Borçlu olmadığı halde mallarının haczedilmesi ve satılması riskiyle karşılaşan kişi, bu riski bertaraf etmek için icra takibine konu edilen parayı ödemektedir. Haksız yere ödediği parayı geri almak isteyen kişinin önünde farklı seçenekler mevcuttur. “Haksız İcra Takibi Nedeniyle Ödenen Para Geri Alınabilir Mi?” isimli makalemizde icranın iadesi prosedüründen bahsetmiştik. İcranın iadesi, para alacağına ilişkin mahkeme kararı, başvurulan kanun yolu aşamasında borçlu taraf lehine bozulduğu ve bu karar kesinleştiği takdirde herhangi bir dava açılması gerekmeksizin mümkün olmaktadır. Bu bültende ise, borçlu olunmadığı halde icra tehdidi altında ödenmiş olan paranın geri alınabilmesi için açılması gereken dava olan istirdat davası hakkında açıklamalarda bulunacağız.
1. İstirdat Davası Nedir?
Hakkında başlatılmış olan icra takibi kesinleşen kişi, cebri icrada mallarının haczedilmesi ve satılması tehlikesinden kurtulabilmek için aslında borçlu olmadığı halde alacaklıya ödeme yapmak zorunda kalmış olabilir. Sebepsiz yere ödeme yapmış olan kişi, bu parayı geri alabilmek için alacaklıya karşı süresinde istirdat davası açmalıdır. İstirdat davasında davacı, ödenen paranın iadesi istemekte ve şayet iddiasında haklı ise mahkeme tarafından da iade yönünde karar verilmektedir.
İstirdat davasını icra takibinin borçlusu, ödemede bulunduğu alacaklıya karşı açmaktadır. Söz konusu takip borçlusu, asıl borçlu veya kefil olabilir.
2. İstirdat Davası Hangi Durum ve Şartlarda Açılabilir?
Takip borçlusu, icra takibine itirazda bulunmamış veya yapmış olduğu itiraz alacaklının talebi üzerine icra mahkemesince kaldırılmışsa, borçlu olmadığı parayı ödemek durumunda kalan kişi istirdat davası açabilmektedir. Burada önemli olan nokta, borçlunun parayı icra tehdidi altında ödemiş olmasıdır. Örneğin; borçlu ödeme emri henüz kesinleşmeden alacaklıya ödemede bulunmuşsa, bu takdirde ödemiş olduğu paranın iadesini istirdat davasıyla isteyemez. Ortada bir cebri icra tehdidi yokken, kişinin kendisini hataen borçlu zannetmesi dolayısıyla alacaklıya yaptığı ödemeleri geri almak isteyen kişinin istirdat davası değil Borçlar Kanunu’na göre sebepsiz zenginleşme davası açması gerekmektedir (BK. Madde 78-82). Özetlemek gerekirse, takip borçlusunun ödeme emri kesinleştikten sonraki aşamada, alacaklıya icra nedeniyle ödediği paranın geri alınması için istirdat davası açılabilmektedir.
İstirdat davası, borçlunun ödeme emrine yapmış olduğu itirazı hükümden düşürmek için alacaklının itirazın iptali davası açtığı ve bu davada bir hüküm elde ettiği takdirde açılamayacaktır. Çünkü, alacaklının itirazın iptali davasından almış olduğu hüküm alacaklı ve borçlu taraflar bakımından aynı borçla ilgili olarak maddi anlamda kesin hüküm teşkil edecektir. Fakat alacaklı itirazın iptali davası değil de icra mahkemelerinde itirazın kaldırılması prosedürüne başvurmuşsa burada borçlunun istirdat davası açmasına engel bir durum yoktur.
Yukarıda açıklanan hususlar ilamsız icra takiplerine özgüdür. Peki mahkeme kararına dayanan para alacaklarıyla ilgili olarak başlatılan ilamlı icra takiplerinde ödenen paranın da istirdat davasıyla geri alınması mümkün müdür? Bu soruya verilecek cevap, kural olarak hayır olacaktır. İlamlı icrada ödenen alacak bir mahkeme kararına dayanmaktadır. Ancak, şayet ilamın verildiği tarihten sonra alacaklıya ödeme yapılmış olmasına rağmen yeniden icra takibine maruz kalınarak cebri icra tehdidi altında mükerrer ödeme yapılmış olan hallerde istirdat davası açılabilir.
