Trafik Kazası Nedeniyle Açılan Tazminat Davaları

Trafik kazaları, büyük oranda motorlu araç sürücülerinin trafikteki hatalı eylemleri veya araç arızaları sebebiyle meydana gelen, ölüm, yaralanma veya maddi zararla sonuçlanabilen olaylardır. Hemen hemen her gün karşılaştığımız bu sorun nedeniyle kişilerin vücut bütünlüğü, sağlığı ve hayatı zarar görmekte veya malvarlıklarında azalma ve eksilmeler yaşanmaktadır. Söz konusu zararları trafik kazasına karışan karşı tarafa veya onun sigorta şirketine ödetebilmek için, kişilerin trafik kazalarına dayanan tazminat davası açmaları gerekir.  Bu yazımızda trafik kazaları nedeniyle meydana gelen maddi ve manevi zararların tazmin edilebilmesi için açılması gereken maddi-manevi tazminat davaları ile destekten yoksun kalma tazminatı hakkında en çok merak edilen konular üzerinde duracağız.

 

Trafik Kazaları Nedeniyle Kim, Hangi Tazminat Davalarını Açabilir?

Karayolu üzerinde hareket halinde olan bir veya birden fazla aracın karıştığı ölüm,yaralanma ve zararla sonuçlanmış olan olaylara trafik kazası denir. Trafik kazası geçiren kişiler, yaralanmaları ile araçtaki hasarlar nedeniyle meydana gelen zararları karşı taraftan tazminat davaları yoluyla isteyebilir. Trafik kazası neticesinde ölüm olayı gerçekleşmişse, ölenin yakınları da karşı tarafa tazminat davası açma hakkına sahiptir.

Trafik kazaları sonucunda meydana gelen vücut bütünlüğünün ihlali yani yaralanma sebebiyle oluşan bedensel nitelikteki zararlar için kazada yaralanan kişi karşı tarafa maddi tazminat davası açabilir.

Yine, trafik kazası nedeniyle duyduğu elem, acı ve ızdırabın karşılığı olarak yaralanan kişinin manevi tazminat talep etme hakkı vardır. Yaralanan kişinin yakınları maddi tazminat isteyemezler, sadece manevi tazminat talebinde bulunabilirler. Ancak bunun için bedensel zararın ağır olması(örneğin, kazada yakını uzvunu kaybetmişse, bir duyu yetisini kaybetmişse, organlarından biri işlevsiz hale gelmiş ya da kalıcı engel oluşmuşsa) aranır.

Trafik kazası neticesinde ölüm meydana gelmişse, ölenin yakınları manevi tazminat talebinde bulunabileceği gibi, destekten yoksun kalma tazminatı da isteyebilirler. Bu tazminat türü ölenin yaşam boyu kendisine maddi destek olacağı varsayımına dayanmaktadır. Dolayısıyla ölenin anne-babası, eşi, çocukları, nişanlısı veya fiilen destek olduğu bir diğer kişi bu tazminatı talep edebilir.

Tazminat Davalarında Hangi Taleplerde Bulunulabilir?

Trafik kazasında yaralanan kişinin açtığı maddi tazminat davasında, tedavi giderleri, tedavi süresi boyunca çalışamamaktan doğan giderler, çalışma gücünün kaybı veya azalması nedeniyle uğranan zararlar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararlar istenebilir.

Maddi tazminat davalarıyla araçta meydana gelen hasarlar ve araçtaki değer kayıpları da talep edilebilir.

Trafik kazası nedeniyle ölüm meydana gelmişse, ölenin yakınları cenaze masraflarını ve varsa tedavi giderlerini talep edebilirler. Destekten yoksun kalma tazminatı ile de ölenin olası destek olma süresi boyunca kendilerine sağlayacağı maddi imkanları karşı taraftan isteyebilirler.

Trafik Kazaları Sebebiyle Tazminat Davaları Kime Karşı Açılabilir?

Trafik kazaları sebebiyle açılacak tazminat davaları,

  • araç sürücüsüne,
  • aracın işletenine,
  • işetenin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibine,
  • aracın sigorta şirketine

karşı açılabilmektedir. İşletme halinde bulunan motorlu araç bir kişinin ölümüne, yaralanmasına, malvarlığına zarar verirse bundan araç işleten sorumludur. İşleten kavramı gerçek işleten ve farazi işleten olarak ikiye ayrılır. Gerçek işleten, aracın sahibi olan kişi veya uzun süreli kiralayan kişidir. Araç sahibinin tespiti için motorlu taşıtlar siciline bakmak gerekir. Farazi işleten ise bakım, onarım, alım-satım gibi araçlarla ilgili mesleki faaliyetlerde bulunanları ifade eder. 

Aracı çalan veya gasp eden kişi de  işleten gibi sorumludur. Ancak aracının çalınmış veya gasp edilmiş olduğunu bilen veya gerekli dikkat ve özeni gösterseydi öğrenebilecek durumda olan araç sahibi, çalan veya gasp eden kişiyle birlikte sorumlu olur.

