Alacağın devredilmesi yani temliki, alacaklının sahip olduğu alacak hakkını bir başkasına devrettiği bir tür sözleşmedir. Alacağın devredilmesinde eski ve yeni alacaklı ile bu alacak hakkının borçlusu konumundaki kişi olmak üzere üç kişilik bir hukuki ilişki kurulmaktadır. Kişiler çeşitli nedenlerle sahip oldukları alacak haklarını başkalarına devretme gereği duyarlar. Örneğin; birine borcunu ödemek amacıyla alacak hakkının devri, kredilere teminat olmak üzere bankaya alacağın devri, alacak hakkının tahsili amacıyla devri gibi yöntemler, pratikte pek çok kolaylık sağlamaktadır.
Bu bültenden, alacağın devredilmesiyle ilgili genel nitelikte açıklamaların yanı sıra konuyla ilgili Yargıtay kararlarına da ulaşabilirsiniz.
1. GENEL ANLAMDA ALACAĞIN DEVRİ(TEMLİKİ) SÖZLEŞMESİ
Alacağı devredenle devralan arasında yapılan bir sözleşmeye dayanan ve alacak hakkının devredenin malvarlığından çıkıp devralanın malvarlığına dahil olması sonucunu doğuran bir hukuki işlemdir. Hukuki niteliği itibariyle bir tür inançlı sözleşme olarak nitelendirilmektedir. Ayrıca kişilerin malvarlıkları üzerinde doğrudan doğruya etki yaratması, malvarlığını azaltıp artırması yönüyle alacağın temliki hem bir borçlandırıcı işlem hem de tasarruf işlemidir.
Alacağın devri sözleşmesiyle sadece alacak hakkı yer değiştirmekte fakat sözleşme ilişkisi bütünüyle devredilmediğinden alacaklı sıfatı eski alacaklıda kalır. Bunun anlamı şudur ki, sözleşmeyle ilgili bazı hakları sadece eski alacaklı kullanabilir. Örneğin fesih yetkisi, dönme beyanı gibi beyanları alacak hakkını devretmiş bile olsa eski alacaklı kullanabilir.
2. ALACAĞIN DEVRİ SÖZLEŞMESİ YAZILI ŞEKİLDE YAPILMALIDIR
Alacağın temliki sözlşemesi mutlaka yazılı şekilde yapılmalıdır. Sözleşmenin geçerli olabilmesi için adi yazılı şekil şartı konulmuştıur. Ancak bu durum alacağın devri işleminin noterde resmi şekilde yapılmasına mâni olmaz. Özellikle daha güçlü ispat araçları elde etmek adına resmi yazılı şekilde alacağın devredilmesi mümkünse de, sözleşmenin geçerliliği için adi yazılı şekilde yapılması yeterlidir.
3. HANGİ ALACAKLAR DEVRE KONU OLABİLİR?
Her türden alacağın devri kural olarak mümkündür. Devredilecek alacağın hang sebepten kaynaklandığı da önemli değildir. Örneğin başkasının haksız fiili nedeniyle kazanılan alacak hakkı devredilebildiği gibi, sözleşmeden kaynaklanan alacaklar da devredilebilir.
Hukuken devri mümkün olan alacakların, alacağın devri sözleşmesiyle devredilmesi de mümkündür. Bunların en başında hiç şüphesiz malvarlığı hakları yani parasal haklar gelmektedir. Kişilik haklarının ve kişiye bağlı bazı hakların ise devri mümlün değildir. Devri mümkün olmayan oturma hakkı, intifa hakkı, ölüme bağlı tasarrufta bulunma hakkı, nişanın bozulması halinde kusursuz nişanlı lehine doğan manevî tazminat hakkı gibi şahsa sıkı sıkıya bağlı haklar doğal olarak alacağın devri sözleşmesinin konusunu oluşturamazlar. Alacak hakkının devreden kişinin kişiliğine bağlı feri haklar, alacağın devri sözleşmesiyle karşı tarafa devredilemezler.
“Temlik akdi yapılır yapılmaz alacak, alacağa bağlı olan bütün imtiyazlar ve fer’i haklarla beraber devralana geçmektedir. Bu nedenle gerek işleyip de eski alacaklı tarafından tahsil edilmemiş, gerekse işlemekte olan tüm fer’i hak ve alacaklar yeni alacaklıya ait olmaktadır. Nitekim, temlik eden kişinin, temlikle birlikte borçlu ile hukuki ilişkisi kesildiğinden, alacağın tahsilinin dava ve talep hakkının da, onun maliki durumuna geçmiş olan, temellük edene geçmesi, alacağın temlikinin doğal bir sonucudur.”[1]
Miras hukuku, eşya hukuku ve aile hukukundan kaynaklanan alacakların devri de mümkündür.
