmede bulunulmuştur;
“Haczedilen malı elinde bulunduran şirket adına istihkak iddiasında bulunmak hakkı şirketin yetkili organına aittir. Şirket yetkilisi olmayan şirket çalışanının istihkak iddiası geçerli olmadığından alacaklı tarafından açılan davanın dava koşulu yokluğu nedeniyle reddi gerekir.” [2]
2. Davanın Tarafları
Bu dava alacaklı tarafından üçüncü kişiye karşı açılmaktadır. Davalı taraf kural olarak malı elinde bulunduran üçüncü kişidir. Ancak, haczedilen malın üçüncü kişiye ait olduğunu bildiren takip borçlusu da davalı olur. Yargıtay bu konuda zorunlu hasmın üçüncü kişi olduğunu ve sadece borçluya karşı bu davanın açılmasının mümkün olmadığını belirtmektedir;
“Alacaklı tarafça, İİK’nın 99. maddesine göre açılacak istihkak davasında, istihkak iddiasında bulunan 3. Kişi zorunlu davalıdır. Dava dilekçesinde davalı gösterilmeyen üçüncü kişinin yöntemine uygun şekilde davaya katılması sağlanmalıdır.”[3]
3. İstihkak Davasının Açılması, Karineler ve İspat
Borçlu dışında bir üçüncü kişide bulunan yani borçludan başkasının elinde bulunan ve haczedilen mal, hak ve alacaklar üzerinde mülkiyet iddia eden üçüncü kişi karine olarak o malın sahibi sayılır. İstihkak iddiası sayılan bu itirazı haczi uygulayan memur haciz tutanağına işler. Bu halde mallar, üçüncü kişinin kabul etmesi halinde kendisine yediemin olarak bırakılır. İcra müdürü alacaklıya üçüncü kişiye karşı icra mahkemesinde dava açması için 7 günlük süre verir(İİK m.99). Davanın mutlaka bu 7 günlük süre içinde açılması gerekir. Aksi takdirde dava usulden reddedilir. Yargıtay kararlarında da bu sürenin kesin olduğu ve tekrarlanmayacağı şu şekilde vurgulanmıştır;
“İcra müdürünce alacaklıya 7 gün içinde istihkak iddiasında bulunan 3. Kişi aleyhine istihkak iddiasının reddi davası açması için önel verilmişse de alacaklı dava açmamıştır. Alacaklının istemi üzerine aynı makinenin 2. Kez haczi üzerine icra müdürlüğünce alacaklıya dava açmak için verilen süre yeni hak doğurmaz.”[4]
İstihkak davasında ispat yükü alacaklı taraftadır. Malın borçluya ait olduğunu ispat etmesi gerekir. Zira, taşınır malların mülkiyeti onu elinde bulunduran kişiye ait sayılır. İşte alacaklı bu kanunî karineyi çürütmek ve aksini ispat etmek zorundadır. Alacaklı bu davada üçüncü kişinin iddia ettiği gibi bir hakka sahip olmadığını, malın borçluya ait olduğunu, bu sebeple de haczin geçerli olduğuna ve takibin devamına karar verilmesi gerektiğini delillerle ortaya koymalıdır. Alacaklı borçlu ile üçüncü kişi arasında danışıklı bir ilişki olduğunu, bu kişilerin bir sebeple yakınlıklarının veya ortak menfaatlerinin bulunduğunu ve bu iddianın kendisinden mal kaçırmak amacıyla yapıldığını ispat etmeye çalışabilecektir. Bunun haricinde malın borçluya ait olduğunu ispat eden belgeleri de kullanabilir. Alacaklı bu huşuları ispat edebilirse, üçüncü kişinin ya da onun adına borçlunun yapmış olduğu istihkak iddiası mahkemece kaldırılır. Haciz ve takip devam eder. Şayet alacaklı bunları ispat edemezse bu takdirde istihkak davasını kanunî karine gereği üçüncü kişi kazanır, istihkak iddiası mülkiyet hakkına dayanmaktaysa mal üzerindeki haciz kalkar ve alacaklı bu mal için takibe devam edemez ve satış isteyemez.
Bir diğer husus, istihkak davası açılınca, dava konusu mal için satış sürelerinin durmasıdır. İstihkak davası neticesinde malın borçluya ait olduğu tespit edilirse süreler işlemeye devam eder.
4. Bankanın Borçluya Ait Mevduat Üzerinde Rehin veya Hapis İddiasında Bulunmasının İstihkak İddiası Sayılması
Borçlunun üçüncü kişilerin elinde bulunan taşınır mallarının yanı sıra hak ve alacakları da borçlunun borcu için haczedilebilir. Örneğin, borçlunun banka hesabındaki para banka nezdinde bulunduğundan borçlunun üçüncü kişide bulunan alacak hakkı olarak kabul edilir. Bu hakkın haczedilmesi İİK madde 89’a göre yapılmaktadır. Burada icra memuru bir haciz ihbarnamesi düzenleyerek bankaya gönderir. İhbarnamede, borçlunun bankada bulunan parasına haciz konulduğu, şayet borçluya ait böyle bir para yoksa ihbarnameye 7 gün içinde banka tarafından itiraz edilmesi gerektiği aksi takdirde bu paranın banka nezdinde olduğunun kabul edileceği ihtarı yer alır.
