Tasarrufun İptali Davalarına Özgü İhtiyati Haciz

Tasarrufun iptali davası, borçlunun alacaklıdan mal kaçırma amacına yönelik yapmış olduğu devirlerin iptalini amaçlayan icra ve iflâs hukukuna özgü bir davadır. Borçlu henüz malları haczedilmeden önce, bağışlamalar veya birtakım şüpheli devirler yapmışsa, alacaklılar yapılan bu tasarrufları iptal ettirerek, sonuçta bu mal borçluya aitmiş gibi haczettirerek sattırabilecektir. Bu dava ile, borçlunun alacaklının aleyhine olarak sahip olduğu malları hacizden (veya iflas masasına girmekten) kurtarmak için yapmış olduğu işlemlerin iptali sağlanarak, alacaklının alacak hakkına kavuşması amaçlanmaktadır.

Tasarrufun iptali davasının amacı, alacaklının menfaatlerini korumaktır. Bu amaç doğrultusunda kanun koyucu, alacaklının alacak hakkına kavuşması için dava konusu malların üzerine ihtiyati haciz konularak bu malın satışının veya başka suretle devrinin önüne geçebilmesi için alacaklıya bir imkân tanımıştır. Tasarrufun iptali davasında alacaklının bu imkândan faydalanabilmesi için mahkemeden ihtiyati haciz talebinde bulunması gerekmektedir.

Bu bültende, tasarrufun iptali davalarına özgü ihtiyati haczin özellikleri ve uygulaması üzerine açıklamalarda bulunulmuştur.

1.    Tasarrufun İptali Davalarında İhtiyati Haczin Amacı ve Konusu Nedir?

Borçlunun alacaklılarına zarar vermek amacıyla, üçüncü kişilerle yapmış olduğu işlemlerin alacaklının talebiyle iptal edilmesi mümkündür. Burada borçlunun örneğin; evini, arsasını, iş yerini başkalarına satması, bağışlaması veya alacak hakkını devretmesi gibi alacaklıların haczettirip sattırabileceği mallarını başkalarına devrederek muvazaalı (hileli) şekilde elden çıkarması söz konusudur. Bu devirlerin alacaklıya karşı geçersiz sayılmasını sağlayan dava ise tasarrufun iptali davasıdır.

Tasarrufun iptali davasının konusu, malın devredildiği üçüncü kişinin mülkiyetinde bulunması halinde, o mal üzerinde alacaklıya cebri icra hakkı (haczettirip sattırma hakkı) tanınmasıdır. Şayet malın devredildiği üçüncü kişi de bu malı dördüncü bir kişiye devretmişse ve malı alan dördüncü kişi iyiniyetliyse (malı devralan dördüncü kişi mal kaçırma amacını bilmiyor ve bilebilecek durumda değilse) davanın konusu bu kez üçüncü kişiye karşı o malın değeri oranında tazminat talebi haline gelir.

Tasarrufun iptali davasında ihtiyati haciz de iptale tabi dava konusu mal üzerine konulmaktadır. Burada ihtiyati haciz kararı, davayla talep edilen miktarla ve dava konusu mal ile sınırlı olarak konulur. Fakat yukarıda bahsedildiği gibi, üçüncü kişinin mülkiyetinde bulunan iptale tabi tasarrufun konusu olan malı, üçüncü kişinin de bir başkasına devretmesi halinde, iptal davası mal yerine geçen değere yönelir. Ancak bu takdirde üçüncü kişinin dava dışı mal ve haklarına ihtiyati haciz konulabilir. Bu takdirde mahkeme alacaklıdan mutlaka teminat göstermesini isteyecektir.

Görüldüğü üzere, tasarrufun iptali davasında ihtiyati haczin amacı, dava konusu malların elden çıkarılmasını engellemek olup, neticede alacaklının alacak hakkını güvence altına almaktır.

