Vesayet hukuku, vesayet altına alınan kişinin korunmasına yönelik bir kurumdur. Yetişkin kişilerin kısıtlanması veya velayet altında olmayan küçüklerin vesayet altına alınması hallerinde kişiye vasi atanmaktadır. Kanunda hangi hallerde kişinin hukuki işlem ehliyetinin kısıtlanarak kendisine vasi atanabileceği düzenlenmiştir. Bunlardan bir kısmı zorunlu kısıtlama sebepleriyken bir kısmı da isteğe bağlı kısıtlama sebepleridir.
Bu yazımızda, hangi hallerde kısıtlama kararı alınabileceği ve vasi atanabileceğiyle ilgili merak edilen konular üzerinde durduk.
1) Kişiye Neden Vasi Atanır?
Bir kişiye vasi atanması iki durumda mümkündür. bunlardan ilki velayet altında olmayan çocuğa vasi atanmasıdır. İkincisi ise yetişkin kişilerin kısıtlanarak bir vasinin vesayetialtına alınmasıdır. Kısıtlama, Türk Medeni Kanunu’nda belirtilen sebeplerden biri nedeniyle, korunup kollanmaları gereken kişilerin hukuki işlem yapma ehliyetlerinin mahkeme kararıyla kısıtlanması anlamına gelir. Yaşlılık, tecrübesizlik, deneyimsizlik, alkol veya uyuşturucu bağımlılığı gibi nedenlerle kendi menfaatlerini koruyamayacak durumdaki kişilere mahkemece bir vasi atanır ve yaptığı hukuki işlemlerde ona eşlik etmesi veya bazı işlemleri bu kişiler adına yapması istenir.
2) Kısıtlama Sebepleri Nelerdir?
Kısıtlama sebepleri Kanun’da açıkça belirtilmiştir. Bu sebepler dışında bir sebeple bir kişinin kısıtlanması mümkün değildir. Örneğin Yargıtay kararına konu olan bir olayda, aşağıdaki iafdelere yer verilmiştir;
“Kısıtlanmayı gerektiren haller kanunda tahdidi olarak sayılmış olup ergin bir kişi hakkında kısıtlama kararı verilerek, kendisine vasi atanabilmesi için, Türk Medenî Kanununun 405-408. maddelerinde öngörülen kısıtlama sebeplerinden birinin varlığı gerekir….Bir kişinin okuma yazma bilmemesi ve malvarlığının çokluğu tek başına fiil ehliyetinin kısıtlanmasını gerektirmez.”[1]
Sınırlı sayıda düzenelenen bu sebepler aşağıda sıralanmıştır;
2.1. Akıl Hastalığı veya Akıl Zayıflığı Nedeniyle Kısıtlama
Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan yetişkinler kısıtlanır. Akıl hastalarının kısıtlanma sebebi, bu kişilerin kendi işlerini görmekten aciz olmaları, sürekli yardıma ihtiyaç duymaları veya başkalarına zarar verme tehlikelerinin bulunması şartına bağlanmıştır.
2.2. Savurganlık, Alkol veya Uyuşturucu Madde Bağımlılığı, Kötü Yaşama Tarzı, Kötü Yönetim Nedeniyle Kısıtlanma
Savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı veya malvarlığını kötü yönetmesi sebebiyle kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açan ve bu yüzden devamlı korunmaya ve bakıma muhtaç olan ya da başkalarının güvenliğini tehdit eden her ergin kısıtlanır.
Burada savurganlıktan anlaşılması gereken, kişinin geliri ve kazançlarıyla orantısız şekilde düşüncesizce ve bol para harcaması halidir. Kötü yaşama tarzı ise, genel ahlaka aykırı ve toplum düzeniyle bağdaşmayan sürekli hale gelmiş davranışları ifade etmektedir. Örneğin; dolandırıcılığı meslek edinmek, kirli işlerle uğraşmak gibi durumlar buna örnektir. Kötü yönetim, bir kimsenin malvarlığını kötü yönetmesi, mali işleriyle yeterince alakada olmamasıdır. Örneğin, bir kimsenin tarım arazilerinin bakımını yapmayıp ürünleri vaktinde toplamayarak zarar etmesi hali kötü yönetime örnektir. Aşağıda Yargıtay kararına konu olan bir örneğe yer verilmiştir;
“Türk Medenî Kanunu’nun 406. maddesinde; “Savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı veya malvarlığını kötü yönetmesi sebebiyle kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açan ve bu yüzden devamlı korunmaya ve bakıma muhtaç olan ya da başkalarının güvenliğini tehdit eden her ergin kısıtlanır.” hükmü yer almaktadır. Dava dilekçesinde kısıtlanması istenilen …….’un eşinin ölümünden sonra bir çok taşınmazı satmak ve mal kaçırmak istediği, elde ettiği gelirleri müsriflik boyutunda harcamalar yaparak israf ettiği iddiası olduğu halde; mahkemece, Türk Medeni Kanunu’nun 406. maddesi uyarınca herhangi bir araştırma ve değerlendirme yapılmamıştır. Vesayet hakkındaki hükümlerin kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece re’sen araştırma yapılabileceği de gözetilerek, Türk Medeni Kanunu’nun 406. maddesinde yer alan hususlar yönünden re’sen ve tarafların gösterecekleri delillerin toplanıp değerlendirilmesi yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi yerine eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.”[2]
2.3. Hapis Cezası Nedeniyle Kısıtlama
Bir yıl veya daha uzun süreli hapis cezası alan kişi kanundan dolayı kısıtlanır. Cezayı yerine getirmekle görevli makam, böyle bir hükümlünün cezasını çekmeye başladığını, kendisine vasi atanmak üzere hemen yetkili vesayet makamına bildirmekle yükümlüdür. Burada amaç, cezaevindeyken kişinin mallarının yönetilmesidir.
