Doktor veya sağlık çalışanlarının hataları nedeniyle ortaya çıkan bedensel ve ruhsal zararlar; hekim ya da ilgili kuruluş tarafından karşılanmakla yükümlüdürler. Hasta ya da bazı durumlarda zarar gördüğü kabul edilen hasta yakınları tarafından maddi ve manevi tazminat talebi öne sürebilmekte, ölüm halinde ise destekten yoksun kalma tazminatı talep edilebilmektedir.
Mevcut hukuk sistemi de hastayı zararının tazmini noktasında hekimi ise kusursuzluğunu ispatı noktasında koruyucu bir çerçeve sunmaktadır. Günümüz uygulamalarında tazminat sorumluluğu büyük ölçüde genel tazminat hukuku prensiplerine göre belirlenmekte, ancak durumun özelliklerine göre farklı uygulamalar ve yönetmeliklerle de geliştirilmeye sürekli olarak devam etmektedir.
Bu bültende, doktor hatalarından doktorun veya hastanenin hangi şartlarda sorumlu tutulacağı, açılan tazminat davalarında uğranılan zararın ve ispatının nasıl yapılacağı, neticede tazminat miktarının nasıl belirleneceği konularına eğilerek güncel açıklamalarda bulunduk,
DOKTOR HATASI(MALPRAKTİS) SAYILAN DURUMLAR
Tedavi için başvurulan hastane veya hekimin, bilgisizliği, tecrübesizliği, özen eksikliği, ihmali veya eksik ya da yanlış teşhis ve tedavilerle hastaya zarar vermesi sıkça karşılaşılan durumlardır. Eksik muayene ve tetkiklerin yetersiz yapılması, hastanın vücudunda yabancı madde unutulması, yanlış bir tedavi uygulaması seçilmesi, gerekli testlerin yapılmaması, komplikasyonun fark edilmeyerek malpraktis seviyesine getirilmesi, ilaç tedavisi esnasında oluşan tıbbi uygulama hataları, yanlış hastaya müdahale edilmesi, tedavi sınırının aşılması, ameliyat tekniği hatası, araç ve aletlerin kullanımında yapılan hatalar, uzman hekime geç ulaşılması veya danışılması, enfeksiyon riskinin yok sayılması, üçüncü kişileri uyarmada yaşanan eksiklikler, test ve kayıtları incelemeden müdahale edilmesi, gerektiği halde konsültasyon alınmaması tazminat gerektiren doktor veya sağlık personeli hatalarının en sık rastlanan örnekleridir.
Hastaya gerekli müdahalenin yapılmaması da tıbbi hata(malpraktis) nedeniyle doktorun ya da hastanenin sorumlu tutulmasına neden olur. Yargıtay Ceza Genel Kurulu Kararı’nda, (2017/278,) “Acil servis görevlilerinin, acil bir tıbbi vaka nedeniyle acil servise gelmiş bir hastaya, sosyal güvencesinin olup olmadığını ve diğer özelliklerini nazara almadan stabilizasyonu sağlanıncaya kadar bütün tıbbi hizmetleri sunmaları zorunludur.” Şeklinde hüküm kurulmuştur.
HATALI TIBBİ UYGULAMADAN DOKTOR VEYA HASTANENİN SORUMLU TUTULABİLMESİNİN ŞARTLARI
HATALI TIBBİ MÜDAHALEDE BULUNULMUŞ OLMASI YA DA GEREKTİĞİ HALDE MÜDAHALEDE BULUNULMAMASI
Doktor-hasta ilişkisinde ortada bir sözleşme varsa sözleşmenin ihlali nedeniyle doktor ya da hastane, eğer ki sözleşme mevcut değilse haksız fiil nedeniyle doktor sorumlu tutulabilir. Doktor bağımsız çalışmaktaysa doktor ile hasta arasında sözleşme ilişkisi vardır. Özel hastanede çalışmakta olan bir doktor söz konusu ise, hastane ile hasta arasında hasta kabul sözleşmesi kurulmuş olur. Doktor veya sağlık personeli hatalı uygulamalarda bulunması halinde bu sözleşmelere aykırı davranılmış olur ve hastaya yaptırım olarak tazminat ödenmesi gerekir.