Araç işletenin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibine biletle yolcu taşıyan otobüs firmaları örnek olarak verilebilir.

Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur.

Tazminat Davalarında Kusur ve Zararı Kim İspat Eder?

Hukukumuzda trafik kazalarından dolayı verilen zararlardan sorumluluk bir tür tehlike sorumluluğudur. Tehlike sorumluluğundan, karayolunda araç kullanmanın başlı başına tehlike arz eden bir eylem olması nedeniyle, bir kişinin kullandığı araçla bir başkasına verdiği zarardan kusuruna bakılmaksızın sorumlu tutulması anlaşılmalıdır. Kural olarak, bir kişi, bir motorlu aracın karıştığı trafik kazasından zarar görmüşse, açtığı davada karşı tarafın kusurlu olduğunu ileri sürmelidir ve işleten de bunun aksini ispat edememelidir. Ancak araç işletenin kusursuz olduğunu ispat etmesi hiç kolay olmadığı gibi, sadece kusursuz olduğunu ispatla da tazminat ödemekten kurtulamaz. Şöyle ki;

Araç işletenin veya bağlı olduğu teşebbüs sahibinin tazminat ödemekten kurtulması için öncelikle işletenin olayda ne kendisinin ne de eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusuru bulunmadığını ispatlamalıdır. Ardından zararın mücbir bir sebep veya zarar görenin ya da 3. kişinin ağır kusurundan kaynaklandığını ve illiyet bağının kesildiğini kanıtlaması gerekir. Aynı zamanda kazaya araçtaki bir arıza ya da bozukluğun da neden olmadığı ispatlanmalıdır. 

İşleten trafik kazasının oluşumunda zarar görenin kusurlu olduğunu ispat ederse, tazminat miktarı kusur derecesi göz önünde tutularak indirilir.

Trafik kazaları sonucu bir kişinin ölümüne veya yaralanmasına neden olunması aynı zamanda bir haksız fiil de teşkil eder. Bu nedenle tazminat davaları motorlu araç işletenin sorumluluğu nedenine dayandırılabileceği gibi haksız fiil sorumluluğuna da dayandırılabilir. TBK madde 60 gereği, bir kişinin sorumluluğu birden fazla sebebe dayandırılabiliyorsa, zarar gören aksini istemiş olmadıkça zarar görene en iyi giderim imkânı sağlayan sorumluluk sebebine göre tazminata karar verilir. Haksız fiil sorumluluğuna dayanılması halinde, karşı tarafın kusurlu olduğunu davacının ispat etmesi gerekir.

Maddi tazminat davalarında araçtaki hasar, hasar tespit tutanaklarıyla belirlenirken; bedensel zararlarda bilirkişi incelemesi ve tarafların olaydaki kusur durumlarına ilişkin raporun mahkemece değerlendirilmesiyle belirlenecektir. Çalışma gücünün kaybı, azalması veya kazanç kayıpları ile destekten yoksun kalma tazminatları hesaplanırken, yaralanan ya da ölen kişinin geliri ve yaşı da hesaba katılır. 

Manevi tazminat taleplerinde tazminat miktarı tarafların sosyo ekonomik şartları, karşılıklı kusur dereceleri, olayın özellikleri ve hakkaniyete göre hakim tarafından belirlenir. “6098 sayılı TBK’nun 56. (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 47.) maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Davaya konu edilen kazada, davalı tarafa ait araçta yolcu olarak bulunan 5 yolcu ve 1 sürücü daha ölmüştür; zarar görenlerin çokluğu ve davalı tarafın zarar talepleri karşısında içine düşebileceği mali güçlüğün de tazminat miktarlarının belirlenmesi sırasında dikkate alınması gerekir

Trafik Kazası Kaynaklı Tazminat Davalarında Görevli ve Yetkili Mahkeme Hangisidir?

Trafik kazaları nedeniyle açılacak maddi ve manevi tazminat davalarında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Ancak trafik kazası, trafik iş kazası niteliğindeyse tazminat davasında görevli mahkeme İş Mahkemeleri olur. Bir trafik kazasının, trafik iş kazası niteliğinde olup olmadığı açılan davada bir ön sorun niteliğindedir ve Sosyal Güvenlik Kurumu’nca tespit edilir.

Tazminat davasının araç sigorta şirketine karşı açılacak olması halinde, görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemeleri olacaktır.

Yetkili mahkeme kavramı, davanın hangi yerdeki mahkemede açılacağı ile ilgilidir. Davalılardan birinin yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesi, kazanın gerçekleştiği yer mahkemesi, sigorta şirketinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi yetkili mahkemelerdir.

“5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 5. maddesinde, iş mahkemelerinde açılacak her davanın, açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medenî Kanunu gereğince ikametgahı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi, işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabileceği, 15. maddesinde ise bu Kanunda açıklık bulunmayan durumlarda Hukuk Muhakemeleri Usûlü Kanunu hükümlerinin uygulanacağı bildirilmiş, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 6. maddesinde, genel yetkili mahkemenin, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğu, 16. maddesinde ise; haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesinin de yetkili olduğu yönünde özel yetki kuralı düzenlenmiştir.”