2.4. İstek Üzerine Kısıtlama
Yaşlılığı, engelliliği, deneyimsizliği veya ağır hastalığı sebebiyle işlerini gerektiği gibi yönetemediğini ispat eden her yetişkin kişi mahkemeden kısıtlanmasını ve kendisine vasi atanmasını isteyebilir. Burada kişinin işlerinin gereği gibi yönetemediğini ispat etmesi gerekmektedir.
Yaşlılık ve deneyimsizlik nedeniyle aile büyükleri hakkında kendilerini suiistimal etmek isteyen kötü niyetli kişilere karşı koruma amaçlı kısıtlama ve vasi atama kararı verilmesinin talep edildiğine de sıkça rastlanmaktadır. Yargıtay kararına konu olan olayda;
Dava dilekçesinde; davacılar … 85 yaşında ve hasta olan anneleri …’nin, yaşı ve hastalığı sebebi ile kendi işlerini idare edemez durumda olduğu, okuma yazması bulunmadığı, hastalığı sebebi ile aklı ve mantığının yerinde olmadığı, kötü niyetli kişi veya kişilerce annelerinin bu durumundan faydalanılarak malvarlığının elinden çıkartılmaya yönlendirildiği, bu kapsamda hiç tanımadıkları …… adlı kişiye 145 ada 17 ve 18 parsel sayılı taşınmazların satımı için vekaletname verdiği, satış için tapuya müracaat edildiği, taşınmazların satımı halinde annelerinin malvarlığında büyük azalma olacağı, kısıtlanması istenilen ….’nin mallarını yönetemez durumda olduğunun açık olması ve tasarrufları ile kendisini ve ailesini darlık ve yoksulluğa düşürecek nitelikte olduğu ileri sürülerek kısıtlanması istenmiştir.
Yargıtay hem kısıtlanması istenen kişinin akıl sağlığına ilişkin raporun, hem TMK 406 kapsamında annenin hiç ihtiyacı olmadığı halde iddia edildiği gibi taşınmazları satmaya kalkışıp kalkışmadığının incelenerek bir karara varılması gerektiğine hükmetmiştir.[3]
Yine bir başka Yargıtay kararında, çocukları tarafından mahkemeye başvurularak yaşı nedeniyle mallarını iyi yönetemediği ileri sürülerek kısıtlanması istenen baba hakkında sadece akıl sağlığını gösteren rapor alınarak hüküm kurulmasını Yargıtay doğru görmemiştir. Çocukların baba hakkındaki taşınmazlarını elden çıkardığına dair iddiaların doğruluğunu araştırmadan ve kısıtlanması istenen kişiyi dinlemeden karara varılmaması gerektiğini belirten Yargıtay, mahkemenin olayı araştırmasını istemiştir.[4]
3) Kısıtlama ve Vasi Atama Hangi Mahkemeden Talep Edilmelidir?
Kısıtlama ve vasi atama davalarında görevli mahkemeler sulh hukuk mahkemeleridir. Yetkili mahkeme ise, kısıtlının yerleşim yerindeki sulh hukuk mahkemesidir. Sulh hukuk mahkemelerine aynı zamanda vesayet makamı denmektedir.
4) Kısıtlama Kararının İlan Edilmesi
Vesayet makamının verdiği kısıtlama kararı kesinleştikten sonra, yani itiraz edilmişse denetim makamının; temyiz yoluna başvurulmuşsa Yargıtay’ın kısıtlama kararını onaylamasından sonra hemen kısıtlının hem yerleşim yerinde hem de nüfusa kayıtlı olduğu yerde ilan edilir.
Kısıtlama, bundan haberi olmayan kişiler için kısıtlama kararının ilan tarihinden itibaren hüküm ifade eder. Yani, kısıtlanmış kişinin bu durumunu bilmeyen iyiniyetli üçüncü kişilerin bu kişiyle yaptıkları işlemler kısıtlama kararı ilan edilmeden önceki dönemde geçerli olarak kabul edilir.