Takip borçlusu zamanaşımına uğramış olan bir borcu, zamanaşımı defi öne sürmeyerek ödemişse, bu takdirde ödediği parayı istirdat davasıyla geri isteyemez. Çünkü zamanaşımına uğramış olan borç, aslında borç olmayan bir para değildir, sadece eksik borç niteliğindedir. Bu nedenle zamanaşımına uğrayan borçla ilgili yapılan ödeme geçerli bir borç ödemesidir ve istirdat davasıyla geri istenmesi mümkün olmaz.
3. İstirdat Davası Hangi Sürede Açılmalıdır?
İstirdat davası ödeme tarihinden itibaren 1 yıl içinde açılmalıdır. Ödeme tarihi, paranın icra veznesine yatırıldığı tarihtir. İcra dairesi hesabından, alacaklının hesabına ne zaman ödeme yapıldığı dikkate alınmamaktadır.
1 yıllık süre hak düşürücü nitelikte olup, davanın mahkemece görülüp karar bağlanabilmesi için mutlaka bu süre içinde açılması gerekir. 1 yıllık süre geçtikten sonra açılan dava usulden reddedilir ve esası hakkında mahkemece yargılama yapılmaz. Davanın süresinde açılmadığını mahkeme kendiliğinden dikkate alabileceği gibi, taraflar da her zaman ileri sürerek davanın reddini talep edebilir.
1 yıllık süreyi kaçıran borçlu, 2 yıllık süre içinde sebepsiz zenginleşme davası açma yoluna giderek hakkını arayabilir.
“Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28.03.2007 tarih ve 2007/3-188 E., 2007/172 K. sayılı ilamında “İstirdat davasının borç olmayan paranın tamamen ödendiği tarihten itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılması gerekir. Dolayısıyla, borçlunun bu parayı doğrudan doğruya alacaklıya veya icra dairesine ödediği veya borçlunun haczedilen mallarının satılıp, bedelinin icra dairesine ödendiği tarihte, 1 yıllık istirdat davası açma süresi başlar” şeklinde belirtilmiştir. Ayrıca, İcra İflas Kanunu’nun 72/7. maddesi gereğince istirdat davasının borcun ödendiği tarihten itibaren 1 sene içinde açılması gerekir.
Somut olayda, davacıların murisi … aleyhine davalı kooperatif tarafından müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı Kredi Genel Sözleşmesine dayanılarak asıl borçlu ve diğer kefille birlikte Çumra İcra Müdürlüğü’nün …..Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatılmış, takibin kesinleşmesi üzerine davacıların murisine ait bir kısım taşınmazlar haczedilerek ihale yoluyla satılmış olup, icra dosyasına 23.12.2013 tarihinde ödeme yapıldığı dikkate alındığında dava tarihi itibariyle 1 yıllık hak düşürücü süre geçmemiş olmasına rağmen davanın esasının incelenmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın usulden reddi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.” [1]
4. İstirdat Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
İstirdat davalarında görevli mahkeme, dava konusuna göre belirlenmektedir. Şayet dava konusu alacak başka ve özel görevli bir mahkemenin görev alanına girmiyorsa, istirdat davasında görevli mahkeme asiye hukuk mahkemeleri olacaktır. Ancak asıl davanın konusu örneğin tüketici hukukunu, iş hukukunu veya ticaret hukukunu ilgilendirmekteyse istirdat davası için de bu mahkemeler görevli olacaktır.
Yetkili mahkeme ise, takibin yapıldığı icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesi veya alacaklının yerleşim yeri mahkemesidir. Takip borçlusu bu iki yerden tercih ettiği birinde görevli mahkemede istirdat davası açabilir.
5. İstirdat Davasında İspat Yükü
İstirdat davasında ispat yükü, alacağın bir belgeye dayanıp dayanmamasına göre değişmektedir. Yargıtay’a göre herhangi bir belgeye dayanmayan genel haciz yoluyla takiplerde itiraz edilmemesi yüzünden kesinleşen ödeme emri nedeniyle yapılan ödemelerin geri alınması için açılan istirdat davalarında, ispat yükünün davalı alacaklıdadır. Şayet davalı alacaklı, takibe konu para alacağını ispat ederse bu kez borçlu taraf bu paranın ödenmemesi gerektiğini ispat etmek zorundadır.