TMK ve TBK hükümlerinde hukuka aykırılık halini ortadan kaldıran haller belirtilmiştir. Bu durumda yasal yetki, açık rıza, zorunluluk hali gibi durumlarda doktorun müdahalesi hukuka uygun hale gelir. Ancak; bazı değerler vardır ki; bu durumda rıza vardır denilerek hukuka uygunluk sebebi yaratılamayacaktır. Zira kişinin ahlaka, kamu düzenine aykırı rızasının varlığı çoğu halde geçerli olmayacağı gibi TBK’ya göre tazminatta indirim sebebi de olamaz.
Doktrinde, istisnai durumlarda acil müdahalede bulunan sağlık personelinin –bazı görüşlere göre yalnızca hekim değil herkesin- doğan herhangi bir zarardan sorumlu tutulamayacağını savunan görüşler de mevcuttur.
TIBBİ MÜDAHALEDE YA DA MÜDAHALEYİ İHMALDE KUSURLU DAVRANILMASI
Kusur hukuk düzenince hoş görülmeyen davranış olarak tanımlanabilir. Doktorun tazminat ödemesi için aranan en önemli şartlardan biri doktorun kusurlu davranmış olmasıdır . Aynı koşullar altında bulunan bireylerden beklenen davranışlardan ayrılan ve zarar verene yüklenebilen davranışlar kusurludur.
Kusur ihmal ve kast olarak iki biçimde karşımıza çıkmaktadır. Hekim sorumluluğunda kast çok nadir karşımıza çıkmaktadır. Endikasyon olmayan bir durumda sırf hekimin maddi çıkar elde edebilmek için hastaya müdahale etmesi kasta verilebilecek açık bir örnektir. Tıbbi malpraktislerde ihmale daha sık rastlanmaktadır. Ortalama bir doktorun göstermesi gereken özen ve yaşanan durumun şartları birlikte değerlendirilerek ihmalin derecesi belirlenmektedir. İhmalin belirlenmesinde hekimin öne sürdüğü kişisel gerekçeleri ise dikkate alınmamaktadır. Örneğin; doktorun hatasının kaynağını yorgun olmasına bağlaması geçerli bir mazeret değildir. Bununla birlikte; müdahalenin tıbbi olarak zorluk derecesi ve tehlikesi ise değerlendirme kapsamına alınmaktadır.
Hekimin sorumluluğu vekil sorumluluğu sıfatında olduğundan, Yargıtay’ca da baskın görüşe göre hekimin kusur oranı tazminatın belirlenmesinde dikkate alınamayacaktır. Zira doktor en az kusurundan dahi sorumludur. Kusur hafiftir denilerek tazminatta indirime gidilemeyecektir. Eğer hekim hasta arasındaki ilişki sözleşmesel değilse, zarar haksız fiilden doğmuşsa fark olarak burada kusur ispatı hastaya ait olacaktır.
Burada kısaca değinebileceğimiz bir diğer husus da meslek kusurudur. Meslek kusuru her ne kadar kanunen kendine yer bulmamış olsa da Avrupa Biyotıp Sözleşmesi’nin dördüncü maddesinde yer almaktadır.
DOKTORUN MÜDAHALESİ VEYA MÜDAHALE ETMEMESİ NEDENİYLE HASTAYA VEYA YAKINLARINA ZARAR VERMİŞ OLMASI
Zarar, hekimin müdahalesi neticesinde meydana gelen ve kişinin malvarlığında ya da manevi dünyasında oluşan eksilme şeklinde tanımlanabilir. Kişinin katlanmak zorunda bırakıldığı zarar türü maddi –tedavi giderleri, destekten yoksun kalma, defin masraflar vb.– ya da manevi –ruhsal durum değişiklikleri, duyulan acı ve elem– olabilmektedir. Her durum kendi şart ve olanaklarında değerlendirilerek zarar olup olmadığı, eğer ki mevcutsa türü ve niceliği belirlenecektir. Bu konuda daha ayrıntılı bilgi için “Malpraktis(Doktor Hatası) Nedeniyle Tazminat Davası Açılması” konulu makalemize göz atabilirsiniz.