5) Vasi Atanmasında Mahkemenin Uyması Gereken Kurallar
Kısıtlama kararı verilmesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebine dayandırılıyorsa, mahkemenin resmi sağlık kurulu raporu alması zorunludur. Kurul raporunu değerlendiren hakim dilerse kısıtlanması istenen kişiyi dinleyebilir.
Kısıtlama kararı kişinin savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı, kötü yönetimi veya isteği sebebiyle talep edilmişse, bu durumda hakim ilgili kişiyi mutlaka dinlemek zorundadır. Hakime dinleme şartının getirilmesi, kötü niyetli taleplerin önüne geçilmesi amacına hizmet etmektedir.
6) Kimler Vasi Olarak Atanır?
Haklı sebepler engel olmadıkça, sulh hukuk mahkemesi, vesayet altına alınacak kişinin öncelikle eşini veya yakın hısımlarından birini, vasilik koşullarına sahip olmaları kaydıyla bu göreve atar. Haklı sebepler engel olmadıkça, vesayet altına alınacak kişi veya bu kişinin ana babası tarafından gösterilecek kişiler vasiliğe atanır. Bu atamada yerleşim yerlerinin yakınlığı ve kişisel ilişkiler göz önünde tutulur.
Gereken durumlarda, bu görevi birlikte veya vesayet makamı tarafından belirlenen yetkileri uyarınca ayrı ayrı yerine getirmek üzere birden fazla sayıda vasi atanabilir.
7) Vasinin Görev Süresi Ne Kadardır?
Vasilik görevi kural olarak 2 sene sürer. Sulh hukuk mahkemesi, her defasında bu süreyi 2’şer yıl uzatabilir. Vasiliğe atanan kişi, atamanın kendisine tebliğinden itibaren 10 gün içinde kanunda sayılan sebebplerden birini göstererek vasilikten kaçınma hakkını kullanabilir.
8) Vasi Atanmasına İtiraz
İlgili herkes, vasi atandığını öğrendiği günden itibaren 10 gün içinde atamanın Kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek atama kararına itiraz edebilir. 10 günlük süre hak düşürücü süre olup, bu süreler geçtikten sonra artık itiraz hakkı kullanılamaz.
9) Kişiye Vasi Atanmasının Sonuçları
Bir kişiye vasi atanmasıyla o kişinin hukuki işlem ehliyeti kısıtlanmış olur. Kişinin tam fiil ehliyeti, sınırlı ehliyetsize dönüşür. Kanunda sınırlı ehliyesizlerin hangi işlemleri tek başına yapamayacakları, hangi işlemleri vasilerinin izni veya onayıyla yapabilecekleri düzenlenmiştir. Ayrıca, sulh hukuk mahkemesi verdiği kararada kısıtlanan kişilerin hangi işlemleri yapıp yapamayacağını gösterir.
10) Vasinin Görevleri Nelerdir?
Vasinin icra ettiği görev bir çeşit kamu görevidir. Vasilerin bu sebeple, casiliği kabul yükümlülüğü vardır. ancak belli şartların varlığı halinde vasiliği kabulden kaçınabilirler. Vasilerin görevleriyle bağlantılı olarak birtakım görev ve yetkileri bulunmaktadır. Bunlar;
- Ticari ve sınai işletmeleri yönetmek, parayı işletmek,
- Taşınırları satmak,
- Defter tutmak,
- Değerli şeyleri saklamak,
- Taşınmazları satmaktır.
SONUÇ
Kısıtlama kararı, özellikle yakınlarını korumak isteyen kişiler tarafından merak edilmektedir. Yaşlılığı, hastalığı veya başka bir sebeple kendi işlerini görmekten aciz olan kişiler için kısıtlama kararı aldırılarak kendisine bir vasi atanması sağlanır. Böylece, kişinin zor durumundan faydalanmak isteyebilecek üçüncü kişiler bertaraf edilmektedir.
Vasi atama işlemi ve kısıtlama kararıyla ilgili daha fazla bilgi ve detay için Solmaz Hukuk ve Danışmanlık ekibiyle iletişime geçebilirsiniz.
Referanslar
AKINTÜRK, Turgut/ATEŞ KARAMAN, Derya, Aile Hukuku, Beta Yayıncılık, İstanbul, 2013.
Türk Medeni Kanunu.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, 2019/6641 E., 2020/489 K.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, 2018/12126 E., 2019/3197 K.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, 2018/11560 E., 2019/2900 K.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, 2017/10055 E., 2018/2525 K.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, 2017/10055 E., 2018/2525 K.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, 2019/6641 E., 2020/489 K.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, 2018/12126 E., 2019/3197 K.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, 2018/11560 E., 2019/2900 K.