Alacaklının borçluya karşı yürüttüğü icra takibinin sonunda, hala alamadığı alacak miktarı kalmışsa ödenemeyen kısmı belgelemek üzere düzenlenen belgeye aciz belgesi ya da aciz vesikası adı verilir. Aciz vesikası, borçlunun satılarak paraya çevrilen mallarıyla borcun kısmen veya tamamen ödenemediğini, malvarlığının borçlarını karşılamaya yetmediğini göstermektedir. Borçlu hakkında aciz vesikası düzenlenmesi sayesinde, alacaklı birtakım haklar elde etmektedir. Bu bültende aciz vesikasının hüküm ve sonuçları, tasarrufun iptali davalarındaki işlevi ile ilgili açıklamalarda bulunduk.
1. Aciz Belgesi Nedir?
Aciz vesikası takip hukukuna özgü bir resmi senettir. Aciz vesikası iki farklı türde düzenlenmekte olup, her ikisinin hüküm ve sonuçlarıyla etkileri farklıdır. Bunlar kesin aciz belgesi ve geçici aciz belgesi şeklinde adlandırılmaktadır. Her iki belge de borçlunun malvarlığının yetersizliğini, ödeme araçlarından yoksunluğunu ifade etmekle beraber, farkları bu yetersizliğin kesin mi yoksa geçici mi olduğu noktasında ortaya çıkmaktadır.
Aciz vesikası, icra dairesi tarafından düzenlenerek alacaklıya ve borçluya verilen bir belgedir. Herhangi bir harç ya da vergiye tabi değildir. Aciz vesikaları bu amaçla tutulan özel bir sicile kaydedilmektedir. Borçlunun borcunu tamamen ödemesi halinde aciz vesikası sicilden sildirilebilmektedir.
1.1. Kesin Aciz Belgesi
İcra takibinin son aşamasında verilen ve borcun ödenemeyen kısmını gösteren belgeye kesin aciz belgesi adı verilmektedir. Bunun dışında, borçlunun haczedilebilir hiçbir malı bulunmaması halinde düzenlenen haciz tutanağı da kesin aciz belgesi hükmündedir. Burada ayrıca bir aciz belgesi düzenlenmesine gerek olmayıp, haciz tutanağı aciz belgesi yerine geçmektedir.
İcra takibinin sonunda kesin aciz belgesinin düzenlenebilmesi için icra takibinin tamamen sona ermiş olması gerekmektedir. Borçlunun başka malı olduğu tespit edildiği takdirde şikayet yoluna başvurularak aciz vesikasının iptal ettirilmesi mümkündür.
“İİK’nun “Borç Ödemeden Aciz Vesikası” başlıklı 105. maddesinde de aynen; “Haczi kabil mal bulunmazsa haciz tutanağı 143 üncü maddedeki aciz vesikası hükmündedir. İcraca takdir edilen kıymete göre haczi kabil malların kifayetsizliği anlaşıldığı surette dahi tutanak muvakkat aciz vesikası yerine geçerek alacaklıya 277 nci maddede yazılı hakları verir.” hükmü bulunmaktadır.
Aciz belgesi borçlunun malvarlığının alacaklının alacağını karşılamaya yetmediğini gösteren tek ispat aracıdır. Haczedilen taşınır ve taşınmazlar hakkında, haczin yapıldığı mahalde haczi yapan memur tarafından bir tutanak düzenlenir. İİK’nun 102. maddesine göre haciz tutanağına alacaklı ve borçlunun ad ve soyadları, alacağın miktarı, haczin yapıldığı gün ve saat, haczedilen malların cins ve miktarı ile kıymetleri ve varsa üçüncü kişilerin iddiaları yazılarak haczi yapan memur tarafından imza edilir. Ayrıca hazır bulunan alacaklı, varsa vekili, borçlu, yediemin ve bilirkişiler de tutanağı imza ederler. Borçlunun haczedilen malları alacağı karşılamaya yeterli olmazsa veya haczi kabil mal bulunmazsa bunlar da tutanağa yazılır (İİK.m.102/son). Alacaklı veya borçlu haciz sırasında hazır değilse, kendilerine tebligat yapılarak üç gün içinde tutanağı inceleyip diyecekleri varsa bildirmeleri için davet olunurlar (İİK.m.103). Bu üç günlük süre yapılan haciz işlemine karşı şikayet süresinin başlamasını sağlamak amacına yöneliktir.