Dava konusu edilmiş ve henüz hakkında kesin bir karar verilmemiş, veya üzerinde hak iddiası bulunması nedeniyle çekişmeli sayılan alacakların da devredilmesine bir engel yoktur.
Henüz mevcut olmayan ileride doğacak hakların devrinin mümkün olup olmadığı tartışmalıyken, bu konuda Yargıtay belli şartların varlığı halinde ileride doğacak alacakların da devredilebileceği yönünde karar vermektedir.
“Alacağın temlikinde alacaklı, halen sahip olduğu bir hakkını devredebileceği gibi, henüz mevcut olmayan, müstakbel bir alacağını da devredebilir.”[2]
Burada dikkat edilmesi gereken husus şudur ki; ileride doğacak bir alacağın devredilebilmesi için alacağın belli veya belirlenebilir olması gerekmektedir. Tamamen farazi, beklenti niteliğindeki alacakların devri geçersiz olur. Alacağın sebebi, kaynağı(örneğin imzalanmış bir sözleşme ilişkisinin varlığı) ve alacağın miktarının belli veya belirlenebilir düzeyde net olması gerekmektedir. Örneğin; bir kira sözleşmesinden kaynaklanan alacakların devri bu duruma güzel bir örnektir. Ancak bu türden toptan devirlerin geçerli olabilmesi için, zaman veya konu itibariyle sınırlandırılmış olması gerekir. Aksi takdirde, devreden kişinin ekonomik varlığının aşırı zorlanması veya yok edilmesi tehlikesi ortaya çıkabilir.
Örneğin, bir kişinin doğacak tüm alacaklarını başkasına devretmesi batıldır. Bunun yerine belli bir sözleşme ilişkisinden doğan belli bir miktar veya zamanla sınırlı olan alacaklarını devretmesi hukuken mümkün ve meşru kabul edilir.
4. ALACAĞIN DEVRİNİN GEÇERLİ OLABİLMESİ İÇİN ARANAN ŞARTLAR
- Devri mümkün olan bir alacak olmalıdır.
- Devredenle devralan arasında yazılı bir sözleşme yapılmış olmalıdır.
- Devreden kişi, devrettiği alacağa gerçekten sahip olmalıdır. Zira, hukukta kimsenin sahip olduğundan daha fazlasını devredemeyeceğine ilişkin bir genel kaide bulunmaktadır.
- Devreden kişi, alacak üzerinde tasarruf yetkisine sahip olmalıdır. Tasarruf yetkisi çeşitli nedenlerle kısıtlanmışsa veya hiç yoksa alacağın devri sözleşmesi geçersiz olur. Örneğin müflis sıfatını alan kişi alacak devri yapamaz. Çünkü alacak hakları üzerinde tasarruf yetkisi yoktur.
- Her sözleşmede olduğu gibi alacağın devrinde de karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanları gereklidir.
- Alacağın devredilebilmesi için alacağın muaccel olmasına ve borçlunun devre izin veya onay vermesine gerek yoktur.
5. ALACAĞIN DEVRİNİN BORÇLUYA İHBARI
Alacağın geçerli bir şekilde devredilebilmesi için borçlunun rızasını almaya gerek yoktur. Zira bir borçlu için alacaklısının değişmesi pratikte pek bir değişikliğe neden olmaz. Fakat yine de, alacağın devri konusunda borçlunun korunması bakımından “devir nedeniyle borçlunun hukuki durumunun ağırlaştırılamaması” ilkesi kabul edilmiştir. Zira bu durumda borçlu kendisinin katılmadığı bir sözleşmeden etkilenen konumundadır.
Borçlunun alacağın devri için izin veya onayı gerekmese de devrin yapıldığının borçluya ihbar edilmesi birtakım karışıklıkların önüne geçecektir. Şöyle ki, borçllu, alacağın devredildiği, devreden veya devralan tarafından kendisine bildirilmemişse eski alacaklıya yapacağı ödeme sonucu borcundan kutulmuş sayılır. Aynı şekilde alacak birden fazla defa devredilmişse, son devralan dışında önceki devredenlerden birine ödeme yaparak da kurtulabilir. Ancak borçluya alacağın devredildiği ihbarı yapılmışsa, artık borçlu sadece alacağı devralana yapacağı ödemeyle borcundan kurtulabilir.