Banka bu ihbarnameye cevap olarak borçluya ait bir paranın kendi bankalarında bulunmadığı itirazında bulunabileceği gibi bankada bulunan borçluya ait para üzerinde kendilerinin rehin veya hapis hakkı bulunduğunu ileri sürebilir. Yargıtay’a göre bankanın rehin veya hapis hakkı iddiası istihkak iddiası niteliğindedir. Nitekim aşağıdaki Yargıtay kararları bu hususu örneklemektedir;
“İcra müdürünün İİK’nun 89/1 maddesi uyarınca gönderdiği haciz ihbarnamesine karşı bankanın borçluya ait hesapta bulunan para üzerinde rehin veya hapis hakkı bulunduğunu belirterek yaptığı itiraz üçüncü kişinin istihkak iddiasıdır. Dairemizin ve Yargıtay’ın 2009’dan beri istikrar kazanan uygulaması bu yöndedir. Bu durumda icra müdürünün İİK’nın 99. maddesini uygulayarak alacaklıya istihkak davası açmak üzere süre vermesi gerekir.”[5]
Bankanın istihkak iddiası üzerine alacaklı tarafından açılan istihkak davasında ispatın bilirkişi incelemesiyle saptanması gerekmektedir. Bu konuda Yargıtay şöyle hüküm kurmaktadır;
“Haciz kararı tarihi itibarıyla borçlunun davalı üçüncü kişi konumundaki bankaya kredi borcu olup olmadığının bilirkişi incelemesiyle saptanması, kredi alacağı varsa bu miktarla sınırlı olarak rehin ve hapis hakkı olduğu kabul edilmelidir.”[6]
“Bankanın üçüncü kişi sıfatıyla istihkak iddiasında bulunabilmesi için haciz kararının alındığı tarih itibarıyla kredi borcunun tamamının ödenmemiş olması, uzmanlık gerektiren bu durumun bilirkişi ya da bilirkişilere tespit ettirilmesi, belirlenen geri ödemesi yapılmamış kredi alacağı varsa bu miktar ile sınırlı olmak üzere üçüncü kişi bankanın dava konusu hesaplar üzerinde rehin ve hapis hakkının bulunduğunun kabul edilmesi gerekir.”[7]
Sonuç
Borçluya ait olduğu düşünülerek başkasının elinde bulunan taşınır mal ya da hakkın kendisine ait olduğunu ileri süren üçüncü kişiye karşı takip alacaklısı tarafından istihkak davası açılabilir. Bu davada alacaklı malın üçüncü kişiye değil borçluya ait olduğunu ispat etmeye çalışır. Ancak davaya üçüncü kişi bir adım önden başlamaktadır. Çünkü, kanun gereği taşınır malı elinde bulunduran kişi onun sahibi sayılır. Bu sebeple de malın üçüncü kişiye ait olduğu konusu davada bir ön kabul niteliğindedir. Bunun aksini alacaklı ispat ederek davayı kazanabilir.
İstihkak davaları teknik davalardır. Davadaki ispat kuralları da özellik arz etmektedir. Bu konudaki hukuksal meselelerle ilgili profesyonel yardım alınması davanın seyrini ve sonucunu olumlu etkileyecektir.
Saygılarımızla.
Solmaz Hukuk ve Danışmanlık Ekibi.
Referanslar
GÜNEREN, Ali, (2014), İcra ve İflâs Hukukunda İstihkak Davaları, Yetkin Yayıncılık, Ankara, 3. Baskı.
ASLAN, Kudret, (2005), Hacizde İstihkak Davası, Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk (Medenî Usul Ve İcra–İflâs Hukuku) Anabilim Dalı, Ankara.
Yargıtay 17. HD, 11.06.2012, 3935-7593.
Yargıtay 17. HD, 02.04.2012, 3472-3929.
Yargıtay 21. HD, 23.02.2004, 11455-1387.
Yargıtay 17. HD, 22.03.2012, 1114-3504.
Yargıtay 17. HD, 2.4.2012, 974-3914.
Yargıtay 17. HD, 18.02.2013, 2012/16323-1718.
Yargıtay 8. HD, 10.06.2013, 5245-8748.
[1] Yargıtay 17. HD, 11.06.2012, 3935-7593.
[2] Yargıtay 17. HD, 02.04.2012, 3472-3929.
[3] Yargıtay 21. HD, 23.02.2004, 11455-1387.
[4] Yargıtay 17. HD, 22.03.2012, 1114-3504.
[5]Yargıtay 17. HD, 2.4.2012, 974-3914.
[6] Yargıtay 17. HD, 18.02.2013, 2012/16323-1718.
[7]Yargıtay 8. HD, 10.06.2013, 5245-8748.
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.