Araç Sigorta Şirketine Karşı Açılacak Tazminat Davaları

Motorlu bir aracın, karayolunda işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli sınırlar içinde karşılamayı amaçlayan ve kanunen yapılması zorunlu tutulan sorumluluk sigortası türüne zorunlu trafik mali sorumluluk sigortası adı verilir. ZMSS, karayolunda motorlu araç işletenin, işlettiği araç nedeniyle üçüncü kişilere verdiği bedensel zararları ve araç hasarlarını, kazadan zarar görenlere ödemeyi üstlenen bir tür zarar sigortasıdır.

İşletenin sorumlu tutulduğu hâllerde, zorunlu trafik sigortacısının da sorumluluğu ortaya çıkmakta; işletenin sorumlu tutulamadığı hâllerde, sigortacısının da sorumluluğu söz konusu olmamaktadır. Sigortacının sorumluluğundan bahsedebilmek için, zorunlu trafik sigortası yapılan aracın üçüncü kişilerin zararına neden olacak bir kazaya karışması ve bu kazada sigortalı araç işleteninin sorumluluğunun bulunması gerekir. Dolayısıyla, araç işletenin ve sürücüsünün kusursuz olduğu hâllerde, sigortacısının da tazminat sorumluluğu ve ödeme yükümlülüğünden söz edilemeyecektir.

Eldeki davada, davalı … şirketince kazanın belirtilen yer ve şekilde meydana gelmediği, doğru ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmediği ve talebin iyiniyet kurallarına aykırı olarak sırf sigorta şirketinin rücu hakkını engellemek amacıyla yapıldığı iddia edilmiştir. 6102 sayılı TTK’nın 1409/1 maddesi uyarınca sigortacı, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı Kanun’un 1409/2 maddesine göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. İlkeler belirtilen şekilde olmakla birlikte, TTK’nın 1446. maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı olacak şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan rizikonun teminat içinde imiş gibi ihbar ederse, ispat külfeti yer değiştirip, oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat külfeti davacıya geçer. Buna göre, rizikonun gerçekleştiğini ve gerçekleşen bu rizikonun teminat kapsamı içinde kaldığını davacı ispatlamak zorunda iken; kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddia ise sigortacı tarafından kanıtlanmalıdır.”

Bi diğer konu ise kazanın, bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunması, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşeceğinden zarar görenin faiz talep etme hakkı doğmasıdır.

Trafik Kazası Kaynaklı Tazminat Davalarında Zamanaşımı Süreleri

Trafik kazası nedeniyle zarara uğrayan kişinin, zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren başlayrak 2 yıllık zamanaşımı süresi içinde tazminat davasını açması gerekir. her halukarda davanın en geç kaza tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde açılması zorunludur.

Ancak trafik kazası neticesinde aynı zamanda bir suç işlenmişse, kanunda o suç için belirlenmiş zamanaşımı süresi, tazminat talebi için de geçerli olur. Trafik kazalarında genellikle taksirle öldürme, taksirle yaralama ve olası kastla öldürme suçları işlenmektedir. Ceza zamanaşımı süreleri daha uzun olduğundan dava açacak mağdur lehine bir düzenlemedir.

SONUÇ

Trafik kazaları ne yazık ki ülkemizde önemli ve güncelliğini koruyan bir problemdir. Her gün pek çok araç ve insan karayollarında trafik kazalarına karışmakta veya bu kazalardan zarar görmektedir. Trafik kazaları sebebiyle bedensel veya maddi zarar uğrayan kişilerin bu zararları isteyebilmesi için tazminat davaları açması gerekir. Tazminat davalarında davayı kimin açabileceği, davanın hangi mahkemelerde, hangi sürede ve kime karşı açılacağı konularının bilinmesi ve davalarda hangi sorumluluk sebeplerine dayanılacağının doğru tespit edilmesi, tazminat davasındaki başarı şansını artırmaktadır. Ülkemizde tazminat davalarının zaten çok uzun bir sürede sonuçlandığı göz önüne alınırsa, bu sürenin olabildiğince kısaltılması ve en yüksek tazminatın alınması için mutlaka uzman bir avukattan hukuki destek alınması gerektiği ortadadır.

Trafik kazasından kaynaklanan tazminat davalarınızla ilgili Solmaz Hukuk ve Danışmanlık Ofisi’nin bugüne kadar pek çok tazminat davasını başarılı şekilde  yönetmiş ve sonuçlandırmış uzman kadrosuyla iletişime geçebilirsiniz.

Saygılarımızla.

REFERANSLAR

EREN, Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Beta Yayıncılık, 2011.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/116 E. , 2015/1771 K., 16.09.2015.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/3479 E. , 2020/8663 K., 17.12.2020. 

Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 2020/11487 E. , 2021/766 K., 01.02.2021.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2190 E. , 2020/205 K., 25.02.2020.

Karayolları Trafik Kanunu

Türk Borçlar Kanunu

İş Kanunu

Türk Ticaret Kanunu