2.    İcra ve İflâs Kanunu’nda Yer Alan Düzenleme ve Uygulaması

İcra ve İflâs Kanunu’nun 281/2. maddesinde;

Hakim, iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebilir. Teminatın lüzum ve miktarı mahkemece takdir ve tayin olunur. Şu kadar ki, davanın elden çıkarılmış mallar yerine kaim olan kıymete taalluku halinde, teminat göstermeksizin ihtiyati haciz kararı verilemez.”

hükmüne yer verilmiştir. Madde metninde alacaklının talebi üzerine tasarrufun iptali davalarında uygulanabilecek ihtiyati haciz ve teminat şartına değinilmektedir.

Madde metninde sadece ihtiyati haciz terimi kullanılmasına karşın uygulamada tarafların ihtiyati tedbir talep ettiklerine tanık olunmaktadır. Mahkemelerce tasarrufun iptali davalarında talep edilen ihtiyati tedbir talepleri geri çevrilmemekte, bunun yerine ihtiyati tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz veya ihtiyati haciz mahiyetinde ihtiyati tedbir konulması kararları verildiği görülmektedir. Bu durum daha çok ihtiyati tedbir ile ihtiyati haciz kurumlarının birbirine benzer amaçlar taşımasından kaynaklanmaktadır. Burada tıpkı bir ihtiyati tedbirde olduğu gibi dava konusu mal üzerine tedbir konuluyor olması, durumu ihtiyati tedbire benzeten ve kafa karışıklığı yaratan faktördür. Oysa madde metninde açıkça ihtiyati haciz kurumundan bahsedildiği için tasarrufun iptali davasında alacaklının talep edebileceği sadece ihtiyati hacizdir. Yargıtay’ın kimi içtihatlarında tasarrufun iptali davalarında verilen ihtiyati tedbir kararlarının ihtiyati haciz mahiyetinde olduğu vurgulanmaktadır. Aşağıda konuyla ilgili Yargıtay kararlarından örneklere yer verilmiştir;

Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, İİK’nın 281/II fıkrası hükmüne göre hâkimin iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebilmesine somut olayda da iptali istenen tasarruflar için açılmış olan işbu tasarrufun iptali davasında, alacaklının davasının kabulü halinde alacağına kavuşmasını tehlikeye düşürmemeye yönelik olarak ihtiyati haciz mahiyetinde ihtiyati tedbir kararı verilmiş olmasına, tasarrufun iptali davalarında uygulanacak olan ihtiyati haczin, davacının alacağına kavuşması açısından getirilmiş bir uygulama
olmasına nitekim istikrar kazanan Yargıtay uygulamasında da verilmiş olan ihtiyati tedbirlerin, “ihtiyati haciz mahiyetinde” olduğunun kabul edilmesine ve kararda yazılı diğer gerekçelere göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan kararın ONANMASINA karar verilmiştir.”[1]

Bir başka kararda aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur;

Dava, İİK.’nın 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İİK’nın 281/II fıkrası hükmüne göre hâkim iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebilir. Somut olayda da iptali istenen tasarruflar için açılmış olan işbu tasarrufun iptali davasında, alacaklının davasının kabulü halinde alacağına kavuşmasını tehlikeye düşürmemeye yönelik olarak ihtiyati haciz mahiyetinde ihtiyati tedbir kararı verilmiştir.
İİK.’nın ihtiyati haciz kararına itiraz ve temyiz başlıklı 265/son fıkrası hükmüne göre; ihtiyati hacze itiraz üzerine verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulabileceği ve Bölge Adliye Mahkemesinin bu başvuruyu öncelikle inceleyeceği ve verdiği kararların da kesin olduğu belirtilmiştir.
Temyize konu karar da; ihtiyati haciz kararına itiraz üzerine Bölge Adliye Mahkemesince verilmiş olup kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da temyiz dilekçesinin reddine karar verilebilir.[2]

Aşağıdaki yeni tarihli Yargıtay kararında ise İİK m.281’e göre verilen ihtiyati haciz kararının ihtiyati tedbir niteliğinde olduğu belirtilerek farklı yönde hüküm kurulmuştur;