Bu durumda; somut olayda, haciz sırasında hazır olmayan şikayetçiler takipte borçlu olup taraf sıfatını haiz olduklarından, borçluların haciz tutanaklarının yasal şartları taşımadığından bahisle aciz vesikası hükmünde olmadığını şikayet yoluyla icra mahkemesi nezdinde ileri sürüp haciz tutanaklarına yönelik şikayette bulunarak iptalini istemekte hukuki yararları vardır. Hal böyle olunca somut olaydaki şikayete yönelik uyuşmazlığı gidermek icra mahkemesinin görev ve yetkisinde olduğundan borçluların şikayetlerine ilişkin bir hüküm verilmesi gerekmektedir.”[1]
1.2. Geçici Aciz Vesikası
Haczedilen malların alacaklının alacağını karşılamaya yetmeyeceği anlaşılmışsa, bu şekilde düzenlenen haciz tutanağı geçici aciz belgesi yerine geçmektedir. Burada borçlunun haczedilebilir bir miktar malı vardır ancak bunların alacaklının alacağını karşılamaya yetmeyeceği öngörülmektedir. Belgenin geçici olmasının nedeni, hacizli malların tahmin edilen değerlerinden daha fazla bedellere satılma ihtimalinin varlığıdır. Zira, malların değerini icra müdürü takdir etmektedir.
Yargıtay geçici aciz belgesiyle ilgili “Borçlu hakkında birtakım taşınır mallarının haczi yapılmış ve başkaca haczi kabil malının bulunmadığı tutanağa yazılmıştır. Bu durumda söz konusu haciz tutanağı kesin aciz vesikası sayılmaz.”[2] şeklinde tespitte bulunulurken bir başka kararda “ borçlunun gayrimenkulü bulunmadığı, menkullerinde de borcu karşılamayacağı belirtilmiş olmakla, bu tutanak geçici aciz vesikası hükmündedir.”[3] şeklinde karar verilmiştir.
Satış gerçekleştikten ve artık malların borcu karşılamaya yetmeyeceği kesin olarak anlaşıldıktan sonra, geçici aciz belgesinin yerini kesin aciz belgesi alır.
2. Aciz Belgesinin Etkisi, Hüküm ve Sonuçları
Aciz belgesinin maddi hukuk, takip hukuku ve hatta ceza hukuku bakımından sonuçları vardır. Aşağıda geçici ve kesin aciz belgesinin sonuçlarına ayrı ayrı yer verilmiştir.
2.1. Kesin Aciz Belgesinin Etkisi ve Sonuçları
- Aciz belgesi borç ikrarı içeren bir belgedir. Ancak buradaki borç ikrarı takip hukuku bakımından düşünülmelidir. Yoksa borçlunun borcunun aciz belgesine bağlanmış olması bu borçla ilgili olarak dava açılamayacağını ve ispat faaliyetinde bulunulamayacağını göstermez. Borç tanıma işlemi sadece bu belgenin verilmesinden sonra yapılacak icra takibi açısından ve icra hukukuyla sınırlı bir ikrar olarak kabul edilmektedir.
- Alacaklı 1 yıl içinde borçluya karşı yeniden icra takibi başlatmak isterse, borçluya yeni bir ödeme emri gönderilmesine gerek yoktur. Alacaklı eski takip dosyası üzerinden borçlunun yeni mallarının haczedilmesini doğrudan talep edebilir. Bunun için yeni bir ödeme emri gönderip bunun kesinleşmesini beklemesine gerek yoktur. 1 yıllık süre, alacaklının borç ödemeden aciz belgesini aldığı tarihten itibaren başlar.
- Alacaklının tasarrufun iptali davası açabilmesi için mutlaka elinde borçluya ait aciz belgesi bulunmalıdır. Tasarrufun iptali davalarında aciz belgesi dava şartıdır.
- Elinde borç ödemeden aciz belgesi bulunan alacaklı, aynı borçluya karşı başkalarının koydurduğu hacze katılma hakkına sahiptir. Buna hacze iştirak adı verilmektedir.
- Borç ödemeden aciz belgesine bağlanan alacak, borçluya karşı aciz vesikasının düzenlenmesinden itibaren 20 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
- Aciz vesikasında yazılı alacak için faiz istenemez. Borçlu yalnızca, aciz belgesinde belirtilen borçtan ve ferilerinden sorumludur.
2.2. Geçici Aciz Belgesinin Etkisi ve Sonuçları
Kesin aciz belgesinden farklı olarak geçici aciz belgesinin tek sonucu, alacaklıya tasarrufun iptali davası açma hakkı vermesidir. Kesin aciz belgesinin yukarıda anlatılan diğer sonuçları geçici aciz belgesi bakımından geçerli değildir.
“İİK’nun 105. maddesinde düzenlenen geçici aciz vesikasının tek hükmü alacaklının geçici aciz belgesi ile iptal davası açabilmesidir (m. 105,II; m.277/1). Kesin aciz belgesinin diğer hükümleri geçici aciz belgesi için söz konusu değildir. Bu nedenledir ki, geçici aciz vesikasına dayalı olarak açılan iptal davasında, tasarruf iptal edilmek suretiyle borçlunun mal varlığı meydana gelmiş olacağından, acizden bahsedilemeyeceği için aciz belgesinde yazılı alacak için faiz istenemeyeceğine ilişkin İİK’nun 143 maddesinin 4. fıkrasının uygulanması da söz konusu olmayacaktır.