DOKTORUN HATASI İLE ORTAYA ÇIKAN ZARAR ARASINDA NEDENSELLİK BAĞI BULUNMASI
Nedensellik bağı, iki olayın birbiri içinde neden sonuç ilişkisinin kurulmasıdır diyebiliriz. Burada haksız fiil sorumluluğu ile sözleşmesel sorumluluk arasında bir fark olmadığı gibi Yargıtay da yerleşik içtihatlarında bu bağı öngörmektedir.
Eser sözleşmelerinde diğer durumlardan farklı olarak bu bağ daha derin incelenmelidir. Zira hekimin eser sözleşmelerinde örneğin estetik müdahalelerde vaat ettiği daha net bir sonuç bulunmaktadır.
Doktorun ya da sağlık personelinin eyleminin zarara sebep olup olmayacağı ayrıntılı olarak değerlendirilmelidir. Bu hayali bir risk midir yoksa doktorun bunu basit tespitlerle öngörebilir mi gibi soruların cevapları nedensellik bağının varlığını ortaya koyacaktır.
HASTANIN ZARARIN ORTAYA ÇIKMASINA ETKİ EDEN KUSURUNUN OLUP OLMAMASI
TBK hükümleri uyarınca zararın doğmasında zarar görenin bir kusuru ya da bir katkısı olmuşsa tazminatta indirim yapılmasına ya da tazminatın tamamen reddine karar verilebilecektir.
Hastanın tedaviye ve tedavi sonrası kendisine yüklenen yükümlülüklere aykırı davranması, istenen tetkikleri yaptırmaması, ilaç kullanımını tavsiye edilen şekilde yapmaması gibi hususlar bu sonuca sebebiyet verebilecektir.
DOKTOR HATASI SAYILMAYAN DURUMLAR: KOMPLİKASYONLAR
Bütün tıbbi uygulamaların bazı riskleri vardır. Tıbbi müdahale, bu riskler göze alınarak, fayda -zarar kıyaslamasına göre yapılır veya yapılmaz. Kesin olarak ortaya çıkacağı belli olan veya çıkma ihtimali bulunduğu bilinen riskler, belirgin derecede hasta yararına olan uygulamanın yapılmasına engel kabul edilmez. Doktor olası risklerle ilgili olarak gerekli açıklamaları hastaya yapmışsa bu risklerden dolayı sorumlu tutulamaz.
Doktorun müdahalesinin hukuka aykırılığını ortadan kaldıran hasta rızasının hukuken geçerli olabilmesi için riskler yani komplikasyonlar konusunda hastaya yeterince bilgi verilmiş olmalıdır. Doktorun olası tüm komplikasyonları değil, hastanın durumu ve yapılacak müdahalenin özelliği gereği oluşma ihtimali yüksek olan riskleri bildirmesi gerekli ve yeterlidir.
Eğer bir tıbbi müdahalenin doktorun önleyemeyeceği türden birtakım riskleri varsa, doktorun bunu da hastaya belirtmesi ve rızasını alması gerekir. Doktor sadece kusurlu müdahalesinden sorumlu tutulabilir.
İFA YARDIMCISININ SORUMLULUĞU
İfa yardımcısı tıbbi müdahalelerde asıl yükümlülüğü yüklenen doktora yardımda bulunan kişidir. Bu şahısların sorumluluğu TBK ifa yardımcısı hükümlerine dayanmaktadır. Bu halde doktor ile personel arasında bir istihdam ilişkisi olmalıdır. Eğer bu ilişki mevcut değilse örneğin hekim kendi yerine bir başka hekimi koymuşsa bu durumda ifa yardımcılığından söz edilemeyecektir.
Bu kişiler de kusursuz sorumlulukla yüklüdür ancak yardımcıların sorumluluğu önceden yapılmış olan bir anlaşma ile kaldırılabilmektedir.
TAZMİNAT DAVASINDA İSPAT VE İSPAT YÜKÜ
Tıbbi hatalardan kaynaklı davalarda, sözleşme mevcutsa hasta, doktorun özen yükümlülüğüne aykırı davrandığını ispat etmelidir. Ancak doktorun kusurlu davrandığını ispat etmesine gerek yoktur. Aksine kusursuz olduğunu doktor ispat etmek zorundadır.