“Şikayetçilerin icra mahkemesine başvurusunda; ihtiyati haczin konulmasına dayanak teşkil eden tasarrufun iptali davasının reddine karar verildiği, bu nedenle ihtiyati haczin kaldırılmasının gerektiğini ileri sürerek bu yöndeki taleplerinin reddine dair 27.11.2018 tarihli müdürlük işleminin iptalinin talep edildiği, ilk derece mahkemesince, şikayetin kabulü ile işlemin iptaline karar verildiği, davalı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, İİK’nun 281/2. maddesine göre verilmiş ihtiyati haciz kararının, gerçekte ihtiyati tedbir niteliğinde bir karar olduğu, tasarrufun iptali davasının reddine ilişkin karar kesinleşmediğinden, ihtiyati tedbir kararının da devam edeceği gerekçesi ile davalının istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve şikayetin reddine karar verildiği görülmüştür.

İİK’nun iptal davalarında yargılama usulü başlıklı 281. maddesinin 2. fıkrasında “Hakim, iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebilir.” düzenlemesi mevcut olup burada düzenlenen, ihtiyati haciz kararı; tasarrufun iptali davasının yargılaması sırasında alacaklının talebi üzerine mahkemece tedbir niteliğinde verilmiş bir karardır.
İİK’nun 283/1. maddesine göre tasarrufun iptali davası sabit olduğu takdirde alacaklı tasarrufa konu mal üzerinde cebri icra yoluyla hakkını almak yetkisini elde eder. İİK’nun 281/2. maddesi uyarınca verilen ihtiyati haciz kararından sonra, ilgili tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verilmesi halinde alacaklı ayrıca bir icra takibi başlatmasına gerek olmadan iptal davası açılmadan önce başlatılan icra takibinden alacağını tahsil edeceğinden, bu ihtiyati haciz kararı İİK’nun 257. ve devamı maddelerinde yer alan ihtiyati haciz kararından bu yönden de farklıdır.

Oysa İİK’nun 257 ve devamı maddelerine göre alınan ihtiyati haciz kararlarında, karardan sonrası dava alacaklı lehine sonuçlandığı takdirde İİK’nun 264. maddesine göre alacaklının bir ay içerisinde takip talebinde bulunma zorunluluğu vardır.

Somut olayda; şikâyete konu edilen ihtiyati haciz kararı İİK’nun 281/2. maddesine göre verilmiş olup, gerçekte ihtiyati tedbir niteliğinde bir karar olduğu, ayrıca … 4. İcra Müdürlüğü’nün…… sayılı dosyasında herhangi bir icra takibinin başlatılmadığı, sadece tasarrufun iptali davasının yargılaması sırasında verilen ihtiyati haciz kararının infaz edildiği görülmüştür.

Bu nedenle kararın infazına ilişkin inceleme görevi, tasarrufun iptali davasının yargılamasında görevli olan ve tedbir kararını veren … 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne aittir.
O halde, Bölge Adliye Mahkemesince görev nedeniyle istemin reddine karar verilmesi gerekirken işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir
.”[3]

Yargıtay kararlarında bu konuda bir istikrar bulunmayıp farklı kararların çıktığı görülmektedir. Kanaatimizce, burada ihtiyati tedbir talep eden tarafın hak kaybına uğramaması için mahkemelerin bu talebi doğru nitelemeyle ihtiyati haciz mahiyetinde olduğunu belirterek kabul etmesinde bir problem yoktur. Yanlış talepte bulunulduğu gerekçesiyle talebin reddedilmesi katı ve şekilci bir tutum olurdu. Ancak buradaki ihtiyati haczin ihtiyati tedbir mahiyetinde olduğunun kabulü açık kanun hükmüyle uyum içinde görülmemektedir.