Borçluya, yapılan devrin ihbar edilmesi bir konu bakımından daha önem arz etmektedir. Borçlu, devri öğrendiği sırada devredene karşı sahip olduğu savunmaları(defileri), devralana karşı da ileri sürebilir. Borçlu, devri öğrendiği sırada muaccel olmayan alacağını, devredilen alacaktan önce veya onunla aynı anda muaccel olması koşuluyla borcu ile takas edebilir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 188. maddesine göre; “Borçlu, devri öğrendiği sırada devredene karşı sahip olduğu savunmaları, devralana karşı da ileri sürebilir.” Buna göre temliki öğrenen arsa sahibi, temlik olmasaydı önceki alacaklıya (yükleniciye) karşı ne tür defiler ileri sürebilecekse, aynı defileri yeni alacaklıya (temlik alan davacıya) karşı da ileri sürebilir.[3]
6. ALACAĞIN DEVRİNİN HÜKÜM VE SONUÇLARI
Alacağın devri ile alacak hakkı devredenin malvarlığından çıkarak, devralan kişinin malvarlığına borçlunun rızası olmaksızın geçer. Yapılan sözleşmeyle doğrudan doğruya devralan kişi alacak hakkının sahibi olur, ayrıca ifa gerektiren bir durum değildir. Alacağın devriyle birlikte, alacağa bağlı oan feri haklar da devralana geçer. Örneğin, işlemiş(fakat henüz tahsil edilmemiş) ve işlemekte olan faiz alacağı da devralana geçeçecektir.
Devralan alacaklı aynı zamanda alacak hakkı üzerinde tasarruf yetkisi kazanır. Böylece alacakla ilgili olarak devir, icra ve dava işlemlerini de devralan kişi yapma yetkisine sahiptir.
Bir icra takibi başlatıldıktan sonra da, takibe konu olan hakkın devredilmesi mümkündür. söz konusu devir işlemi icra dairesinde yapılabilir.
“Temlik edenin, temlik anında sahip olduğu bir hakkını devrettiği durumlarda, yapılan bu tasarruf işlemi ile alacaklı, malvarlığının aktifindeki mevcut haklarda, başkası lehine bir azalmayı kabul etmektedir. Böylece, temlik akdi yapılır yapılmaz alacak, alacağa bağlı olan bütün imtiyazlar ve fer’i haklarla beraber devralana geçmektedir. Bu nedenle gerek işleyip de eski alacaklı tarafından tahsil edilmemiş, gerekse işlemekte olan tüm fer’i hak ve alacaklar yeni alacaklıya ait olmaktadır. Nitekim, temlik eden kişinin, temlikle birlikte borçlu ile hukuki ilişkisi kesildiğinden, alacağın tahsilinin dava ve talep hakkının da, onun maliki durumuna geçmiş olan, temellük edene geçmesi, alacağın temlikinin doğal bir sonucudur. Kural olarak alacağın temlikinde borçlunun hukuki durumunda herhangi bir değişiklik olmamakta, sadece muhatap olacağı kişi değişmektedir.”[4]
SONUÇ
Alacak hakkının devredilmesi, farklı amaçlarla kişiler arasında sıkça yapılan bir hukuki işlemdir. Alacak hakkının geçerli olabimesi için belli şartların varlığı gerekmektedir. Yazımızda alacağın devrinin geçerlilik şartları, hangi alacakların devrinin mümkün olduğu ve alacağın devri sözleşmesinin hüküm ve sonuçları hakkında özet niteliğinde bilgilere yer verdik.
Faydalı olması temenneisiyle.
Alacağın temlikinin özel türleri olan “BANKALARA TEMİNAT GÖSTERMEK AMACIYLA YAPILAN ALACAĞIN DEVRİ(TEMLİKİ)” ve “MÜTEAHHİTTEN YAZILI SÖZLEŞMEYLE DAiRE ALINMASININ HUKUKİ GEÇERLİLİĞİ VE MÜTEAHHİDE KARŞI AÇILAN TAPU TESCİL DAVALARI” ile ilgili ayrıntılı bilgi için sitemizin blog kısmından bahsi geçen makalelere erişebilirsiniz.
Solmaz Hukuk ve Danışmanlık Ekibi.
REFERANSLAR
EREN, Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 2011, Beta Yayıncılık, Ankara, s.1176-1194.
ARDA BAĞCE, Duygu Hidayet, Alacağın Devri Ve Diğer Hukuki Kurumlarla Karşılaştırılması, Yüksek Lisans Tezi, T.C. İSTANBUL KÜLTÜR ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ, İSTANBUL, 2015.
DALCI, Nurcihan, Alacağın Toptan Temliki, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk (Medeni Hukuk) Anabilim Dalı, 2009, Ankara.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, 2016/18730 E., 2019/6711, T.28.05.2019.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, 2014/40855 E., 2015/35505 K., T.03.12.2015.
Yargıtay 15. H.D., 2020/627 E., 2020/3297 K., T.22.12.2020.
Yargıtay 13. H.D., 2017/44 E. , 2017/4290 K.
[1]Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, 2016/18730 E., 2019/6711, T.28.05.2019.
[2] Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, 2014/40855 E., 2015/35505 K., T.03.12.2015.
[3] Yargıtay 15. H.D., 2020/627 E., 2020/3297 K., T.22.12.2020.
[4] Yargıtay 13. H.D., 2017/44 E. , 2017/4290 K.