Kaldı ki, aciz belgesinde yazılı alacak için faiz istenemez hükmü, alacaklının borçlunun mal varlığına dahil mal ve haklardan tatmin edilmesi hali için geçerli olup, iptal davasını kazanan alacaklı, üçüncü kişinin mal varlığına dahil olan bir mal veya hakkın satış bedelinden tatmin edileceğinden (m. 283), bu satış bedelinden (davalı üçüncü kişiden) faiz de isteyebilir.”[4]
3. Tasarrufun İptali Davalarında Aciz Belgesinin İşlevi ve Etkisi
Borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla veya böyle bir amacı olmasa da acz halindeyken yaptığı satış, bağış, devir vb işlemleri geçersiz kılmak için açılan davaya tasarrufun iptali davası adı verilmektedir. Tasarrufun iptali davaları ispat kuralları ve dava şartları bakımından özellik göstermektedir. Bu özelliklerden biri de, davacı alacaklıda borç ödemeden kesin veya geçici aciz belgesinin varlığının aranmasıdır. Kesin veya geçici aciz belgesinin mahkemeye ne zaman sunulabileceği konusunda Yargıtay aşağıdaki tespitlerde bulunmuştur;
“Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.”[5]
“İİK’nın 277. Maddesi hükmünce açılan tasarrufun iptali davası koşullarından biri de alacaklının elinde kesin veya geçici aciz belgesinin bulunmasıdır. Ancak aciz belgesinin davanın açılmasından önce alınması zorunlu olmayıp, davanın açılmasından sonra alınabileceği gibi, temyiz aşamasında ve hatta bozmadan sonra bile alınıp ibraz edilmesi yeterlidir. Somut olayda mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, davalı borçlunun adresinde yapılan haciz neticesi düzenlenen haciz tutanağı aciz belgesi niteliğindedir.”[6]
Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre, yargılama aşamasının sonuna kadar aciz belgesinin sunulması mümkündür.
“Dava niteliği itibarıyla tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bu tür davanın açılabilmesinin ön koşulu alacaklı tarafından borçlu hakkında geçici veya kesin aciz vesikasının alınmış olmasıdır. Davacı tarafından borçlu hakkında dava açarken bahsedilen nitelikte aciz vesikası alınmadığı gibi, bu eksiklik sonradan da ikmal edilmemiştir. Bu eksikliğin tamamlanması için davacıya süre verilmelidir.” [7]
Sonuç
Borç ödemeden aciz belgesi özellikle tasarrufun iptali davaları bakımından önem arz eden resmi belgelerdir. Alacaklıya çeşitli haklar tanıyan belgenin davanın başlangıcında ileri sürülmesi mümkün olduğu gibi, yargılama sürerken de ibraz edilmesi mümkündür. Aciz belgesi alacaklıya hacze iştirak gibi imkanlar da tanımaktadır. Ayrıca alacaklının borçlu hakkında aciz belgesi almış olması halinde 1 yıl içinde açacağı takiplerde ödeme emri göndermesi gerekmeden doğrudan borçlunun mallarının haczini istemesi de mümkündür.
Referanslar
Nazif Kaçak, (2008), İcra ve İflas Kanunu’nda Tasarrufun İptali Davaları, Seçkin Yayıncılık, Ankara.
Baki Kuru, (2016), İcra ve İflas Hukuku, Legal Yayıncılık, İstanbul.
İdil Tuncer Kazancı, (2015), Tasarrufun İptali Davalarında İspat, Yetkin Yayıncılık, Ankara.
Yargıtay 12. HD., 2020/6894, 2021/3597.
Yargıtay 4. HD., 2021/1135, 2021/1661.
Yargıtay 15. HD., 02.05.2005, 2004/7075, 2005/2686.
Yargıtay 15. HD.,, 08.03.2005, 2004/7623, 2005/1299.
Yargıtay 12. HD., 2021/2188, 2021/6920.
Yargıtay 15. HD., 29.06.2004, 1163/3642.
Yargıtay 12. HD., 24.02.2005, 26059/3606.
[1] Yargıtay 12. HD., 2021/2188, 2021/6920.
[2] Yargıtay 15. HD., 29.06.2004, 1163/3642.
[3] Yargıtay 12. HD., 24.02.2005, 26059/3606.
[4] Yargıtay 12. HD., 2020/6894, 2021/3597.
[5] Yargıtay 4. HD., 2021/1135, 2021/1661.
[6] Yargıtay 15. HD., 02.05.2005, 2004/7075, 2005/2686.
[7] Yargıtay 15. HD.,, 08.03.2005, 2004/7623, 2005/1299.
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.