3.    Tasarrufun İptali Davasındaki İhtiyati Haczin Etkisi

İİK’nun 281/2. maddesi uyarınca tasarrufun iptali davasında uygulanan ihtiyati haciz tasarrufun iptali davasının kabulüyle kesin hacze dönüşür. Davacı alacaklı bu ilama dayanarak ilamı icra dosyasına ibraz ile cebri icra işlemine devam edebilir. İİK’nun 264/4 maddesi uyarınca ayrıca takip talebinde bulunmasına gerek yoktur.[4] ihtiyati haciz normal şartlarda kesin hacze dönüşmeden önce alacaklıya satış yetkisi vermemektedir. Burada da tasarrufun iptali davasını kazanan alacaklının ayrıca ihtiyati haczi kesinleştirmek için takip talebinde bulunmasına gerek yoktur. Davanın kabulü kararını icra dosyasına sunarak alacaklının satış istemesi mümkün hale gelir.

Yargıtay kararlarında bu husus aşağıdaki gibi vurgulanmaktadır;

Mahkemece yargılama sırasında konulan ihtiyati haciz mahiyetindeki ihtiyati tedbirin hüküm kesinleşinceye kadar devamına karar verilmişse de tasarrufun iptali davalarında dava kabulle sonuçlandığı takdirde, alacaklı tarafından başlatılacak bir icra takibi olmayacağı, İİK’nun 281/2 maddesi uyarınca uygulanan ihtiyati haczin tasarrufun iptali davasının kabulü ile kesin hacze dönüşeceği ve davacı alacaklının  verilen ilamı icra dosyasına ibrazıyla cebri icra işlemine devam edileceği gözetilmeden mahkemece ihtiyati haciz mahiyetindeki ihtiyati tedbirin kararın kesinleştiği tarihle sınırlandırması doğru değildir.[5]

Dava, İİK.nın 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece ihtiyati tedbirin hüküm kesinleşinceye kadar devamına karar verilmiş ise de tasarrufun iptali davalarında dava kabulle sonuçlandığı takdirde, alacaklı tarafından başlatılacak bir … takibi olmayacağı, İİK’nın 281/2 maddesi uyarınca uygulanan ihtiyati haczin tasarrufun iptali davasının kabulü ile kesin hacze dönüşe ve davacı alacaklının verilen ilamı ile cebri icra işlemine devam edileceği gözetilmeden mahkemece ihtiyati haciz mahiyetinde verilen ihtiyati tedbirin kararın kesinleştiği tarihle sınırlandırması doğru değildir
.”[6]

Sonuç

Tasarrufun iptali davalarında alacaklıya dava konusu mal üzerinde ihtiyati haciz talebinde bulunma imkânı getirilmiştir. Bu sayede iptale tabi tasarruf konusu malın devri engellenmek ve neticede alacaklının alacak hakkına kavuşması sağlanmak istenmiştir. Buradaki ihtiyati haczin kendine özgü bazı özellikleri olup bu bültende genel mahiyette bu farklılıklar üzerinde durulmuştur. Konuyla ilgili daha ayrıntılı bilgi için ekibimizle iletişime geçebilirsiniz.

Referanslar

KURU, Baki, (2016), İcra ve İflâs Hukuku, Legal Yayıncılık.

DEYNEKLİ, Adnan/SALDIRIM, Mustafa, (2011), Öğretide ve Uygulamada İhtiyati Haciz, Turhan Kitabevi.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, 2018/1293 E., 2020/2526 K.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, 2020/3277 E., 2021/3035 K.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, 2021/2419 E, 2021/7197 K.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, 10.03.2008, 2007/3025 E., 2008/1137 K.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, 08.11.2010, 2010/4680 E., 2010/9556 K.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, 2015/8616 E., 2017/10558 K.

[1] Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, 2018/1293 E., 2020/2526 K.

[2] Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, 2020/3277 E., 2021/3035 K.

[3] Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, 2021/2419 E, 2021/7197 K.

[4] Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, 10.03.2008, 2007/3025 E., 2008/1137 K.

[5] Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, 08.11.2010, 2010/4680 E., 2010/9556 K.

[6] Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, 2015/8616 E., 2017/10558 K.

 

Leave a Reply