Haksız fiil söz konusu ise, bu durumda hasta, doktorun kusurunu da ispat etmelidir. Bir bakıma hasta mesleki kurallara aykırı davranıldığını ispatlayacak olursa kusuru ispatlamış sayılmaktadır. Zira; meslek kurallarına aykırılık bir hekimlerde bir kusur olarak değerlendirilir.
Alman hukukunda doktorun sorumluluğuna ilişkin davalarda artık ispatın kolaylaştırılması bakımından bir ispat sistemi oluşturulmuştur. Bunun sebebini hasta ve doktor arasında var olan bilgi dengesizliği oluşturmaktadır. Zira; tıp oldukça teknik bir alan olduğundan hastanın bazı durumlarda ispatı, araştırması ya da kusurun varlığını anlayıp mahkemede ispat edebilmesi doktora göre daha zordur. Hastaya gerekli aydınlatmanın yapıldığının, kayıtların varlığının, organizasyon kusurunun varlığının ispatından da doktor sorumludur. Türk hukukunun da benzer yönde şekillenmesi hastaların mağduriyetlerini azaltacaktır.
SONUÇ
Bilimsel yöntemlere uygun olarak hastaların tedavi edilmesi doktorların üstlendiği bir sorumluluk olup, hekim doğru teşhis koyma, uygun tedaviyi seçme, tedavi sonrası süreci en ideal şekilde yürütmekle yükümlüdür. Söz konusu yükümlülüğün ihlali neticesinde ise ortaya hukuksal sorumluluklar çıkar. Hekim, hastayı mümkün olduğu kadarıyla zarara uğratmadan sağlığına kavuşturmakla yükümlüdür. Zarar gören kişi eğer hekimin kusurlu hareketi ile zarar arasındaki bağı gösterebiliyorsa, maddi ya da manevi bazı tazminatlar elde ederek uğramış olduğu zararları talep ve dava edebilir.
Müvekkillerimizin sağlık hizmetlerinde görülme sıklığı gittikçe artan doktor veya sağlık personeli hatalarından kaynaklanan zararlarını, kazandığımız tazminat davaları sayesinde telafi ediyoruz. Hukuki soru ve sorunlarınız için, iletişim kanallarımızdan Solmaz Hukuk ve Danışmanlık Ofisi’ne ulaşabilirsiniz.
Saygılarımızla.
REFERANSLAR
HAKERİ, Hakan, 2019, Tıp Hukuku, Seçkin Yayıncılık, Ankara s.943, 2019, aktaran WHITE/McDONALD/WILLMOTT, 346, 347.
2 HAKERİ, s.943, 2019.
3Murat DOĞAN, “Hukuki Sorumluluk Bakımından Hekimin Kusuru ve İspatı”, Sağlık Hukuku Sempozyumu, Ankara, 2007, s.39-55
4 HAKERİ, s.943, 2019.
5 Avrupa Biyotıp Sözleşmesi Madde/4: “Araştırma dâhil, sağlık alanında herhangi bir müdahalenin, ilgili mesleki yükümlülükler ve standartlara uygun olarak yapılması gerekir.”
6 Battal YILMAZ, Hekimin Hukuki Sorumluluğu, (Adalet Yayınevi, 3,2017), s.19.
7HAKERİ, s.946,2019 “Bir olay hayattaki genel davranışlara ve olayların tabii akışına göre diğer bir olayı meydana getirmeye elverişli bulunuyorsa, ilk olay uygun sebep ve sonuç ölçüsüne göre ikincisinin nedeni sayılır.”
8Yargıtay 13.HD, 04.03.2013, 2012/7843 E., 2013/5023 K.
9 Türk Borçlar Kanunu Madde/52: “Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.”
10 DEĞDAŞ, Ulaş Can, “Hatalı Tıbbi Uygulamadan (Malpraktis) Doğan Hukuki Ve Cezai Sorumluluk”, Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 1, Sayı: 6, Yıl: 2018, s.60.
11 DEĞDAŞ, a.g.e., s.60.
12 HAKERİ, s.958, 2019.