Bir belgeye bağlanmış olan takip konusu borcun var olmadığı iddiasıyla istirdat davası açan borçlu, iddiasını ispat emek zorundadır.
6. İstirdat Davasının Sonuçları
İstirdat davasını davacı takip borçlusu kazanırsa, mahkeme ödenen paranın geri verilmesine, takip ve dava masraflarının da davalın alacaklı tarafından karşılanmasına karar verir. Davacı borçlu elde ettiği kararı kesinleşmesini beklemeden takibe koyabilir. Çünkü para alacaklarına ilişkin ilamların icrası için kesinleşmelerini beklemeye gerek bulunmamaktadır.
İstirdat davasını davalı alacaklı kazanırsa, davacı borçlu parasını geri alamaz ve yargılama giderlerini de ödemek zorunda kalır.
7. Menfi Tespit Davasının İstirdat Davasına Dönüştüğü Durum
Takip konusu borç henüz ödenmeden önce borçlu tarafından alacaklıya karşı menfi tespit davası açılmış olabilir. bu dava henüz sonuçlanmadan önce icra takibi ilerlemiş ve borçlu tarafından alacaklıya ödeme yapılmışsa, davanın istirdat davasına dönüşmesi gündeme gelir. Menfi tespit davasının konusu olan borçla ilgili alacaklıya tamamen ödeme yapılmışsa, dava bütünüyle istirdat davasına dönüşür. Kısmen ödeme yapılması halinde, ödeme yapılan kısım için istirdat davasına dönüşme durumu söz konusuyken, ödeme yapılmayan kısım için menfi tespit davasına olduğu gibi devam edilir. Davacının davaya istirdat davası olarak devam edilmesini mahkemeden talep etmesine de gerek yoktur. Yargılama henüz devam ederken takip konusu borcun alacaklının banka hesabına aktarıldığını öğrenen mahkemenin menfi tespit davasını ödenen kısım için kendiliğinden istirdat davasına dönüştürmesi gerekir.
Menfi tespit davası kendiliğinden istirdat davasına dönüşeceği için borçlunun alacaklıya karşı ayrı bir istirdat davası açması mümkün değildir. Açtığı takdirde bu davanın hukuki yarar yokluğundan reddi gerekir.
“İİK’nın 72/5 hükmü gereğince borçlunun açmış olduğu menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı almamış veya verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının herhangi bir sebeple kaldırılmış olması nedeniyle dava konusu borcu alacaklıya ödemiş olursa açılmış olan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir.
Bu durumda borçlunun menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştürülerek devam edilmesi için bir talepte bulunmasına gerek yoktur. Borcun ödenmiş olduğunu öğrenen mahkemenin yukarıda yazılı yasa hükmü gereğince davaya kendiliğinden istirdat davası olarak devam etmesi gerekir”[2]
Sonuç
İcra takibi sürecinde borçlu olmadığı halde alacaklıya ödeme yapan kişinin ödediği parayı geri alabilmesi, istirdat davası açarak bu davayı kazanması ve neticede mahkemeden verilen kararı ilamlı icra takibine koymasıyla mümkün olur. Dava ve takip süreçlerinde başarılı ve hızlı sonuçlar için profesyonel hukuksal destek alınması tavsiye edilmektedir.
Saygılarımızla.
Solmaz Hukuk ve Danışmanlık Ekibi.
Referanslar
Timuçin Muşul, (2016), İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, Adalet Yayınevi.
Talih Uyar/Alper Uyar/Cüneyt Uyar, (2015), Olumsuz (Menfi) Tespit ve Geri Alma(İstirdat) Davaları, Bilge Yayıncılık.
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, 2021/897 E., 2021/2409 K.
YGHK, 2018/55 E., 2020/130 K.
[1] Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, 2021/897 E., 2021/2409 K.
[2] YGHK, 2018/55 E., 2020/130 K.
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.